Oggusto’dan Gözde Özuğur, Japon minimalizmi Danshari hakkında bilinmesi gerekenleri derledi.
Satın aldığımız her bir eşyanın, size yük ve külfet getirdiğini hiç hissettiniz mi?
Eve giren her eşya depolanmalı, belirli periyotlarda bakımı yapılmalı, tozu alınmalıdır. Her eşya bu nedenle bizim enerjimizi ve zamanımızı sömürür. Üst üste biriken kitaplar, dolap içlerinde hiç kullanılmayan ıvır zıvırlar, misafirler için bekletilen tabak çanaklar, kullanılmayan nevresim takımları, havlular, hediye geldiği için atılamayan objeler, eski fotoğraflar hatta saklanan biletler ve bunun gibi daha birçok eşya senelerce yığılır ve hem fiziksel olarak hem de kafamızın içinde yer kaplar. Dağınık bir evin içimize huzur vermeyeceği konusunda hemfikirizdir. Bu gerçek sadece eşyalar için değil, bombardıman gibi üzerimize yağan bilgi ve imajlar için de geçerlidir.
İnsanlar minimal yaşamı neden tercih ediyor?
Hayatta her şey zıttıyla anlam kazanır ve birçok yeni kavram ihtiyaçtan doğar. Her şeyin bol olduğu, kolay erişildiği bir çağdayız ve yıllardır biriken eşyaların, fazlalıkların, hiç kullanılmayan bilgilerin aslında bizi mutlu etmediğinin yavaş yavaş farkına varıyoruz. Bu nedenle günümüzde birçok insan minimalist olmaya karar veriyor. “Sadeleş Rahatla-Japon Minimalizmi Danshari” kitabının yazarı Fumio Sasaki de Japonya’nın aslında kendi kültüründe olan ama son 10 yılda daha da fazla insan tarafından benimsenen minimal yaşamın tercih edilmesine şu 3 maddenin etken olduğunu dile getiriyor:
1. Aşırı bilgi ve eşya yüklemesi
Bir tane daha fazla çantanın veya tozlanmaya bırakılacak pahalı bir objenin bize yararı olmadığını, bizi mutlu kılmadığını artık anlıyoruz.
2. Teknoloji ve hizmet dünyasındaki ilerlemeler sayesinde geçmişte sahip olduğumuz eşyalar olmadan yaşayabilme imkânı
Bir akıllı telefon sayesinde bu kadar eşyadan kurtulmuş durumdayız; takvim, saat, fener, radyo, not defteri, harita vb. Fotoğraflarımız dijital, belgeler artık bulut sisteminde depolanabiliyor.
3. Büyük Doğu Japonya Depremi
2011 yılında meydana gelen Tohoku depremi ve tsunamisi, Japon halkında derin izler bıraktı ve sahip oldukları eşyalara bakış açıları değişti. Hem maddi varlıkların bir felaketle tamamen yok olabileceğini, anlamsızlığını hem de o eşyaların devrilerek ölümcül bir silaha dönüşebileceğini gösterdi.
Danshari’nin anlamı nedir?
Danshari, eşyaları eleyerek dışarıdaki ve içimizdeki dağınıklıkları da düzenlemeyi sağlayan davranış sanatı ve tekniğidir. Danshari kelimesi ‘Dan:reddet’’, ‘Sha:ayır’, ‘Ri:at’ kelimelerinden ortaya çıkmaktadır. Özünde Budizm ve zen felsefelerinin olduğu kavram, salt fiziksel değil zihinsel arınmayı da içeren bir bakış açısına sahiptir.
Fumio Sasaki’den eşyalarımıza veda etmek için yöntemler
Fumio Sasaki, gereksiz tüm eşyalardan kurtularak hayatında yarattığı pozitif değişimi bize anlatırken, maddi varlıklardan kurtulunca; kendini kimseyle kıyaslamadığını, hantallığı üzerinden attığını, gereksiz stres kaynaklarından kurtulduğunu, fazla atık çıkarmayarak ekolojiye ve gezegenimize de katkı sağladığını, eşyalarla birlikte fazla kilolardan da kurtulduğunu söylüyor. Eşyalarımıza veda etmek ve bunun yerine hayatımızda daha fazla zaman ve enerji kazanmak için bize bazı yöntemler sunuyor.
Beyninizin, enerjinizin ve vaktinizin bir limiti var
Neden bu kapasitelerimizi maddi varlıklarla dolduruyoruz? Daha az eşyaya ama daha fazla deneyime sahip olmak tamamen seçim ve minimalist olmayı seçtiğimiz anda eşyaların yerine daha tatminkâr anılara yatırım yapabiliriz.
Bir şeyi evden attığınızda aslında kaybetmekten çok kazanmış oluyorsunuz
Evinizdeki her eşya dili olmasa da sizinle konuşur ve hayatınızda yer kaplar. Televizyon ne izleyeceğinizi sorarken, üstü toz kaplayan biblolarınız temizlenmeyi bekler. Ardiyeye yığdığınız her kullanılmayan eşya, belirli periyotlarda kontrol edilmelidir. Bunlardan kurtulduğunuzda zamanınız, özgürlüğünüz ve enerjiniz size kalacaktır.
Bariz çöp olan şeylerden başlayın
Eşyalarınızı atmak gözünüzü korkutuyor, israf gibi geliyor ve cesaret edemiyorsanız, ilk başta gerçekten çöp olan, atılması gereken şeylerden başlamanız süreci kolaylaştıracaktır.
Elinizde aynı şeylerden birden fazla varsa bunların sayısını asgariye indirin
Bir evde kaç adet makasa, kaç battaniyeye ve bardağa ihtiyacınız olabilir? Eğer bir objeden ihtiyacınızın çok üzerinde varsa kullanmadıklarınızı ve gereksizlikleri elden çıkarın.
Bir yıldır hiç kullanmadıysanız, elden çıkarın
Eğer bir kıyafeti, bir eşyayı 1 sene boyunca 1 kere bile kullanmadıysanız, çok büyük olasılıkla bir daha hiç kullanmayacaksınız. O nedenle onunla aynı çatı altında yaşamanıza gerek yok, vedalaşın.
İstediğiniz eşya ile ihtiyaç duyduğunuz eşya arasındaki farkı ayırt edin
Bu alışveriş yaparken de kendimize sormamız gereken önemli bir soru. Genelde satın aldığımız eşyayla mutluluğu da satın alacağımızı sanıyoruz ve birçok alışverişimizin ana nedeni ihtiyaçtan değil arzulardan kaynaklanıyor. Bunu hem var olan eşyaları elden çıkarırken hem de yeni bir şeyler alırken sormalıyız: İhtiyaç mı istek mi?
Dijitale geçince hatıralarınızı istediğiniz zaman canlandırabilirsiniz
Lise ve üniversite yıllıkları, eski günlükler ve fotoğraflar, mektuplar, saklanan biletler ve daha fazlasını bizi geçmişe bağlayan köprüler olarak hissediyor olabiliriz. Ancak teknolojinin nimetlerinden faydalanıp tüm basılı hatıraları tarayıp dijitalleştirebilirsiniz. Böylece hem anılarınızı korumuş hem de yıllardır çekmecenizde yer kaplayan bu yüklerden kurtulmuş olursunuz.
‘Günün birinde’ fikrinden tamamen vazgeçin
Bir şeyler atmaya niyetlendiğimizde gelecekte bir gün o şeyin kullanılabileceği düşüncesi ile huzursuz oluruz ve atmak istemeyiz. Ancak Sasaki bu konuda; “Şimdi değilse, asla” dememiz gerektiğini öğütlüyor. Şu anda işimize yaramıyorsa, kullanılmıyorsa atmalıyız ve alışveriş merkezlerini, dükkanları bizim için bu eşyaları depolayan yerler olarak görmeyi denemeliyiz. O şey gerçekten ileride lazım olduğu anda satın alabiliriz.
İlk başta ödediğiniz fiyata takılmayın
Bir eşyaya zamanında yüksek meblağlar ödemiş olmanız o eşyayı kullanmadığınız halde sonsuza dek tutmanız anlamına gelmiyor. Artık daha sade olmaya niyet ettiyseniz, geçmişte o eşyaya çok para ödemiş olsanız bile elden çıkarmanız gerektiği gerçeğini değiştirmez.
Bir şeyleri elden çıkarmaya çalışırken yaratıcı olmaya kalkmayın
Eşyalara sıkı sıkı tutunmaya alışık olduğumuz için onları atmaya kalktığımızda beynimiz bizimle küçük bir oyun oynayabilir. Atmaya kalktığınız şişeden abajur, kurabiye kutusundan ilaç kutusu gibi dönüştürmeler yapmak isteyen iç sesinize kulak tıkayın.
Yapabileceğiniz tüm eşyaları kiralayın veya birinden ödünç alın
Bir arkadaşınızın düğününde giyeceğiniz bir abiye, senede 1 kere yapıyorsanız kek kalıbı vb. çok nadir ya da sadece bir kere kullanılacak eşyaları, komşunuzdan rica edebilir veya o kıyafeti kiralayabilirsiniz.
‘Hoşça kal’ demeden önce ‘sonra görüşürüz’ deyin
Eşyalarınızla vedalaşmak sizin için imkânsız görünüyorsa, o halde elden çıkarabileceğiniz her şeyi öncelikle bir kutuya ve poşete koyun ve bir süre bekletin. Eğer birkaç ay içerisinde kutuya koyduğunuz hiçbir eşyaya ihtiyaç duymadıysanız o zaman gönül rahatlığıyla hoşça kal diyebilirsiniz.
Sırf ucuz olduğu için satın almayın
Hepimizin en çok yaptığı eylemlerden biri de bazı eşyaları, sırf indirimde olduğu için ihtiyacımız olmadığı halde satın almaktır. Dolabınızda fazlalıktan yer bulamazken yine de uygun fiyatlı olduğu için kıyafet almak, o an ihtiyaç olmadığı halde market indirim yaptı diye fazla fazla deterjan almak, gelecekte bir gün kullanılmak üzere o an uygun fiyatlı diye yemek takımı almak vs. hepimiz bu tuzağa düşüyoruz ve şimdiden çok geleceğe yatırım yapıyoruz. Tek gerçek şu an ve şimdi; ihtiyacınız yoksa ucuz diye satın almaktan vazgeçin.
Mutluluk nereden geliyor?
Mutluluk, eşyalarla gelmiyor. Hatta tam tersi eşyalar enerji alanımızı tıkıyor. Psikolog Francois Moscovici, yetişkinlerin “sabit” bir mutluluk seviyeleri olduğunu açıklıyor. Piyangodan ikramiye kazanan birinin mutluluğu ilk başta çok yükselirken, belirli bir süre sonra kişi bu duruma alışıyor ve tekrar eski mutluluk seviyesine geri dönüyor. Psikolog Sonja Lyubomirsky ise mutluluğumuzun %50 genetik faktörler, %10’unun hayat koşulları ve geri kalan %40’ının da gündelik eylemlerimiz tarafından belirlendiğini söylüyor. Yani satın aldığımız yığınla eşya, yüksek gelir, marka giysiler vb. sadece %10’luk çok küçük bir dilime tekabül ediyor. O nedenle, işin özü sadeleşmek, rahatlamak, böylece geleceğe kaygılanmaktansa şimdiye odaklanmak, zaman ve enerjimizi eşya satın alıp sonra da onlara bakım yapmaya vermek yerine; kendimize, ilişkilerimize ve deneyimlerimize yatırmak sürdürülebilir keyfin anahtarlarındandır.
Kaynak: Fumio Sasaki, Sadeleş Rahatla-Japon Minimalizmi Danshari
edebiyathaber.net (20 Mayıs 2021)