İzmirli üç kitap dedim çünkü bu üç kitabın yazarları da, basanları da, yayınlayanları da İzmirli.
İlk kitap Ahmet Günbaş’ın kaleminden “Kütüphaneden Kaçan Kitap”. Ahmet Günbaş şair kimliği ile tanınır. Sıkı bir şiir eleştirmenidir aynı zamanda. Çocuklara yönelik ilk kitabı (Mustafa Kemaller Erken Büyür) 2000 yılında yayımlansa da uzun yıllar onlar için yazmadı. Yazsa da yayınlatmadı. “Şiir Cebi” adlı kitap on yıl sonra çıkageldi. Sonra da Aykırı Çocuk ve Balkonumdaki Kuşlar çocuklar için kaleme aldığı kitaplar oldu. İşte şimdi de yeni kitap “Kütüphaneden Kaçan Kitap” çocuklarla buluştu. Arka kapağında soruları sıralamış yazar. “Bir kitabın canı mı sıkılmış, birilerine mi kırılmış; ne olmuş da kütüphaneden kaçmayı koymuş kafasına? Kaçmış mı, kaçmamış mı? Kaçmışsa nerelere gitmiş? Başına neler gelmiş, kimlerle düşüp kalkmış? Evine dönmüş mü? Yoksa… Biliyorum yığınla soru gelecek aklınıza. Yağma yok! Her bir sorunun yanıtı için “Kütüphaneden Kaçan Kitap’ı soluk soluğa izlemeniz gerekecek.” Yazarı böyle demiş, kitaba davet etmiş. Yanıtlarını benim burada vermem doğru olmaz. O zaman buyursun çocuklar Ahmet Günbaş’ın incelikli anlatımı ve itinalı Türkçesiyle sunduğu “Kütüphaneden Kaçan Kitap”ına. Keyifli bir serüven onları bekliyor. Kütüphaneden kaçanını bilmiyorum fakat Günbaş’ın kitabı Top Yayıncılık etiketini taşıyor.
Top Yayıncılık’tan bir başka kitap da “Afra ile Tafra/Fırtına”. Nursel Çetin ve Eşref Karadağ’ın birlikte yazdığı kitabın çizeri Duygu Cigal. İki yazarlı bir roman oluşturmak kolay değildir. Fakat Nursel Çetin ve Eşref Karadağ bu işi iyi beceriyorlar. Birlikte yazdıkları başka kitaplar da var. Ve uyum öylesine iyi ki kim, kitabın neresini yazdı, diğeri neresinde devraldı, nereye kadar yazdı hiçbir farklılık hissedilmiyor. Anlatım biçimi bile en ufak bir ayrım göstermiyor. Tabi bütün bunları parça parça yazdıklarını düşünerek söylüyorum. Zaten başka türlü nasıl yazılabilir ki? Gelelim kitaba. Garip bir rastlantı olsa gerek bu kitapta da kaçaklar var. Fakat bu kitaptaki kaçaklar birer insan. Yani Afra ile Tafra gerçek adlarıyla Ayla ile Kenan. İkiz kardeştirler ve yurttan kaçtıklarında başlarına geleceklerden habersizdirler. Bir kar fırtınasının ortasında kalıp da pansiyona sığındıklarında serüvenleri de başlar. Gizemli, garip insanlar vardır bu pansiyonda. Her birinin bir hikayesi… Ve yaşanan enteresan olaylar. Güzel bir bahar gününde okuyacağınız bu karlı serüvenler içinizi de üşütebilir. Peki, nedir olay diye sorarsanız? Bir banka soygunu. Ve meraklı, meraklı oldukları kadar da cesur ve zeki olan ikizler bu hırsızlık olayını çözmenin peşindedirler. Çocuklar soluksuz okuyacaklar Afra ile Tafra’nın başından geçenleri. Aman fırtınaya kapılmasın kimse!
Gelelim İzmirli üçüncü kitabımıza. Üçüncü ve son kitabımız da Gönül Çatalcalı’nın yazdığı “Ömer FM“. Bu kitabın çizeri yok çünkü kitapta resim yok. Bir çocuk kitabında resim olmaz mı? Olur, olmalı! Kitabın hemen göze görünen eksiğidir resimsiz olması. Fakat bu başka bir yazının konusu olsun. Şimdi gelelim Ömer’e. Ömer 10 yaşında ve ilkokul dördüncü sınıfa gidiyor. Radyo tutkunu bir çocuk. İnternet üzerinden yayın yapan bir radyo kanalında Ömer FM adını verdiği bir programı var. Bu programda yaşadığı evi, ailesini, mahallesini, okulunu, arkadaşlarını anlatıyor. Ömer’e göre bu anlattıkları çok komik. Dinleyenler gerçekten böyle düşünüyorlar mı bilemiyorum. Kitabın sunuş yazısında, yazar üzerine yazılan metinde de kitap için şu ifadeler kullanılmış: “Ömer FM, o yaramaz ve komik çocuğun yazdırdıklarıdır. Bu nedenle yazar, gülmekten karnınızın ağrıması durumunda, sorumluluk kabul etmiyor.” Yazar rahat olabilir çünkü hiçbir çocuğun bu kitabı okurken karnı ağrımayacaktır. Sözü edilen komiklikler yok çünkü. Belki yazar öyle yazmayı istemiş, planlamış olabilir fakat bu kitap komik bir kitap değil.
Ve yayınevine de bir çağrım olsun, çocuk kitaplarında mutlaka resimlere yer versinler. Aksi takdirde çocuğun karşısında teknolojik ürünlerle rekabet halinde olan kitaplar bu savaşımı kaybedeceklerdir.
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (23 Mayıs 2016)