Felis Kohen’in yazdığı “Şamanın Kadın Çemberi”, Kohen’in uzun yıllara dayanan kadim öğretileri modern teknikler ve kendi tecrübeleriyle birleştirerek ele aldığı, kadının içindeki gerçek potansiyeli ortaya çıkarmayı amaçlayan bir kitap.
Felis Kohen, uzun yıllar önce kendi dönüşüm yolculuğunu başlatmak için dünyanın birçok yerinde kadim bilgelerinin tedrisatından geçmiş. Üzerine de yine dünyanın dört bir yanındaki modern metotları ekleyerek kendi üzerinde çalışmalar yapmış. Bu teknikleri kendi tecrübeleriyle birleştirerek çemberler, atölyeler, seremoniler ve bireysel seanslarla bireyin kendini keşfetmesi, yaralarını iyileştirmesi, yeni bir hayata yelken açmasını sağlamış. Felis Kohen’in Destek Yayınları’ndan çıkan ikinci kitabı “Şamanın Kadın Çemberi” de, kadın çemberi üzerinden, dişil enerjiyi harekete geçirerek ritüeller, meditasyonlar ve başka birçok yöntemle kadınların potansiyelini açığa çıkarmayı amaçlıyor.
“Şamanın Kadın Çemberi”ni altı bölüme ayıran Felis Kohen, ilk bölümde kadınlara bir “davet” gönderiyor. Aslında bahsettiğim “davet” Kohen’in bir çağrısı. Zira Kohen’e göre “davet”in ilki, kişinin kendine yaptığıdır. “İcabet”in ardından çembere katılan kadınları burada neler beklediğini anlatıyor. Buna göre; şifa arayışı, kişinin kendi yolunu bulma çabası, Şaman öğretileriyle kadınlığı uyandırmak gibi yöntemlerle bir “ısınma turu” başlıyor. Kitabın referansları olan Tanrıçalardan söz eden Kohen, bu Tanrıçaların öğretileriyle birlikte çemberden geçen bir kadındaki değişimi tasvir ediyor. İkinci bölümde acıdan, yaralardan sessizlikten yeni bir doğuş çıkarmanın mümkün olduğunu belirten yazar, üçüncü bölümde artık “uyanış” vaktinin geldiğini müjdeleyerek kadının sağaltma çalışmalarına, rotasını belirlemesine yardımcı oluyor. Dördüncü bölüm cinsellikte “uyanış”a ayrılırken, beşinci bölüm, Felis Kohen’in öğretilerinden faydalandığı Tanrıçaların metotlarından söz ediliyor. Son bölümde ise 21 gün süren Sadhana Çemberi’nin aşamaları, gelişimi ve nihayetinde gelinecek noktanın içeriğinin programı sunuluyor.
“İçerideki çığlık kadının kulaklarını sağır etti. O kadar yükseldi ki çığlık dışarıya yansıdı, ardından sessizleşti, hissizleşti. Sonra nesilden nesile sağır ve dilsiz bir düzine kız doğdu, bu kızlar da sağır dilsiz başka evlatlar yetiştirdi. Her hikâyenin bir başlangıcı vardır. Bu hikâye de asırlar öncesinde başladı. Bu kadının talihsiz döngüsü yaratılışta bile anlatılırken nasıl olur da ana tanrıça, yaratılışa gebe kalan, onu doğuran kutsal ışık nasıl olur da çığlığın dozunu artırmaz? Belki ilk başta sadece bir dürtüydü, bir fısıltıydı. Gerçekteyse şimdi ve burada bize ulaşan o fısıltı, o içsel dürtü atalarımızdan kalma bir dua. İçinde bulunduğumuz lineer zaman kavramı bir paradoks. Bu dürtüyü yüreğin çok burkulduğunda, canın yandığında dizlerinin üzerine çöktüğünde o acının hamlığında fışkıran gözyaşlarında hissedersin,” diyor Felis Kohen. “Şamanın Kadın Çemberi” de dişil “acıdan fışkıran gözyaşlarını” doğum, ölüm, başlangıç, bitiş, yaraların sarılması, dönüşümler, değişimler ve yeni rotalarla dindirmek, kadının gerçek gücünü ortaya çıkarmaya niyetlenen bir kitap.