Hulki Aktunç kendisini “Kadıköy’oğlu” olarak adlandırır. Doğma büyüme Kadıköylü’dür. Bir Kadıköy sevdalısıdır, İstanbul aşığıdır. Bütün eserlerinin ana ekseninde İstanbul ve onun tarihi, doğası, dili, argosu ve insanları vardır. Hulki Aktunç İstanbul’u yazarken arkeolojik kazılar yapar, okuru geçmişe götürürken bir anda gelecekte bulduruverir.
“İstanbul’u Bul Bana” Hulki Aktunç’un “Kostantıniyye Haberleri” gazetesine yazdığı yazılardan oluşuyor. İstanbul’un kent tarihi, sosyal-kültürel yaşamı, tarihi yapıları ve semtleri gibi konuları ele alan aylık bir gazete “Kostantıniyye Haberleri”. 1989-1993 yılları arasında yayınlanmış. Hilmi Yavuz, Orhan Duru, Nedim Gürsel gibi önemli şair ve yazarların yazılarına yer vermesiyle de edebi açıdan da önemli bir yayın. Gazetenin tüm sayılarına dijital ortamda ulaşmak mümkün. Kostantıniyye Gazetesi (iae.org.tr)
Cüneyt Ayral’ın yayınladığı “Konstantıniyye Haberleri”nde İstanbul-Bizans kültürleri, Osmanlı dönemi İstanbul’u, azınlıklar, şehir tarihi, mimari, Türk-İslâm sanatı gibi konular ele alınırken şehrin güncel konularına da değinilmiş, önemli eleştiriler getirilmiş. Gazetenin adı “Bizans’ı anımsatıyor”, diye devlet yönetimince beğenilmemiş. “Kostantıniyye”nin anlamını bilmedikleri için gazeteyi yasaklamışlar ve “Kostantıniyye Haberleri” 21. sayısının ardından “Bizim Şehir” ismiyle devam etmiş. Esas amacı İstanbulluluk bilinci oluşturmak olan değerli bir yayın.
Hulki Aktunç da gazetenin sürekli yazarlarından. Gazetenin ilk sayısından itibaren “İstanbul’u Bul Bana” başlığı altında yazmış. Bu yazılar da ilk yayınlanışlarından 35 yıl sonra kitap olarak okurlarla buluşuyor. Bu faydalı ve Hulki Aktunç külliyatına katkıda bulunan çalışmayı Bengü Vahapoğlu yapmış. Vahapoğlu’nu Hulki Aktunç hakkında yaptığı akademik çalışmalarla da tanıyoruz.
Hulki Aktunç, çok kültürlü, çok dilli, çok renkli bir şehrin en tipik mahallelerinden biri olan Kadıköy’de büyümüş ve şehrin nasıl tek renkli, tek kültürlü, tek dilli hale getirildiğini yaşamış. Şehrin görünümünün nasıl değiştirildiğinin, ahşap evlerin, konakların yerini tek tip apartmanların alışına şahit olmuş. Betonlaşma ile insanların da tek tipleştirildiğini, şehrin kendine has kültürünün nasıl yok edilip “kent” haline getirildiğini yaşamış. Aktunç’un “Kitch-Kent” yazısı bugünkü halimize nasıl geldiğimizi, bir şehir kent olunca nasıl kitch’leşir kavramamzı sağlayan, taruışılmaya değer önemli bir deneme. Vahapoğlu önsözde Aktunç için “İstanbul’un habitatını yazarak korumaya çalıştı” diyor. Tüm eserlerinde gördüğümüz bu yaklaşımı “İstanbul’u Bul Bana”da da yoğun olarak görüyoruz.
Hulki Aktunç bu yazılarda şehrin sorunlarını tartışıp, tarihini anlatırken aslında bizi kendi yazı evrenine de sokuyor. Hayatında iz bırakmış İstanbul’u, bireysel ve kamusal kültürünü oluşturan yerleri ve mekanları, en önemlisi İstanbullular’ı anlatırken bir yandan da 1990 İstanbul’una bakıyor ve siyasi görüş, parti ayrımı yapmadan, sözünü hiç esirgemeden ağır eleştiriler yapıyor. İstanbul’un su sorunu da, belediye başkanlarının sürekli bir yerleri kazma merakı da yazılarının konusu olmuş.
Özellikle şahsen tanıdığı, hayatında iz bırakan kişilerin portreleri çok etkileyici. Hulki Aktunç’un yazarlığının temellerini atmasını sağlayan ve ölümünden sonra Ahmet Rasim’in kızı olduğunu öğrendiği ilkokul öğretmeni Rasime Hoca, Osmanlıca’yı çözmesini sağlayan Keyise Hanım, “eskiler alan konak eskisi” Gülfidan Kalfa İstanbul şehirden kente dönüştürülürken hangi değerleri kaybettiğini de simgeliyor.
Yusuf Atılgan, İstepan Gurdikyan, Cemal Süreya, Heinz Ostmann, Ahmet Rasim, Artist Yaşar Yadigar Ejder gibi tanıdık tanımadık yazarlar, sanatçıların ve bir zamanlar hemen her mahallede sık sık rastlanan delilerin portrelerini de yazmış Hulki Aktunç.
“İstanbul’u Bul Bana” Hulki Aktunç gibi büyük bir edebiyat ustasının kaleminden İstanbul’u geçmişi ve bugünüyle yaşamak, edebi lezzet almak, kültürsüzleşme hakkında düşünmek isteyenler için su gibi okunan bir kitap.
* İstanbul’u Bul Bana, Hulki Aktunç, Yapı Kredi yay. Ocak 2024.
edebiyathaber.net (6 Mart 2024)