Başka hayatlar hep daha ilgi çekici gelir, yaşanılan zorluğa, verilen mücadeleye bakmak yerine benzer durumları başkalarının deneyimlerinden dinleyince hep daha fazla merak uyandırır. Bir hayat hikâyesini en derin ayrıntılarına kadar öğrenmek, geçilen yollardaki izleri takip etmenin en keyifli yollarından biridir edebiyat. Çünkü biyografi, okura bir yolculuk vaat eden bir tür.
Peki okur, bu yolculuğa çıkarken nelerle karşılaşacağını önceden bilebilir mi? Bazen evet ama çoğunlukla da hayır… Yakın zaman önce, Küsurat Yayınları’ndan İz: Portreler Vesaire adlı bir kitap okuyucuyla buluştu. Toplam 19 portreden oluşan kitap, farklı edebi türleri de bünyesinde taşıyor. Nasıl mı? Kitabın sayfalarını karıştırmaya başladığınızda, Sultan Murad döneminde naaşı Sarayburnu’ndan denize atılan hiciv yazarı Nef’i size kendi ağzından yazılmış bir mektupla seslenebiliyor. Geçmişte yolculuk yapmak için her zaman, illa ki uzun ve anlaşılması güç cümlelere hapsolmak gerekmiyor. Nef’i kendi ölümünün ardından “Haksızlıklara, adaletsizliklere sessiz kalamıyordum. Ne yapayım?” diye sorabiliyor. Şimdiden tam 422 sene öncesine gidip bir Osmanlı seyyahı olan Âşık Mehmed ile Şam’daki evinin bahçesinde bir röportaj gerçekleştirebiliyor.
Edebiyatın bugün “burada”, istediği zaman istediği yerde olabilme nimetlerinden sonuna kadar faydalanan yazar Ahmet Erbil, kalemini bir zaman makinesi gibi kullanabilme maharetini gösteriyor.
“Türküleri seviyor musunuz? Çekmediği acının türküsünü yakmayan, bozkırdan yükselen sesiyle yalan dünyanın fiyakasını bozan Neşet Usta’nın hikâyesini biliyor musunuz?”
“Müziği, görünüşü, hayat öğretisi ile herkesin gönlünde taht kuran Barış Manço, şarkılarında neden sıklıkla ölümden bahseder?”
“Bana sinemanın Taçsız Kral’ı diyorlar. Peki siz benim Hollywood maceramı biliyor musunuz?”
“Yirmi beş yaşımdayken ilk kez kamera karşısına geçtim. Öncesinde manifaturacılık, güreş, kayak, futbol ile ilgilendim. Yıllar sonra, bir soru her şeyi özetler mi? Sevgi mi, emek mi?”
Yolculukta size eşlik eden isimler ise birbirinden farklı çağlardan, coğrafyalardan, kültürlerden, alanlardan seçilmiş. Bu da, yolculuğunuzu keyifli kılan detaylardan yalnızca biri. Yol arkadaşlarınız kimler mi oluyor dersiniz? Nef’i, Seyrani, Âşık Mehmed, Ahmet Vefik Paşa, Rahmizade Bahaeddin Bey, Bob Marley, Ahmet Mithat Efendi, Doktor Ömer Besim Paşa, Charlotte Bronte, Ahmet Mekin, Neşet Ertaş, Ayhan Işık, André Kertész, Fuat Uzkınay, William Butler Yeats, Şener Şen ve Barış Manço’nun çıktıkları yollarda bıraktıkları değerli izleri takip ediyorsunuz. Ahmet Erbil’in kitabın giriş yazısında söylediği gibi, “Kimse anlatıldığı gibi değildir.”
edebiyathaber.net (23 Mayıs 2018)