İki sincap kardeş, Tarçın ve Kimyon, bebeklerin kaçan uykularının peşine düşüyorlar. Can Çocuk Yayınları’nca yayımlanan Doğan Gündüz’ün ilk kitabı “Kaçan Uykuların Peşinden”, Emirgan Korusu’nda başladığı yolculuğunu İstanbul’un dört bir yanında devam ettiriyor.
Tarçın ve Kimyon, İstanbul’un keşmekeşinde kaçan uykuları arayan iki genç sincap… Emirgan Korusu’ndan başladıkları yolculukta Yıldız Parkı’ndan Galata Kulesi’ne, Beyazıt Meydanı’ndaki yaşlı çınarın şairi Hüseyin Avni Dede’den Sivri Ada’ya, İstanbul’un dört bir yanında kaçan uykuların izini arıyorlar. Bir yandan kaçan uykuları ararken diğer taraftan İstanbul’u keşfediyorlar.
Çocukluğu, İstanbul’un henüz beton ve asfalt istilasına boyun eğmediği yıllarda Firuzköy’de geçiren Doğan Gürbüz, bugünlerde zamanın sesli tanıkları mekanik saatlerin serüvenini araştırıyor. “Kaçan Uykuların Peşinden”, evlerinden, oyunlarından, sokaklarından ve arkadaşlarından sürgün edilen Sulukule’nin çocuklarına adandı.
“Ahalinin Dolapdere diye adlandırdığı derenin kıyısı boyunca uzanan irili, ufaklı kavak, söğüt, incir, kiraz, nar, zeytin, dut ve erik ağaçlarını, katıtırnaklarını, gülhatmileri, hayıtları tek tek kestiler. Sonra derenin kenarında evler yaptılar, üzerini kapatıp asfalt döktüler. Suya dair hiçbir iz kalmadı. Binlerce yıldır yatağında kendince akıp duran koskoca dere sanki buharlaşıp yok oldu. Geriye sadece derenin aktığı güzergah boyunca uzanan yola verilen Dolapdere Caddesi adı kaldı.”
edebiyathaber.net (18 Mayıs 2013)