Jack London’dan hayatın kavgasına dair öyküler: “Meksikalı”

Temmuz 22, 2016

Jack London’dan hayatın kavgasına dair öyküler: “Meksikalı”

meksikali_kapakJack London’ın “Meksikalı” adlı öykü kitabı, Şemsa Yeğin çevirisiyle Can Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Jack London her ne kadar daha çok romanlarıyla tanınsa da onun asıl ustalığını sergilediği edebî tür hikâyedir. Yaşamı boyunca iki yüze yakın hikâye kaleme alan London, yaşadığı dönemin toplumsal karmaşalarına duyarsız kalmamış ve tıpkı romanları gibi hikâyelerinde de bu meselelere eğilmiştir. Kapitalist sistemin acımasızca palazlandığı 20. yüzyıl başlarında, benimsediği siyasi görüşler doğrultusunda, bireyin sınıfsal kavgasını, toplumsal olayları ve insan-sistem çelişkisini anlattığı hikâyelerinde trajik ama bir yandan da destansı bir ton tutturmuştur. 12 hikâyesinin yer aldığı Meksikalı’da bu tarz hikâyeleri öne çıkmaktadır.

Seçkide yer alan hikâyelerin bir kısmı da insan-doğa çekişmesini ve Jack London’ın birçok başka eserinde izini sürdüğümüz deniz tutkusunu çıkarıyor karşımıza. Her biri öykü sanatının seçkin örneklerinden kabul edilen ve Şemsa Yeğin’in yetkin Türkçesiyle okurla buluşan öykülerin üçü dilimize ilk kez çevrildi.

Dövüş kurallarından eser yoktu bu oyunda. Boks değil, bir cinayet gerçekleştiriliyordu. Danny, arenada vah­şet gösterisindeymiş gibi elinden gelen tüm gaddarlığıyla saldırıyordu. Seyircilerin heyecan ve taraf tut­maları öyle bir noktaya gelmişti ki Meksikalı’nın hâlâ ayakta olduğunu görmüyorlardı. Rivera’yı unutmuş­lardı. Danny saldırdıkça Rivera ufalıyor, kayboluyor­du. Bu iki-üç dakika böyle devam etti. Birden ayrıldılar ve Meksikalı göründü. Dudağı patla­mıştı, burnu kanıyordu. Sırtının iplere çarptığı yerle­rinden kanlar sızıyordu. Ama göğsünün soluk solu­ğa kalkıp inmediğini, gözlerinin her zamanki gibi so­ğuk bir biçimde parladığını fark edemediler. Antren­man ringlerinde ihtiraslı şampiyonların bu vahşice saldırışlarına az mı karşı koymuştu. Onun üzerinde az mı öldürücü vuruş atakları denenmişti. Seferi ya­rım dolardan, haftada on beş dolara kadar bunlara dayanmasını öğrenmişti. O, zor bir okulda, zor bir öğ­renim yapmıştı.”

JACK LONDON

1876’da San Francisco’da doğdu. Kendi kendini eğitti ve 1897’de Klondike bölgesinde altın arayanlara katıldı. Klondike’tan döndükten sonra, şansını bir kez de yazarlıkta denemeye karar verdi. Otobiyografik romanı Martin Eden’da yansıttığı gibi,

yazar olabilmek için olağanüstü bir çaba harcadı. İlk kitabı Kurt Kanı geniş bir okur kitlesine ulaştı. 17 yıl içinde Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş, Deniz Kurdu, Demir Ökçe gibi yapıtlarının sayısı 50’yi buldu ve ABD’nin en çok kazanan yazarı oldu. Jack London, 1916’da California’da öldü.

edebiyathaber.net (22 Temmuz 2016)

Yorum yapın