Kadim toprakların çocukları…  | Songül Bozacı

Mayıs 29, 2024

Kadim toprakların çocukları…  | Songül Bozacı

Kadim topraklar tanımlamasını hiç duydunuz mu? Medeniyetlerin merkezi olan, binlerce yıl boyunca birçok farklı kültüre ev sahipliği yaptığı bu topraklar ülkemizde bolca bulunmakta. Dünya mirası konumunda olan bu topraklarla ilişkimiz maalesef yanlış politikalar yüzünden çok iyi değil. Bu duruma en iyi örnek insan eliyle kurulmuş ve insan eliyle yok edilmiş bir yer olan “ Hasankeyf”  gösterilebilir.

Kadim topraklarda doğup büyümek, o tarihi dokuların arasında nefes almak, koşmak, ayağının bir taşa takıldığında o taşın binlerce yıldır orada olduğunu bilmek birçok kişi için büyük bir ayrıcalık olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Bu ayrıcalığı görmek için yurdun ve dünyanın dört bir yanından meraklı ziyaretçileri ağırlayanların o topraklarda büyüyen, her taşın her ağacın her yapının en küçük detayına kadar hikâyesini bilen kadim toprakların çocukları “Gezenti Çocuklar” ilk karşılayanlar oluyor.

Hikâye örüntüsü ile öğrendiğimiz “Gezenti Çocuklar” öyle serseri tiplemeler değil. Gayet planlı, programlı, meraklı, bilgili ve araştıran girişimci çocuklar. Hepsi sorumluluk sahibi ve hepsi kendi becerileri ile ilgili görev paylaşımlarına sahip. Liderleri her çocuğu gruba alan biri değil. Biraz sınırları zorlayanları sevmekte. Bölgeye yeni gelen her misafir grup için hızlıca organize olan bu grubu hikâyemizin anlatıcısı küçük bir kız çocuğunun deneyimleriyle tanıyoruz.

Ninesinden bu topraklara ait bütün masalları dinlemiş onunla en sıcak bağı kurmuş olan kız çocuğu yaşadığı bu süreçleri kendi istekleri ve yaşanılan gerçekleri Dicle’nin akan suları gibi bir çırpıda anlatıyor. Orada ve bütün bunları yaşıyormuşsunuz hissiyatı ile birlikte.

Kadim toprakların sakinleri binlerce yıl atalarından kalan mağara evlerinde huzurla yaşamış olmalarına rağmen sürdürülebilir hiçbir yanı olmayan bir baraj projesi yüzünden topraklarından uzaklaştırılmalarını yakın tarihimizde hepimizin şahit olduğu ve bu projenin ne kadar yanlış olduğunu bilim insanlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve bölge halkının karşı çıkmasına rağmen hayata geçirilmesine ülke insanları olarak tanıklık ettik. Binlerce yıllık bir tarihi sular altına gömen ne ilk ne de son medeniyet olabiliriz.

Sürdürülebilir enerjinin ve suyun öneminin tartışıldığı günümüzde tarihi değerleri korurken yarınlara daha iyi çözümler sunmaya başlamamız gerektiğini en iyi anlatan örneklerden biri olabilir bu proje. Hikâyede bu süreçlere çok değinilmemiş olsa da orada yaşayan eski toprak insanların topraklarından koparıldığında yaşam enerjilerinin nasıl da yok olduğunu çok iyi aktarılmış.

“ Gezenti Çocuklar” yaşam alanlarını terk etmek zorunda kaldıklarından artık özgürce koşturdukları, hızlı bisiklet yarışları yaptıkları bir yerleri yok. Vadiye açılan pencerelerden kurdukları hâkimiyet alanları artık yok. Çoğu şehir merkezlerine ya da yakın bölgelere göç etmek zorunda kalıyorlar. Bu göçlerden biri anlatıcımız Elif’in ailesinin İstanbul’a geldiği ve nenesinin geldiklerinden itibaren hiç konuşmadıkları sadece gökyüzüne baktığını ve elinde kırmızı bir kesesini sıkı sıkıya tuttuğunu öğreniyoruz. O kırmızı kese onun için hazine değerinde olan yaşadığı yerleri hatırlatan bir avuç toprak ile dolu olduğunu kitabın sonunda öğreniyoruz.

Hasankeyf üzerine yazılmış ve çocuklara binlerce yıldır günümüze gelen tarihi eserler hakkında detaylı bilginin aktarıldığı bu kitabı çok sevdim. Tarih ve coğrafya ile ilişkilendirilerek hatta felsefi sorgulamalar ile zenginleştirilerek belli temalarda kullanabileceğiniz bu kitabı Batman’da 9 yıl boyunca öğretmenlik yapan Serap Şahin’in bu topraklara gönül borcu olarak yazmış olması hepimizi zenginleştiren bir karar olmuş. Bir çocuğun gözünden o yöreyi gözünüzde canlandırabiliyorsunuz okudukça. Bir eski toprak insanın yaşadığı topraktan ayrılmasının yüreğinde onulmaz bir yara açtığını derinden hissedebiliyorsunuz. Yaşadıkları bölge ile kurdukları bağın nasıl da güçlü olduğunu çocukların girişimci ruhlarına nasıl iyi geldiğini görebiliyorsunuz. Karar vericilerin neyi yok ettiklerini çok da umursamadıklarını anlıyorsunuz.

Yaşadığı topraklarına bağlı, ellerinde ki kaynakların kıymetini bilen, yarınlarına anlamlı miraslar bırakabilen çocuklar dolsun yurdumuzun dört bir yanına. Kadim topraklar oldukları gibi kalsın diyen sürdürülebilir enerji için çözümler üreten politikalar ile yarınlarımızı şekillendirmeye çalışalım. Keyifli okumalar olsun… “Gezenti Çocuklar” her yerde olmaya devam etsin…

edebiyathaber.net (29 Mayıs 2024)

Yorum yapın