John Stuart Mill’i işitmemiş olan pek azdır. Ne de olsa kendisi, özgür düşünce denince akla gelen ilk adlardan. Kendisi de az buz tanınan bir kimse olmayan babasının (James Mill) disiplinin altında kalmasından dolayı olsa gerek, yaşamın her alanında özgürlüğün savunucusu olagelmiştir. Gelgelelim, John Stuart Mill’i John Stuart Mill yapanın ve Mill soyadı denince akla ilk olarak babasının değil de onun gelmesini sağlayanın yalnızca toplum ve ekonomi alanında çalışmaları olduğuna ilişkin yaygın bir kanı vardır. Oysaki, geçtiğimiz günlerde Fihrist Kitap’ın dilimize kazandırdığı “Üniversiteler Üzerine” adlı yapıtta da görüyoruz ki, Mill’in en az toplum ve ekonomi kadar kafa yorduğu, etkili olduğu bir alan daha var: eğitim, özellikle de yüksek eğitim.
Aslına bakarsanız, Mill’in “Üniversiteler Üzerine” adı ile yayımladığı bir yapıtı bulunmuyor. Kitabın önsözünden anladığımız üzere, Fihrist Kitap konu ile ilgili ve daha önce basılmamış birkaç metni bir araya getirmiş ve “Üniversiteler Üzerine” başlığı altında okuyucunun beğenisine sunmuş. Kişisel olarak, böyle “derleme” kitapların, kıyıda köşede kalmış görece kısa yazıları okuyucu ile buluşturması dolayısıyla öneminin gittikçe artacağını düşünüyorum. Evet, herkesçe tanınan parlak zihinlerin hacimli yapıtlarının pek çoğu çoktan yayımlandı ancak hem tek başına basmanın maliyetler dolayısıyla çekici gelmediği kısa yazılar hala istiridyenin kabukları arasında beklettiği inci gibi gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor.
Gelgelelim, Mill tarafından yazılmış sayfaları karıştırmaya başlamadan önce, önsözde biraz zaman geçirelim. Yazarın ve yapıtın buradakine benzer bir genel sunuşunun dışında, “Zamanın Ruhu” başlıklı bir bölüm karşımıza çıkıyor. Bu bölümde, ilk olarak, yazarın yaşadığı dönemde gerçekleşmiş kayda değer gelişmeler ayrıntıya kaçılmadan maddeler halinde sıralanmış. Aslına bakarsanız, bu, sosyal bilimlerde değer gören temel yaklaşımlardan biri. Her ne kadar, John Stuart Mill’in bireysel bir kimliği olsa da, bu kimliği (ve dolayısıyla da düşündüklerini ve yazdıklarını) oluşturan çevresel etmenleri görmezden gelirsek, dile getirdiklerini layıkıyla anlamakta güçlük çekeriz. Birkaç madde ile de olsa yazarın zihin yapısına rengini katan belli başlı gelişmeleri görmek, okuyucunun işini kolaylaştırıyor. Önemli gelişmelerin hemen ardından, Mill’in çağdaşı olan önemli kişilerin adları anılıyor. Yine bu da, dönemin genel görünümünü ya da çevirmenin tercih ettiği sözcüklerle ifade etmek gerekirse, “zamanın ruhu”nu anlamayı kolaylaştırıyor. Sonuçta, her insan yaşadığı çağın çocuğudur.
Yüz küsur sayfalık yapıttaki ilk bölüm, dipnotların da yardımlarında da anlatıldığı kadarıyla, Mill’in zamanın İngiliz hükumeti tarafından, vakıf okullarının durumunu gözden geçirmesi ve durumu yazılı olarak ilgili kurula bildirdiği incelemesi. Mill, bu metinde, hem okulların yapısına ilişkin genel bir bakış sunuyor, hem de bağışlarla ayakta duran vakıf okulları ile ilgili bir dizi değişiklik öneriyor. Açıkçası, Mill’in incelemesini okurken “bu kitap gerçekten on dokuzuncu yüzyılda mı yazılmış yoksa günümüzdeki durumu mu anlatıyor” diye kuşkuya düşüyorsunuz. Latinlerin özlü deyişiyle, “güneşin altında yeni bir şey yok” anlaşılan. Elbette, buradan, “zaten bildiğimiz şeyleri anlatıyorsa okumaya ne gerek var” gibi bir yanlış düşünce doğmasın. Mill, sorunu da çözümü de keskin zekası ile ele alıyor.
İkinci bölümde ise, Mill’in İskoçya’nın köklü üniversitesi Saint Andrews’ın yeni öğretim yılı açılışında yaptığı uzunca konuşma yer alıyor. “Uzun konuşma” deyince, okulların bayrak törenlerinde ya da birtakım yapıların açılış törenlerindeki iç bayıltıcı söylevler aklınıza gelmesin. Mill’in burada yaptığı konuşma daha çok “konferans bildirisi” türünde değerlendirilebilecek başka bir inceleme yazısı. Bu konuşmasında İngiliz eğitim sistemini –İskoç eğitim sistemi ile karşılaştırarak- masaya yatırıyor ancak hemen hiçbir sorunun İngilizlere ya da o çağa özgü olmadığını, okuyunca siz de göreceksinizdir. Mill, Üniversiteler Üzerine’nin yarısından çoğunu kaplayan bu metinde, eğitim izlencesinden tutun da üniversitelerin barındırdığı öğrenci sayısının azlığı çokluğuna kadar değinmedik konu bırakmıyor.
Sonuç olarak, Fihrist Kitap ve çevirmenler özenli bir ortaya koymuş. Orijinal metnin çevirisine ek olarak, metnin içerisinde geçen hemen her kavram ve özel ada bir dipnot girilmiş olması, okuma zevkini artırıyor. Önsözde yazar ve yapıtla ilgili verilen bilgi, bir altyapı sağlaması açısından yeterli. “Zamanın Ruhu” bölümün ise, benim gibi başka okuyucular için de yapıtı daha cazip kılacağını düşünüyorum. Yazara ve yazdığına gelirsek… John Stuart Mill’in tüm yapıtlarında olduğu gibi, zaman-ötesi bu yapıt da okuyanlara yeni bakış açıları kazandırmayı, kapattığımızı düşündüğümüz defterleri bir daha açtırmayı vaat ediyor. Kitap, yüksek eğitim alanında örnek gösterilen ve sayısız uluslararası öğrenciyi kendisine çeken İngiltere’nin bile eğitim konusunda üstesinden gelmesi gereken çeşitli sorunlar bulunduğunu birinci ağızdan anlatıyor. Tabii ki bu eleştirilerden payımıza düşeni almak da bize düşüyor. Uzun lafın kısası, Mill’in size karşınızda oturup size sesleniyor gibi okuyacağınız ve bir solukta sonuna geleceğiniz “Üniversiteler Üzerine”ye bir an önce başlamanızı öneriyorum.