1. Dışa Vurumculuk
1900’lü yıllarda özellikle Almanya, Fransa, Rusya, İsveç, Norveç ve Amerika’da görülen bu akım, normalin dışında olan, bilinçaltının yansıması olarak tanımlanır. Diğer adıyla Ekpresyonizm olarak da bilinen bu akım, insanların başkaldırışlarıyla oluşmuştur. Baskıcı rejimlerde yaşayan halklar tarafından yaratılmış ve kabul görmüştür.
1919 ve takip eden 20 senede özellikle Alman sineması tarafından kullanılan bu üslup, gerçeküstü dekor, yapay rol yapma ve surreal bir dünyada geçen hikayeleriyle göze çarpar. Kaba görüntüler filme hakimdir, gerçek dünyaya ve mutlu hayata olan özlem anlatılır. Akımın en önemli filmleri şunlardır: Stellan Rye’dan Prag’lı Öğrenci, Henrik Galeen’den Golem, Otto Rippert’dan Homunculus, Robert Wiena’dan Doktor Kaligari’nin Muayenehanesi.
2. Şairane Gerçekçilik
Fransa’da doğmuş bir akımdır. En çok izleyici de gene bu ülkede toplamıştır. Şiirsellik ve gerçekçilik, akımın iki önemli elementidir. Şiirsellik, mekanlarda ve karakterlerin davranışlarında gözlemlenebilir. Islak caddelerde veya kır kahvelerinde geçen olaylarda başrollerde umutsuz katiller veya evlilikleri mutsuz geçen kadınlardır. Yasak aşklar, en çok işlenmiş konulardan biridir.
Gerçekçilik ise, hayatın sertliğini vurgulamak için kullanılan polis veya gangster karakterleri sayesinde oluşur. Akımın en önemli filmleri şunlardır: Jean Vigo’dan Hal ve Gidiş Sıfır, Jean Vigo’dan Geçip Giden Çatana.
3. Yeni Gerçekçilik
İtalya’da 1945 sonrasında doğmuş olan bu akımın ana düşüncesi şudur: Genel Erkek ve kadına yönelmelidir. Gerçek hayat oluşumlarında kapının dışında çekimler yapılmalı; adeta bir belgeselle aynı tarzda olmalıdır.
Yeni Gerçekçi yönetmenler, kameralarını stüdyolardan çıkarıp sokağa taşıdılar. Doğal ışık kullanmayı tercih ettiler ve aktörler de doğaçlama rol yaptılar. Hareketli kamera ve doğa sesleri, akımı belirleyici özelliklerdendir. Senaryo olmadan, olaylar olduğu gibi görüntüleniyordu. İşsizlik ve ekonomik kaos başlıca konulardandı. Akımı belirleyen filmler şunlardır: Luchino Visconti’den Postacı Kapıyı İki Kere Çalar, Rocco Kardeşlerden Almanya Sıfır Yılı, Vittoria De Sica’dan Bisiklet Hırsızları.
4. Yeni Dalga
Sadece Fransa’da yaşanmış olan bu akım, 1950 sonrasında ortaya çıkmıştır. Esas çıkış noktası, Hollywood’a rakip olmak ve sinema sanatına hakettiği saygıyı göstertmekti. Savaş sonrası kurulan CNC (Contre National Cinematographie), Fransız sinemasını epeyce canlandırdı. Çılgın Pierrot ve Ve Tanrı Kadını Yarattı gibi filmler bu akımın öncülerindendir. Yeni Gerçekçileri örnek alıp doğal ışıklar kullanmışlardır. İlk defa başka filmlere göndermeler, bu akımla yapılmıştır. “Tarantino Tarzı” denen, karmaşık kurgu ve kronolojik olmayan sahne sıralaması, ilk bu dönemde yapılmıştır. Çarpıcı geçişler ve uyumsuz sahneler vardır. Komik bir sahne, bir anda cinayetle bitebilir. Karakterler genelde toplumla çok alakalı olmayan, siyasetten ve aile kavramından uzak, öğrencilerdir. Akımı temsil eden başlıca fimler şunlardır: Alain Resnais’den Geçen Yıl Marienbad, François Truffaut’dan 400 Darbe.
5. Özgür Sinema
1956 yılında Karel Reisz ve Tony Richardson tarafından yönlendirilen, politikaya bile yansıyan bu akım, çalışan sınıfın problemleri ve sosyal içerikli konularıyla dikkat çeker. İngiliz Sinema Enstütüsü (BFIY) destekli bu akım, belgesellerle başlamış, sonra konulu filmlere geçmiştir. Akımın önemli filmleri şunlardır: Lindsay Anderson’dan This Sporting Life, Tony Richardson’dan Öfkeli Gençler.
6. Yeni Sinema
1960’lı yıllarda Brezilya’da yayılmaya başlayan bu akım, yabancı etkilerden uzak, kendi kültürüne ait film yapmayı hedefliyordu. Toplumsal sorunları, belgesel gerçekliğiyle işleyen bu akımın filmleri, her ülkede folklorik öğelerle besleniyordu. Anlatım özgürlüğü ve bağımsızlığı önemli iki elementidir Yeni Sinemanın. 1967 yılında başlayan ekonomik krizler, bu akımına darbe vurdu. Renkli karnavalları ve eğlenceli toplantıları anlatmaya başlayan yeni filmlerle akım saptırıldı. Açlığın ve tutkunun sineması olan Yeni Sinema kısa zamanda önemini kaybetti. Başlıca filmer şunlardır: Glauber Rocha’dan Kendinden Geçmiş Ülke, Antonia DesMortes’den Fırtına, Ruy Guerra’dan Arzu Plajı.
7. Deneysel Sinema
Sinemada alışılmışın dışında yenilikler deneyen bu akım, gelenekleri takmayan bir yapıya sahiptir. Sinema tarihi boyunca var olmuş bu akım, dünyanın her yanında bulunmaktadır. Bağımsız, avangard ve yeraltı türleri bu akıma dahildir. Başlıca örnekleri şunlardır: Andy Warhol’dan Uyku, Tony Conrad’dan Kırpışma, Louis Bunuel’den Endülüs Köpeği, Viking Eggeling’den ÇaprazSenfoni. Son olarak da sinema tarihinde kilometre taşı bir iki olaydan bahsedeceğim. 1922 yılında Fox film stüdyoları, newsreels(sinemada yayınlanan haberler) çekimlerini sesli yapmaya başladı. 1927 yılında Warner Brothers stüdyoları ilk sesli filmi çektiler: The Jazz Singer. 1932 yılında Disney stüdyoları ilk tam renkli filmi çekti: Flowers and Trees. 1937 yılında Disney stüdyoları Snow White (Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler) isimli ilk uzun metrajlı animasyon filmi üretti.
edebiyathaber.net (7 Temmuz 2022)