1903 doğumlu Refik Ahmet Sevengil’in 1927 yılında genç bir gazeteciyken yayınladığı İstanbul Nasıl Eğleniyordu adlı kitabı yeni baskısıyla Alfa Yayınları’ndan çıktı.
Tiyatro tarihimizin de ilk araştırmacısı olan Refik Ahmet Serengil, kimsenin ele almayı düşünmediği bir konuya el atarak, toplumsal tarihe dikkat çekiyor bu kitabında.
Kitap, 1453’ten 1927’ye kadar zaman diliminde İstanbul’da yaşayan insanların nasıl eğlendiğine odaklanıyor. Refik Ahmet Sevengil toplumun yapı taşlarını oluşturan ilklere de yer verirken okuru geçmiş zamanda yolculuğa çıkarıyor.
İstanbullular ilk kahveyi ne zaman içtiler? Kahveye kim haram dedi?
Sultan Süleyman devrinin ünlü fahişeleri
Kışın helva sohbetlerinde ne olurdu?
İstanbul’da lale tutkusu nasıl başladı?
Sultan Üçüncü Selim’in deniz gezintileri
Türkiye’de ilk tiyatro ne zaman yapıldı?
Meyhaneler, genelevler, çalgılı kahveler
İlk kulüp ne zaman açıldı?
Arka kapak yazısından:
“Bizim edebiyatımızda, belli bir çağın arka odalarını, harlı kor parçalarını, görüntüleyen kitapların hemen hemen yok denecek kadar az olduğu söylenebilir. Bunların içinde hiç kuşku yok, Refik Ahmet Sevengil’in İstanbul Nasıl Eğleniyordu (1927) adlı kitabı başı çeker. Sevengil’in kitabı ise neşeli faytondur. Yazar, ilk kalabalıklaşmanın ve eğlence odaklarının Haliç kıyılarında kırıtmaya başladığını açıklamaya girişir. İstanbullulara ilk kahveyi içirttikten sonra da Sultan Süleyman çağındaki ünlü yosmaları, sarhoşların baskınlarına uğrayan kadınlar hamamını anlatır. Bu panoramik gezi sırasında ilk tütünün İstanbul’a ne zaman geldiğinden söz açıldığı gibi, Kâğıthane âlemleri de savsaklanmaz. Bir sürü fırdolayıdan sonra ise kitabın ağırlık noktası meddahlara, ortaoyunculara ve de tiyatroculara kaydırılır ki, bu bölümlerde şeker-şerbet edilenler de bize ilerdeki günlerin Sevengil’ini, 5 ciltlik Türk Tiyatrosu yazarını muştular. İstanbul Nasıl Eğleniyordu’yu bugünkü dile Sami Önal kazandırmıştır. Bunu yaparken de aslına bağlı kalmaya büyük bir dikkat göstermiş, anlatımın akıcılığına ise hiçbir biçimde gölge düşürmemiştir.”
Salâh Birsel