İsmet Bertan’a 4 soru | Mehmet Özçataloğlu

Ekim 5, 2022

İsmet Bertan’a 4 soru | Mehmet Özçataloğlu

Neden çocuklar için yazıyorsunuz?

Çocuklar için yazmıyorum, çocukluğumu düşünerek çocukların da rahat okuyabileceği bir üslupta yazmaya çalışıyorum. Neden çocuk, yetişkin ayrımı yapılır, onu da bilmiyorum. Birey; ilk nefesle başlayan, ömrü yettiğince deneyimlerle gelişen ve son nefesle noktalanan var oluşun, kendine özel hikâye kahramanıdır. Ben de o hikâye kahramanlarından biriyim sadece. Yazarken bana hikâyeleriyle eşlik eden kahramanların yaşları itibariyle hayata ve olaylara bakışlarını yansıtmaya gayret ediyorum. Hayatı bir yolculuk olarak görüyorum, ayrıca yolu ve yolculuğu sevdiğim için, ister antik dönemde olsun, ister yakın tarihte, ister günümüzde hikâyelerimi yolculuklarla ve birbirinin hayatından geçen farklı yaşta ve kişilikte kahramanlarla anlatıyorum. Sonuçta ben yazarım, kararı okuyucu verir ve bakış açısına göre değerlendirir. Ya “Çocuk kitabı” diye burun kıvırır ya da “Ben de çocuktum,” der, geçmiş güzel günlerine bir selam gönderir.

Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?

Okuduğum ilk kitabı hatırlamıyorum, ama hiçbir kitaba “Ben çocuğum, bu da çocuk kitabı,” diye bakmadığımı biliyorum. Macera kitaplarını hep sevmişimdir. Benim yaşıtlarım çizgi roman çağı çocuklarıdır. Tarih, bilim kurgudan daha çok dikkatimi çekmiştir, çünkü yalınlık vardır, hikâye ön plana çıkar. Kitap kulüplerine üyeydim. Hafta sonları kütüphaneye giderdim. Harçlığım dergilere giderdi ve ortaokul yıllarımda biriktirdiğim kitap ve dergilerle kaldırım kitapçılığı yaptım. Bir iki kısa hikâye, şiir ve karikatür denemem yayınlanmıştır. Kitap bende izden ziyade bir tat, lezzet bırakır. Yatılı okul, o zaman çeviri kitaplarla zenginleştirilmiş kütüphanesiyle en büyük şansım oldu. Sabah aldığım kitabı öğleden sonra teslim ettiğimde okuduğumu ispatlamak için memura anlatırdım. Kısacası, adını hatırlamadığım ilk kitaptan, şimdilerde yazmaya odaklandığım için seçtiğim konuların ufkunu açan kitaplara kadar her birine ve heryazara minnet borçluyum.

Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?

“Olmadı,” demek isterdim, ama Küçük Prens öyle bir kitap oldu benim için. Yazarının tek kitabı ve çocuğu için belki de kendi çocukluğunu düşünerek yazmış. Sonuçta, büyüdüğünü zanneden herkese masalsı ve güzel bir hayat dersi olmuş. Ama gariptir ki o kitabı bir numara olarak değerlendiren kimi ünlülerin değerlendirmelerine tezat tavrı ve yaşantısı, dersin hayat dersi de olsa pedagoji muamelesi gördüğü, pek işe yaramadığını gösteriyor.

Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?

Çocuklara yönelik kitaptan kasıt pedagojik kitaplarsa, itiraf edeyim bana itici geliyor. Her birey kendi genetiği, kendi koşulları, kendi deneyimleriyle görünüşte kar tanesi kadar benzer, gerçekte kar tanesi kadar özeldir. İnsanın kendi hayatını ve başka hayatları, dikte edilen düşüncelerle biçimlendirmeye, yönlendirmeye çalışması bana ters geliyor. Yanılıp yanılmadığımı bilmiyorum; hayatı akışına bırakanlardanım, akıl vericilere ve başkalarının hayatını yönlendiricilere pek iltifatım olmaz.  Bence hayatın bizatihi kendisi en büyük yol göstericidir ki gittiğin yol, eğer yol değilse dönmesini de bilirsin. “Çocuklar veya başkalarının hayatı için yapılacak en büyük iyilik mümkünse kolaylaştırmak, değilse yolundan çekilmektir,” diye düşünürüm.

edebiyathaber.net (5 Ekim 2022)

Yorum yapın