İstanbul’un evvel zamanından kalan şifreler | Sevim Şentürk

Haziran 29, 2022

İstanbul’un evvel zamanından kalan şifreler | Sevim Şentürk

Kayahan Demir’in kaleme aldığı Evvel Zaman Koleksiyoncusu, tarihin o saklı odalarında kalan ihtimalleri, polisiyeyle mezceden, iç içe geçiren bir çalışma. Malum 16. yüzyıl; tarihçilerin ‘klasik dönem’ diye adlandırdıkları bir zaman dilimi, Osmanlı Devleti’nin en görkemli dönemidir. İşte anlatıya göre; bu devirden kalma şifreli kanıtlar, Topkapı Sarayı’nın, Türk-İslam Eserleri Müzesi’nin ve son payitaht İstanbul’un muhtelif noktalarına bırakılır. Avrupalıların deyişiyle ‘Büyük Türk’ün, yani Kanunî Sultan Süleyman’la İmparatorluğun belki de en kudretli sadrazamı addedilen İbrahim Paşa’yı karşı karşıya getiren olayları takip ediyor ve bütün bu olup bitenlerin sonunda, cinayete kurban gitmiş, bıraktığı delillerle son âna kadar katilini buldurmaya çalışan bir matematik öğretmeninin serüvenini izliyorsunuz. Bu gizemli tarih cinayetinin haberini yapmaya çalışan kitle iletişim araçlarıysa tek bir manşet üzerine yoğunlaşmıştır: “Evvel Zaman Koleksiyoncusu, Hafıza Koleksiyoncusu’na karşı!” 

Milas Ulukan Olmak İster misiniz?

Kitap, oldukça etkili şu epizotla başlıyor: “İnsanın en büyük düşmanı nefsidir, derler. Benimse en azılı düşmanım kibrim! İnsanoğlu denen varlığın kendisini eleştirmesi çok güçtür. Eğer bir de bu kişi oldukça başarılı, zeki ve kudretli biriyse şüphesiz bu durum daha da güçleşir… Kırk dört yıllık hayatımın neticesinde ise sadece şunu öğrenebildim: Olumlu ya da olumsuz olmak üzere, her şeyin mutlaka bir bedeli vardır. Zekâmla ve yeteneğimle geldiğim bu noktayı, kibrimle sıfırladım. Yani tekrardan başa döndüm. Üstün zekâmın dahi kavrayamayacağı bir sonsuzluktan geldim ve yine o sonsuzluğa doğru ilerliyorum.” Çalışmanın aksiyon dolu sahneleri Şifre Bilimci Milas Ulukan ve Şifreli Dosyalar Ekibi’nin olaya müdahil olmasıyla başlıyor. Dedektif Milas’ın genç yardımcısı Engin’le beraber kodları tek tek çözmek için verdikleri fikir mücadelesi oldukça önemli. Siz de sayfaları çevirdikçe kendinizi Milas Ulukan’ın yerine koyuyorsunuz bazen.

Tarih ve Polisiye İç İçe

Arka kapakta da yazıldığı gibi, Evvel Zaman Koleksiyoncusu doğru bilinen yanlışları gün yüzüne çıkarmanın sürükleyiciliğini avantür dolu bir dille okura sunuyor. Serinin bu dördüncü kitabı, maceranın kanatlarında seyahate çıkarıyor, hayatı dünle bugünün sınırları arasında seyrediyorsunuz. Evet yazar, eski İstanbul’un eskimeyen yüzlerinde gezdiriyor okuru. Onun rehberliğinde, kodları çözmenin gayreti ve telaşına düşmüyor değilsiniz. Bu perspektiften Tom Hanks’in oynadığı Da Vinci Şifresi’ni ve pek tabi böylesi senaryoların mucidi Amerikalı yazar Dan Brown’ı anıyorsunuz. 

Kayahan Demir’in işine iyi çalıştığını da kaydedelim, çalışmasının sonuna koyduğu kaynakça bize bunu söylüyor çünkü. Genç kalem, Evvel Zaman Koleksiyoncusu’nun sonlarına doğru iyi bir montaj yapıyor, kendi fikirlerini olması gerektiği yerde, yerli yerine takıyor. Bence oldukça mühim bir manifestocuk söyledikleri: “Ama belki okullarda tarihimizi sevdirebilmek adına etkinlik kapsamında böyle bir çalışma yapılabilir. Özellikle ortaokul ve lise gençleri polisiyeyi çok seviyor. Bu teknikle tarihî konuları harmanlayıp, katili ya da maktulü öğrencilere buldurabilir, çok da keyifli bir etkinlik olur. Hem de farkında olmadan tarihimize ilgi duyarlar belki, fena mı? Nedendir bilinmez, matematik ve tarih çoğu gencimizin korkulu rüyası! Bu korkuyu bir şekilde aşmalıyız artık. Bu da ancak modern öğretim teknikleriyle mümkün olabilir. Dilerim bu alanda ciddi makaleler kaleme alınır. Tabii Evvel Zaman Koleksiyoncusu’nun yaptığı gibi değil!”  

Genç Timaş etiketiyle çıkan Evvel Zaman Koleksiyoncusu, 11 yaş üstü gençler için yazılmış, başarıyla kurgulanmış, hadi moda tabirle söyleyelim: tam bir yaz kitabı. Bu arada kitabı bitirdikten sonra kendinizi İstanbul’un ara sokaklarında bulacaksınız demedi demeyin… 

edebiyathaber.net (29 Haziran 2022)

Yorum yapın