Siyasi partilerimizin seçim beyannamelerini inceledim, yazarlara, yayıncılara, çevirmenlere, kitap emekçilerine neler vaat ediyorlar, iktidara gelirlerse neler yapacaklar, onları öğrenmeye çalıştım. Yazar, çevirmen ve yayıncıların beklentileri üç ana konuda odaklanıyor. Birincisi düşünce ve ifade özgürlüğü, ikincisi telif hakları. Üçüncü ve en önemlisi ise kitap okuma alışkanlığının geliştirilmesi. Tabii yazarlık, yayıncılık alanında başka beklentiler ve vaatler de olacaktır, onları da tespit etmeye çalışacağım.
Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar
AK Parti 2023 Seçim beyannamesi “Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar” başlığını taşıyor ve 486 sayfalık kapsamlı bir metin (turkiyeyuzyiliicı-indogruadimlar2023secimbeyannamesi.pdf (akparti.org.tr). AK Parti, iktidar partisi olduğu için önce her alanda yaptıklarını açıklamış, sonra da yapacaklarını sıralamış. Kültür sanat bölümünde yazar, çevirmen ve yayıncıları ilgilendiren ilk vaat “Telif haklarının korunmasına dair yasal düzenlemeleri sektörün ihtiyaçları doğrultusunda güncelleyeceğiz.” AK Partili Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın gündeminde 10 yıldan fazladır Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu değişiklikleri bulunuyor, yasada çağa uygun düzenlemeler yapılması için sektör dernekleri ve meslek birlikleri Telif Hakları Genel Müdürlüğü ile çok çalıştı. Yasa taslağı defalarca yenilendi, ama nedense bir türlü meclise getirilip yasalaşmadı. Şimdi bu değişiklik seçim vaadi olmuş, bu zamana kadar yapmadıkları değişikliği seçilirlerse yapacaklarmış.
“Kültürel alanlara yönelik sponsorluk kanununu çeşitlendirerek geliştireceğiz.” Sponsorluk da neredeyse 20 yıl önce Erkan Mumcu’nun bakanlığı döneminde yasalaşmış ama yönetmeliği yapılmadığı için uygulamaya konulmamış bir sorun. Mevcut durumda kültür merkezi ya da kütüphane binası için bağış yapabiliyorsunuz ama o binalarda şiir festivali ya da yazar etkinliği yapmak isteyince vergi vermeden bağış yapmak mümkün değil.
“Okuma kültürünü yaygınlaştıracağız. Kütüphanesi olmayan ilçe bırakmayacak, kütüphaneler arası koordinasyon ağı kurulmasını sağlayacağız. Erken çocukluktan başlayarak okuma kültürü kazandırılmasına yönelik faaliyetleri hayata geçireceğiz.”
“Kültür merkezlerinde okuma yazma ve edebiyat zevkini geliştirici kurslar düzenleyecek, çocuk ve gençlerimizi Türk ve dünya edebiyatının klasikleriyle tanıştıracağız.” Bu konularda da neden şimdiye kadar bir şey yapmadınız, kütüphane sayısını neden çoğaltmadınız, kültür merkezlerinde yazarlar neden okurla buluşturacak etkinlikler yapmadınız, engel neydi diye sorulabilir. İktidarda olup, hem de uzun süre iktidarda kalıp yeni vaatte bulunmak kolay değil. Çünkü sürekli gündemde olan sorunlar.
“Kitapçılar çarşısı, kitabevleri, sahaflar ile geleneksel sanatların icra edilmesine yönelik olarak mekân desteği sağlayacağız.” Kitapevlerinin sayısı gittikçe azalırken önemli bir vaat.
“Fikri emek sonucu oluşan ürünlerin öneminin ve değerinin toplumun tüm kesimlerince anlaşılmasını sağlayacağız. Fikri haklara konu ürün ve eserlere ilişkin bilgi ve veri altyapısını güçlendireceğiz” denilmiş. Bu kadar kapsamlı bir seçim beyannamesinde özellikle dijital alanda yaygınlaşan korsan yayıncılık konusunda daha somut bir önlem vaadi beklerdim. Eser veri tabanı meslek birliklerinin yıllardır talep ettikleri bir eksiklik, onun da daha önce niye yapılmadığı sorulabilir.
“Birlikte Yapacağız” başlıklı 5 sayfalık vaatler bölümünde yayıncılık sektörünün yıllardır hazırlığını yaptığı, yayıncıyı, kitapçıyı uluslararası tekellere karşı koruyacak, yayıncılık sektörünün gelişmesini sağlayacak “Yazılı kültürü Koruma Kanunu” kamuoyunda bilinen adıyla Sabit Fiyat Yasası’na yer verilmemiş.
Düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili vaatleri ise “Hak ve Özgürlükler” bölümünde arayacağız herhalde. AK Parti “Hak ve Özgürlükler: Özgürlükler Yüzyılı” kapsamında şöyle bir taahhütte bulunmuş.
“Hiç kimse eleştirisi veya düşünce açıklaması nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.” Bu cümleden düşünce ifade özgürlüğünün en temel sorunlardan olan, her eleştirinin hakaret olarak algılanmayacağını, “hakaret davaları”nın artık açılmayacağını anlayabilir miyiz, bilemiyorum. Ama böyle bir sorun olduğunun kabul edilmesi önemli. Kısıtlamaları getirenler onları kaldırmaları gerektiğini biliyorlar. Bakalım iktidara geldiklerinde bu vaatlerini anımsayacaklar mı?
“İfade Özgürlüğünde Yeni Dönem” başlıklı bölümde ise “İfade özgürlüğü ile kişinin şeref ve haysiyetinin korunması gibi diğer hak ve özgürlükler arasında ne demokratik toplum düzeninden ne de bireysel haklardan vazgeçmeyen makul dengeyi koruyacağız” denilmiş. Yani tam bir özgürlük vaat edilmiyor, “denge”den söz ediliyor. Dengenin ifade özgürlüğü aleyhine bozulduğunu biliyoruz.
İzleyen cümlede “Özgürlükçü demokrasinin vazgeçilmez parçası olan basın özgürlüğünü, halkın haber alma hakkını ve demokratik hesap verebilirliği hayata geçirecek şekilde güçlendireceğiz” denilmesi de basın özgürlüğünün tam olarak sağlanamadığının itirafı sayılabilir.
Son yıllarda yazar ve yayıncıların en çok sorun yaşadığı, kitapların muzır ilan edilmesine neden olan Küçükleri Muzır neşriyattan Koruma Yasası ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yayın özgürlüğünü engelleyici girişimleri ile ilgili ise bir vaat görmedim.
Ortak Politikalar Mutabakat Metni
CHP’nin seçim beyannamesini arayınca karşımıza Millet İttifakı’nı oluşturan 6 partinin, CHP, İYİP, GP, Deva, Saadet, DP’nin birlikte hazırladığı “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” çıkıyor (Open (chp.org.tr). 244 sayfalık bir metin. Kültür’ü “Sektörel politikalar” başlığı altında buluyoruz. Madde madde yazılmış, 6 sayfa. Çok teknik ayrıntılara kadar girilmiş ama açıklamalar yazılmadığı için bazı vaatleri de amacını da anlamak kolay değil.
Bu bölümde ilk madde “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununu ve ilgili ikincil mevzuatı başta sanatsal ifade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldıracak bir anlayışla gözden geçireceğiz.” Yani iktidar da muhalefette telif haklarında bir sorun olduğunu tespit etmiş. Olumlu bir yaklaşım, ama neden yasa değişikliği talebine olumlu cevap verilmiyor da “ikincil mevzuat”da değişiklik vaat ediliyor? Yasada yapılması gereken düzenlemeye gerek olmadığı, tüzük ve yönetmelik değişikliklerinin yeterli olacağı mı düşünülüyor?
“Özel kopyalama harcını meslek birlikleri aracılığı ile hak sahiplerine dağıtacağız,” gibi telif haklarının çok önemli ama teknik sayılabilecek sorunlarına bile girmişler. Özel kopyalama harcı devlet tarafından sanatçılara, tabii yazar ve çevirmenler ile yayıncılara ithal edilen cep telefonu, fotokopi ve baskı makinelerinden kesilen, hak sahiplerine ödenmesi gereken ama FSEK’te gerekli düzenlemeler yapılmadığı için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda biriken önemli bir harç. Bu harcın hak sahiplerine dağıtılması yazar ve çevirmenlerimizin bütçelerine küçük de olsa bir katkı sağlayacaktır.
“Sanatçı gelirleri üzerindeki vergi yükünü hafifleteceğiz” vaadi de önemli. Yazar ve çevirmenlerin telif gelirlerinden %18 KDV, % 17 stopaj kesiliyor. Belirli bir limiti aşınca da eser sahibinin vergi mükellefi olması gerekiyor. Millet İttifakı bu vergiden vazgeçememiş ama azaltmayı vaat etmiş, yeterli olmasa da önemli bir gelişmedir. AK Parti iktidarına bu talep yıllardır iletiliyordu ama olumlu bir gelişme sağlanamamış, yüksek vergiler alınmaya devam edilmişti.
“E-kitap’ta KDV’yi sıfırlayacağız” denmiş. Bu vaat de dijital yayıncılığın gelişmesi için önemli bir destek olacaktır.
“Yayıncılık, müzik, folklor, film sektörleri, festivaller ve müzikalleri destekleyerek istihdam, milli gelire katkı ve ihracat imkânları sağlayacağız.” AK Parti sponsorluk vaat ediyordu, Millet İttifakı ise destek vaat ediyor. İki vaat de önemli.
“Sanatçının telif haklarını koruyacak; ihlalden ve korsandan korunması için her türlü tedbiri alacağız.” Korsan yayınla mücadelede önemli bir vaat. En azından sorunun varlığı ve mücadele edilmesi gerektiğinin bilindiği anlaşılıyor.
“5846 sayılı telif yasasına açık bir hüküm olarak ´eser sahibinin telif sözleşmesini iki yıl içinde yeniden düzenleme hakkı saklıdır´ ibaresini ekleyeceğiz” vaadini ise anlayamadım. AK Parti Seçim beyannamesinde “Sözleşme özgürlüğüne, hukuki güvenlik ilkesi ve kazanılmış hakların korunması prensibine aykırı olarak hiçbir şekilde müdahale edilemez” derken Millet İttifakı’nın sözleşmelere müdahale vaadi garibime gitti. Neden böyle bir vaade gerek duyduklarını açıklasalar iyi olurmuş.
“Telif anlaşmalarının yapıldığı uluslararası kitap fuarlarına bakanlık bünyesindeki uzmanlardan ve yayıncılardan oluşturulacak özel bir kurulun hazırlığı ile katılım sağlayacağız” denmiş. Türkiye 2005 yılından beri uluslararası kitap fuarlarına bakanlık ve yayıncılık sektörünün dernek ve meslek birliklerinin iş birliği ile katılıyor. Her yıl onun üzerinde uluslararası kitap fuarında yayıncılarımız yer alıyor. Başta Frankfurt olmak üzere birçok fuarda da Türkiye onur konuğu oldu.
“Yazar veya araştırmacılara ait telif eserlerin yabancı ülkelerde yayınlanmasını temin amacıyla eser sahiplerine çeviri ve editoryal masraflar konusunda destek olacak, ´tercüme faaliyetlerinde eşitlikçi yaklaşım´ dan taviz vermeyeceğiz” denmiş.
Fuar katılımları ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın başarıyla yürüttüğü TEDA projesi sayesinde Türk yazarlarının eserleri dünya dillerine çevriliyor. AK Parti Seçim Beyannamesinde “Edebiyatımızın dışa açılmasını desteklemek üzere 87 ülkede 60 farklı dilde, yaklaşık 4 bin eserin yayımlanması için destek sağladık” deniyor. Millet İttifakı bunu bilmiyor muydu, biliyorlardır, sanırım yetersiz buluyorlar ya da çözemediğimiz bir başka sorun tespit etmişler. Fuarlar için öngörülen yeni kurulun görevi ne olacak, TEDA’da nasıl bir düzenleme olacak merak ettim.
“Sesli kitap ve e-kitap ile internet ortamından yeni ve ikinci el kitapların satışına yönelik düzenleme yapacak, eser sahiplerinin hak kaybına neden olan veya olabilecek istismar alanlarına yönelik önlem alacağız.” İnternette bir başka sorun ise basılı kitapların satışında yaşanıyor. Satış platformları korsan yayına göz yumuyor. İnternet kitapçıları yüksek indirimle haksız rekabet yapıyor. Tabii uluslararası şirketlerin gücü de başka bir olumsuzluk.
“Halk kütüphaneleri yayın seçme yönetmeliğinde değişikliğe gidecek, Halk Kütüphaneleri yayın inceleme komisyonu ve yayın seçme kurulunu yeniden yapılandıracağız,” denmiş. Halen halk kütüphanelerine alınacak yayınları Kütüphaneler ve Yayınlar Genel Müdürlüğü ve yazar ve yayıncılık meslek birliklerinin oluşturduğu bir kurul seçiyor. Seçilen yayınlarda mı bir sorun var, kurulun yapısı mı beğenilmemiş? Sanırım ikisi birden.
Ayrıca “Halk kütüphanelerine kitap alım bütçelerini artıracağız” deseler iyi olurmuş.
“Her okulda temel eserleri içeren kütüphane kuracak, söz konusu kütüphanelerden yaz aylarında bölge sakinlerinin de istifade etmesini sağlayacağız” demiş Millet İttifakı.
AK Parti beyannamesinde ise “Kütüphanesiz Okul Kalmayacak projesiyle tüm okullarımızı kütüphane ile donatarak okul kütüphanelerindeki kitap sayısını 110 milyonun üzerine çıkardık,” deniyor.
“Dünya sanatçılarını, yazar ve şairlerini Türk sanatçı, yazar ve şairleriyle buluşturan sanat köyleri kuracağız” denmiş. Sanat köyleri güzel bir vaat ama yazarlar ve çevirmenler için “Yazar evleri” kurulsa bile yeterlidir.
“Sahaflara özgün niteliklerini koruyacak şekilde yaşamalarını sağlayacak destekleri vereceğiz” güzel bir vaat, hızla sayıları azalan kitapçılarımız için neden bir destek öngörülmemiş merak ettim.
“Yazılı ve süreli yayınların dağıtımındaki tekelci yapıyı kırıp, rekabeti yeniden inşa ederek kültürel çeşitliliği canlandıracağız.” Sanırım bu maddede gazete ve dergi dağıtımı kastediliyor. Öyleyse doğru bir tespit. Başarılırsa önemli bir gelişme olur.
AK Parti’nin getirdiği ve geçtiğimiz yıl yardımcı ders kitaplarını da içerecek şekilde genişlettiği ücretsiz ders kitabı uygulamasını Millet İttifakı’nın da sürdüreceği anlaşılıyor. “Okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretimdeki tüm öğrencilere yardımcı kitaba ihtiyaç duymayacak şekilde ders kitaplarını yerel esnafa ve ekonomiye katkıda bulunacak şekilde ücretsiz temin edeceğiz” denmiş. Beyannameyi kim kaleme almışsa “kitapçı” demeyi ya da kitapçıları sevmiyor olmalı, 244 sayfalık metinde bir kere bile “kitapçı” sözcüğü geçmiyor. Bu maddede de kitapçı demek yerine “yerel esnaf” denmiş.
Ücretsiz ders kitabı uygulaması ile Türkiye çapında on bin kitapevi kapandı. Uygulamadan önce her okulun karşısında en az bir kitapçı varken Türkiye’nin birçok ili ve ilçesinde kitapçı kalmadı. Ders kitabı ücretsiz oldu ama başta çocuklar olmak üzere okurlar diğer kitaplara da kolayca ulaşamaz oldu. Ak Parti’nin de Millet İttifakı’nın da ilgi alanına giremeyen Sabit Fiyat Yasası da bu nedenle bekleniyor.
Devletin yayıncılık yapması, Türkiye’de üretilen ders kitaplarının tamamının Millî Eğitim Bakanlığınca (MEB) yazdırılıp üretilmesi ya da ürettirilmesi, MEB’in okullara yayıncı sokmamak gibi politikalarının yayıncılık sektörüne olumsuz etkileri, geçen yıl yaşanan % 23 küçülme vb. sorun olarak görülmemiş.
Düşünce ve ifade özgürlüğüne gelirsek “Anayasa’nın “Düşünce ve kanaat hürriyeti” ile “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti”ni düzenleyen maddelerini birleştirerek, madde başlığını “Düşünce, kanaat ve ifade hürriyeti” olarak değiştireceğiz. Böylece düşünce, kanaat ve ifade hürriyetlerini güçlendireceğiz” denmiş. Bu birleştirmenin sorunu nasıl çözeceğini izah etseler iyi olurmuş. Anlamadım.
“Süreli ve süresiz yayınların çıkarılma süreçlerini kolaylaştıracak, bu yayınların dağıtılmasının önlenmesi ile toplatılmasında, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararını zorunlu kılacağız.” Bu vaatleri yazar, çevirmenlere ve yayıncılara nasıl bir özgürlük sağlayacak merak ediyorum. Nedense tam bir “düşünce ve ifade özgürlüğü” vaat edilmiyor. ‘Hapishaneler dahil her yerde her isteyen dergi ve kitaplara özgürce ulaşabilir, hiçbir şekilde yayınlama özgürlüğü engellenemez” gibisinden net ifadeler beklerdim doğrusu.
Her eleştirinin hakaret olarak algılanmayacağını, “hakaret davaları”nın artık açılmayacağına dair net bir ibare de göremedim.
Yazar ve yayıncıların en çok sorun yaşadığı, kitapların muzır ilan edilmesine neden olan Küçükleri Muzır neşriyattan Koruma Yasası ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yayın özgürlüğünü engelleyici girişimleri ile ilgili bir vaat de yok.
“Buradayız birlikte Değiştireceğiz”
Yeşil Sol Parti’nin “Buradayız Birlikte Değiştireceğiz” başlıklı 2023 Seçim Bildirgesi 76 sayfa (Yesil-Sol-Parti-2023-Secim-Bildirgesi.pdf (evrensel.net). Kültür ve sanata 2,5 sayfa ayrılmış. Vaatler madde madde sıralanmış.
Düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda net vaatler var. “Sansürü kaldırarak kültürel ve sanatsal emeği güvence altına alacağız.”, “Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü ve basın-iletişim özgürlüğü önündeki tüm yasal engelleri kaldıracağız.”
“Eleştirileri engellemek için kullanılan ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçunu yasalardan çıkartacağız.”
“Süreli ve süresiz yayınların çıkarılma süreçlerini kolaylaştıracak, kamu güvenliği gibi soyut gerekçelerle yayın, basım ve dağıtım özgürlüğünün engellenmesine yol açan düzenlemeleri kaldıracağız.”
Telif hakları sorunu, “Sanatçının telif haklarını gözetecek; ihlalden ve fikir hırsızlığından korunması için her türlü tedbiri alacağız” diyen genel bir ifadeyle dile getirilmiş.
Yayınevlerine de bir destek söz konusu, “Artan baskı ve yayın masrafları nedeniyle kapanma aşamasındaki yayınevlerini, kamu bütçesinden kaynak aktararak destekleyeceğiz.” Kamu bütçesinden kaynak ayırmak çözüm olur mu bilemedim. Bu iş için öncelikle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesini yeterli hale getirmek gerekir.
“Kültürlerin çoğulluğunu esas alarak, çok dilli yayın ve baskı faaliyetinde bulunan merkezi ve yerel matbaaların açılmasını sağlayacağız,” diye baskı sorununa çözüm getiren bir öneri de var ama var olan matbaaların sayısı neden yetersiz bulunmuş anlayamadım. Bana mevcut matbaaların sayısı çok gibi geliyor ve yayın alanındaki daralma nedeniyle bazılarının kapanmak zorunda kalacağını da düşünüyorum.
“Halk Kütüphaneleri Yayın Seçme Yönetmeliğinde değişikliğe gideceğiz. Tekçi, asimilasyoncu yayınlar yerine çok dilli, eşitlikçi yayınların yer almasını sağlayacağız” denmiş. Millet İttifakı gibi Yeşil Sol Parti de halk kütüphanelerine yayın alımında sorun görüyor. Türkçe dışındaki dillerde kitap alımı yetersiz bulunabilir ama o dillerde özgürce yayın yapılamadığı, yayınların sayısının son derece az olduğu ortadayken başka tedbirler ve vaatler de gerekiyor.
“İnat ve umut bildirgesi”
Türkiye İşçi Partisi’nin “İnat ve umut bildirgesi” başlıklı seçim beyannamesi 110 sayfa (Türkiye İşçi Partisi – İnat ve Umut Bildirgesi (tip.org.tr). Kültür ve sanata 6 sayfa ayrılmış. Türkiye İşçi Partisi Kültür Sanat Bürosu bulunan bir parti, sanatçıların, yazarların partiye ilgisini de biliyoruz. Bu ilginin seçim beyannamesine olumlu anlamda yansıdığı anlaşılıyor. Yazar, çevirmen ve yayıncıların düşünce özgürlüğü ve telif hakları alanlarındaki beklentilerine cevap verecek vaatleri var.
“Yasama, yürütme ve yargının tek bir kişinin elinde toplanmasına, adaletsizliklere, yaşam tercihlerimize müdahale edilmesine, düşünce ve ifadenin baskı altına alınmasına, hak aramanın suç̧ sayılmasına, sansüre, siyasi yasaklara, gazetecilerin, gençlerin, siyasetçilerin tutuklanmasına karsıyız.”
“Düşünceleri ve muhalif kimlikleri nedeniyle kimsenin gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına izin vermeyeceğiz.”
“Hem kültür alanında hem de sanat dallarında sansürü̈, yasağı, yargı tehdidini ortadan kaldıracağız. Ülkemizin kültürel ve sanatsal ortamını özgürlüğün ve yaratıcılığın en geniş haline kavuşturacağız. Sanatçıların, aydınların, düşünürlerin eserleri yüzünden yargılandığı karanlığı geride bırakacağız.”
“Sanatı en karanlık biçimde kuşatan her türlü sansür, yasak ve yargı tehdidini ortadan kaldıracağız. Hâlihazırda gerek sansür aracılığıyla gerekse dağıtım, yayın ve yayım tekelleriyle nitelikli sanatın önünde engel teşkil eden tüm kurum ve pratikleri tasfiye edecek; sözü zincirlerinden, kitabı sokulduğu poşetten, sanatçıyı içine almaya çalıştıkları kıskaçtan kurtaracağız.”
Ayrıntılarda kaybolunmamış ama poşete sokulan kitaplara da dikkat edilmiş. Yani diğer partilerin gündeminde olmayan Muzır yasası ilgi alanlarında. Tekelleşmeye de vurgu yapılmış.
“Başta sinema ve yayıncılık olmak üzere, kültür ve sanat alanı tekellerin yağmasına terk ediliyor. Hangi filmlerin, oyunların ve konserlerin, hangi kitap veya dergilerin halka ulaşacağına tekellerin kâr hırsı karar veriyor.”
Yazar ve çevirmenlerin en önemli sorunu sosyal güvencedir. Bu konuya değinen tek seçim beyannamesi TİP’inki. Yayıncılara daha az vergi, telif ödemelerinde vergileri sıfırlamayı vaat ediyorlar. FESK’le ilgili düzenleme ve korsan yayınla mücadele de seçim beyannamesinde yer bulmuş. Yayıncıların kâğıt sorununa değinen tek seçim beyannamesi olarak da dikkatimi çekti.
“Sanatçıların ve İş Kanunu’na tabi çalışmayan kültür emekçilerinin sosyal haklarını teminat altına almak için gereken yasal düzenlemeleri yapacak, acil durumlarda başvurulmak üzere ayrı bir işsizlik fonu oluşturacağız.”
“Kültür yayıncılığı alanında faaliyet gösteren yayınevlerinin, bağımsız tiyatro, sinema ve dans kumpanyalarının vergi yükümlülüğünü yeniden düzenleyerek vergi oranlarını sektörün gelişimine olanak tanıyacak biçimde en düşük seviyeye indireceğiz.”
“Fikri ve sınaî mülkiyet üzerindeki vergileri sıfırlayacak, sanatçının ve kültür-sanat emekçisinin şahsî vergi yükümlülüğünü kaldıracak, kültür-sanat ürünlerindeki katma değer vergisi uygulamasına son vereceğiz.”
“Fikri mülkiyet ve telif hakları konusundaki yasal düzenlemeleri çağın gereklerine uygun hale getirecek, korsanla mücadelede etkin önlemler alacağız. Telif ihlaline maruz kalan sanatçının yargıya erişimini kolaylaştıracak, telif sözleşmelerinden kaynaklanan ihlallerin kısa süre içerisinde çözülmesini sağlamak için Sanat Tahkim Komisyonu oluşturacağız.”
“Kâğıt fabrikalarını yeniden açacak, hammadde konusunda dışa bağımlılığı azaltacağız.”
Partilerin seçim beyannamelerinde kitapçıları görmediğini söylemiştim. TİP’in kitapçılarla da ilgili vaatleri var.
“Ekonomik kriz dolayısıyla işletmesini kapamak zorunda kalan kitapçı ve sahafları hibe ve teşviklerle ayağa kaldıracak, dağıtım zincirindeki tekelleşmeye son vereceğiz.”
MHP’nin “Yükselen Ülke Türkiye” seçim beyannamesi’nin hazırlandığı haberi 12 Nisan’da medyada yer almış ama yazıyı yazdığım sırada metnine ulaşamadım. Partinin internet sitesinde de yok MHP’nin seçim beyannamesi tamamlandı – Son Dakika Haberleri (trthaber.com).
Siyasi partilerin vaatleri bunlar, bakalım seçimlerden sonra iktidara gelince bunların hangilerini anımsayacaklar?
edebiyathaber.net (26 Nisan 2023)