Bir grup sanatçı/edebiyatçı kadın bir araya gelerek sayıları hızla artan kadın cinayetlerine “dur” demek için bir çağrı yapıyor. 18 Ocak 2014 (Bu Cumartesi) saat. 12.00’de Beyoğlu Cezayir Restaurant’ta basın açıklaması düzenlenecek, önce İstanbul’a, sonrasında illere, bölgelere yayılacak şekilde bir eylemlilik için harekete geçilecek.
Aşağıdaki metne imzalarıyla katkıda bulunacak sanatçı/edebiyatçı kadın arkadaşların [email protected] adresine mail göndermeleri rica ediliyor:
“ÜLKEYİ YÖNETENLERE —YASA YAPICILARA—-KAMUOYUNA!
Yaşanmış olanları, yaşadıklarımızı ve yaşayacak olduklarımızı kelimelerle, oyunlarla, şarkılarla; aklımızla kalbimizle bedenimizle anlatmayı seçmiş; sanatı bir kimlik olarak kabul etmiş kadınlar olarak vicdanı olan herkes kadar bu duyarsızlık karşısında hayretli, kırgın ve öfkeliyiz.
Son yıllarda kanlı bir başlık olarak hayatımızın ortasında duran “Kadın Cinayetleri”nin politik olduğunu biliyoruz. Ve diyoruz ki; bu cinayetleri sadece ölümcül darbeyi vuran eller işlemiyor. O ellerin güvendiği, sırtını dayadığı karanlık bir duvar var. Biz o duvarda yazılanları okuyabiliyoruz. Cinsiyetçi bir algı yaratan ana akım medyanın denetimsiz sunumlarından; “namus” öğretileriyle katili koruyan, kadını bir varlık olarak görmeyen bu kabartılmış zihniyet karşısında; kadının her geçen gün artan bir şiddetle karşılaştığına ve can güvenliğinden uzaklaştığına kederle, isyanla tanıklık ediyoruz.
Bu ülkede her gün ortalama üç kadın cinayete kurban veriliyor. Çocuk gelinlerin bedenleri iğdiş ediliyor. Tecavüze uğrayanların sayısını ve hikâyelerini yazan kâğıtlar her gün çoğalıyor. Kadını bir arzu nesnesi olarak görenler birer ölüm makinesi gibi aramızda dolaşıyor! Zalim, aşkına karşılık bulamadığında; kadın çalışmak kendi ekmeğini kazanmak istediğinde; kendi hayatına sahip çıkıp bir eşya olmadığını söylediğinde, en basit şekliyle ‘boşanmak’ istediğinde; herkesin gözü önünde katlediliyor!
Görmüyor musunuz kara duvarda kanlı ellerin izi var!
Şimdi eğer o ellerden biri sizinki değilse bir dakika daha tahammül kalmadı. Biz bu ülkede kendini sanat/edebiyat yoluyla ifade eden kadınlar olarak yüksek sesle talep ediyoruz:
Kadını sosyal hayattan uzaklaştıran ve hiçleştiren politikalardan, kadının bedenini cezalandırmaktan, derhal vazgeçiniz!
Çocuk yaşta evlilikleri derhal yasaklayınız! Bunun bir pedofil vakası olduğunu deklare ediniz!
Suç duyurusunda bulunan kadının öldürülmesini beklemeden gerekli tedbirleri “süresiz” alınız!
Kadın sığınma evlerini düzenleyerek, çoğaltarak, gizlilik ilkesini gözetiniz!
Kadın cinayetlerinin çoğalmasının bir nedeni de erkeğin lehine işleyen ceza indirimleridir. Şimdiye kadar yapmadığınızı yapınız! Teşvik edici değil caydırıcı yasalarla en ağır cezayı alacağını
O kara duvara büyük harflerle yazınız!
CİNAYETLERE, ŞİDDETE ORTAK OLMAYINIZ!
Bu sürecin ve yasal düzenlemelerin takipçisi olduğumuzu, sanatın/edebiyatın aydınlattığı her platformda sonuç alana kadar bütün gücümüzle “ADALET” diye bağıracağımızı siz de bilin istiyoruz. Ve bu daha başlangıç! diyoruz…”
Çağrıcılar: Asuman Susam (Şair) Betül Dünder (Şair) Buket Uzuner (Yazar) Deniz Durukan (Şair) Eren Aysan (Şair) Emel İrtem (Şair) Jale Sancak (Yazar) Latife Tekin (Yazar) İlkay Akkaya (Müzisyen) Mehtap Meral (Şair- Müzisyen) Necmiye Alpay (Eleştirmen) Serra Yılmaz (Oyuncu-Çevirmen) Şebnem Sönmez (Oyuncu) Yasemin Göksu (Müzisyen)
edebiyathaber.net (17 Ocak 2014)