Funda Ergenekon’un bu projeye tam olarak hangi duygularla başladığını bilmiyorum. Bildiğim 2021 yılında başlattığı 8 Mart Projesi, bu yıl 24 Kadın 24 Öykü Kitabı ile dördüncü yılını tamamladığı.
Kadınların gözünden anlatılan öyküler her yıl farklı bir temayı ele almış. Projenin ilk yılında kadın, ikinci yılında erkek, üçüncü yılında çocuk ve bu yıl doğa anlatıldı. Böylece 8 Martlara ithaf edilen ortak kitapların sonuncusu yine okuyucusuyla buluşmuş oldu.
Artshop Yayıncılık tarafından basılan bu ortak kitaplar sayesinde, elbette kadın yazarların arşivine de katkı sunulmuş oluyor.
Ortak kitapların önemi ne derseniz? Kendi adıma ortak kitapları okumayı da onlar için yazmayı da severim. Onların bir nevi örgütlü eylem olduğunu da düşünürüm.
Kadınların bir araya gelip, sözlerini, cümlelerini kâğıda dökerek o kitaplarla kalıcı hale gelmeleri az şey midir? Eril sisteme karşı sessiz ancak derinden bir mücadele bile sayılabilir.
Kısaca söylemek gerekirse kadınların örgütlenmesine bundan iyi araç olamazmış gibi geliyor.
Sözü uzatmadan kitapta öyküsü olan yazarların kısa cümlelerini buraya almak istedim.
“Yazmak, tek kelimenin binlerce anlam taşımasıdır. Yazmak, her yazar için farklı amaca ulaşmayı sağlayan güçlü bir eylemdir. Sonuç aynı görünse de ulaştığımız sonuç bile bir birinden çok farklıdır. 24 farklı yazar aynı kitabın sayfalarında yer alsa da 24 farklı dünyanın, 24 farklı düşünce yapısının yansımasıdır. ‘Kedinin Seyahati’ de Aysun Eliş’in düşünce dünyasından bir öyküdür. Bir eserin amacını, aslında ne anlattığını çok az insan ayırt edebilir. Bir insanın, sadece bir insana dokunmak için yazdığına inanıyorum. Bir gün, bir yerlerde, belki yıllarca uzağımızda olan tek bir insan tarafından anlaşıldığımızda yazmanın amacına ulaşacağına inanıyorum.”
Aysun Eliş
“Bütün karanlıkları aydınlığa çıkaracak tek güç, sevgi ve Güneş’in bahçesinde; kadınla erkeğin bir olduğu yerden, meselenin kalple, özün güzelliğiyle ilgisini, ötekileştirmeden BİR olmayı, umudu, pes etmemeyi, adalet için mücadeleyi, inanarak nelerin yapabileceğini okuyacaksınız, meselenin iyilerle kötüler arasında olduğunu.”
Aysu Sevtekin
“Bir roman, bir öykü yazmak benim için insanın içindeki çocuk ruhun hep korunması bir nevi, çünkü; zihnimin içindeki bir dünyayı veya bu dünyanın bir parçasını kayda aldığım en güzel oyun.”
Tuğba İnceoğlu
“Sen ve ben bir elmanın iki yarısıyız derdik. Bir dalda beraber çiçek açtık beraber kızardık. Ta ki diger yarım sen kurtlanana kadar. Olgunlaşamadan sen kurtlanmıştın ve ben ozaman anlamıştım aslında diger yarım sen değil benmişim. Ve sayende zorlansamda kendimi tamamlamıştım.”
Sema Güler
“Dinledim. Ninemden iyilerin ödülünü aldığı, umut yüklü tekerlemelerle dolu masallar dinledim, büyülü bir dünya yarattım önce.
Okudum.
Genç kızlığımda dram ağırlıklı uzun betimlemeli karakterleri olan, kötülüğün başrollere soyunduğu romanlarla tanıştım.
Anlattım.
Biriktirip bir dağ oluşturduğum anılarım, kabına sığmaz oldu. Boşaltmak için anlattım. Fıkralaştı bir zamanlar beni ağlatan acılar.
Sonra yazdım.
Hikayeler doldurdum çıkınıma, unutmayayım diye, unutulmasın diye.
İşte bir ömür böyle edebileşti, tanıdıklarım, tanıklıklarım ebedileşti.”
Gülnar Kandeyer
“İçindeki kadının uyanışı İçin neye ihtiyacın var?
Doğa her an dönüşüm içindeyken sen de kendi dönüşümüne izin ver.
Sonradan edindiğin kabuklarından soyun.
Olduğun halin ile bütüne katkını deneyimle.”
Meltem Akhan
“Bir var bir yok… Bir aydınlık bir karanlık… Bir geçmiş bir gelecek… Bir kağıt bir kalem… Bir kibritten daha çok yangın çıkarır.”
Cemile Kurtaş
“İçimde neden olduğunu bilmediğim bir telaş, bir yerlere yetişme arzusu, olan her olayın zaman kaybı yarattığına dair bir duygu var. Her dakika önemli ve boşa geçirilmemesi gereken matah bir şey sanki. Şehir hayatının koşmacasına alışmış ve sürekli zamanla yarışan bir kadın için ayağına batmış ve elini delmiş bir dikenin yarattığı zaman kaybı bile rahatsızlık sebebi olabiliyor. Bir Pazar sabahının sakinliğinde, evimden uzakta bir ormanda, bana gönderilen konuma doğru ilerlemeye çalışırken bile yetişme telaşı içinde olmanın gereksizliğini fark ediyorum. Peki ya bu yolculuk nereye?”
Özlem Barlok
“Biz 24 kadın bu harika projeyle ‘Kadın kadının yurdudur’ cümlesinin altını kalın hatlarla çizdik kanımca.”
İlknur Özcan Çakıner
“Yazmak bazen sert ve keskin ifadelerle içimizdeki öfkeyi kusmak bazen de heyecanın coşku verici sularına dalmak gibi gelir bana.Bir serüvenin başlangıcıdır ve ruhu özgürlüğe doğru hiç bitmesini istemediğin kusursuz bir uçuşa davet eder.”
Mehtap Alpak
“”Bir şey söylemek istediğin için yazmazsın, söyleyecek bir şeyin olduğu için yazarsın!” demiş Scott Fitzgerald. Bu kitap, söyleyecek çok şeyi olan yirmi dört kadının, aklın katili olan korkuya sırtlarını dönerek bir araya geldikleri, bireysel güç ve cesaretlerine birlikte olmanın gücüyle cesaretini katıp sözle büyü yaptıkları bir eserdir.”
Berrin Yelkenbiçer
“Doğanın bir parçası olan kadın, gücünü doğadan alır.
‘Tepedeki Ev’ isimli öykümde Yankı ‘yla birlikte sen sevgili okurum, sen de tabiat anayı tekrar hatırlayacak, var oluşunun kutsallığına inanacaksın. Evrenin ruhu, yaratılışın kalbi, düzeni sağlayan. Her şey ona döner. “
Feride Bozkurt Yıldız
“Düşüncelerini yazıyla dile getirme cesareti başlı başına devrimci bir eylemse, bu eylemi yapan kadınlar olduğunda dünyayı değiştirmeye başlamaları an meselesidir.
İşte bu 24 Kadın, kalemiyle bu değişime başlamıştır…”
Pelin Gezeryel
“Yazmak, cesaretle kendini seçmektir. Patlayan volkanların ardından kim olduğunu öğrenebilen insan; duvarsız düşsel sarayına açılabildiğinde, benliğine yayılan külleri kaleminin ışıltısıyla kâğıda savurur. Böylece üzünç, mücadele, isyan, aşk hak ettiği değere ulaşır.”
Dilek İşcen Akışık
“Yazmak, duyguları ifade etmenin ve düşünceleri paylaşmanın harika bir yoludur. Biz 24 harika kadın bir arada; doğa ve kadını anlatan 24 harika öykü yazdık. Kadın deneyimini ve perspektifini daha derinden anlamak için bu kitabı edinmek harika bir fırsat olabilir. Yazmaya başlamak için herkesin bir hikayesi vardır, önemli olan onu cesurca ifade etmek ve paylaşmaktır. Tüm değerli okuyucularımızı yazmaya da davet ediyoruz.”
Burçin Kaya
“Her kadın ayrı bir renk ayrı bir bakıştır. 24 Kadın bir araya geldiğinde bin bir çeşit renkle tanışacak farklı bakış açılarıyla kendinizi, hayatınızı sorgulayacaksınız. Kadın ve doğa birbirinin yansımasıdır. “24 Kadın 24 Öykü” isimli kitabımızda da kadının ve doğanın ayrılmaz bir ikili olduğunu anlattık.”
Aybüke Çolakoğlu
“Evdeki eşyalarla birlikte eskimişlerdi. Eski, paslı, tutuk, kırık döküklerdi… Fırtınanın hemen öncesinde evin içinde sessiz, küçük adımlar atarken bir yandan da öfkesini içinde bastırmaya uğraşan Selma Hanım’ın takvimine göre; yıllardan turkuaz, aylardan buz mavi, günlerden yine griydi… Evet, günler ona hep griymiş gibi gelirdi.”
Şebnem Özbay
” Tutku, isyan, özlem veya umutla; bir tür varoluş ve yaşama biçimi olarak yazan biz kadınlar, bu projeyle tüm kadınlara omuz omuza güçlü olduğumuzun mesajını vermek ve öykülerde buluşmak istiyoruz”
Mehtap Sağocak
“2021 senesinde 21 Kadın 21 Öykü ile başlayan kadın edebiyat geleneğimizi, bu sene dördüncü yılında 24 Kadın 24 Öykü isimli dördüncü kitabımızla devam ettirdik. 2021 senesinde Kadın Öyküleri serisine başlarken kadınların birlikte ne kadar güçlü olduğunu göstermek hedefiyle yola çıktım. Kendimizin, hemcinslerimizin kurdu olmak yerine yurdu olmayı hedefledim. Üzerimizde yükselen baskıları görünmez cam tavanları yıkmak varoluşumuzun o harika sonuçlarını ortaya çıkarmayı amaçladım. Büyük hedefler kurdum ve bunlara da inandım. Zor bir yolculuk oldu. Bazen üzüldüm bazen sevindim sıklıkla da keyif alarak yoluma devam ettim. Şimdi ise isimleri ve öyküleri her yıl değişen bu kitaplar serisi ile yoluma / yolumuza devam ederek, herkesi bu dayanışmanın bir parçası olmasını sağlamak istiyorum.”
Funda Ergenekon
“Hatırlayanlar bilir,1980 lerin başlarında okuma yazma seferberliği vardı. Televizyonda dersler verilirdi. İlk heyecanımı o derslerden okumayı sökünce yaşamıştım. Sonra bu heyecan hiç bitmedi ve 40’lı yaşlarımda ise yazıyla buluştu. Bazen bir cümlede hayat bulur insan , bazen bir cümlede ağlar , bir cümlede saatlerce kalır. Altını çizer de çizer okumaların. O karakter olur, o dünyaya girer, o dünyadan çıkınca aynı kişi de olmaz çoğu zaman. Benim de yazmadaki motivasyonum , o dünyadan çıkanı minik de olsa düşündürtmek , bir farkındalık yaratmak. 24 Kadın 24 Öykü bana bu yolu açtı , bu yüzden iyi ki rastlamışız ve iyi ki varız.”
Esra Sungun
“Dünyayı sevgi, bizim gibileri bir kalem bir defter kurtaracak 🙂 Biz yazdıkça öğreniyoruz, büyüyoruz, çoğalıyoruz ve olmak istediğimiz hallere yaklaşıyoruz. Her an yeniden başlayıp bitirebilmenin gücüyle iyilesiyoruz. Bu sihirli dünyaya alıştık, sizleri de bekleriz.”
Elif Yalçın
“Dünyayı kadınlar kurtaracak.”
Dursaliye Şahan
“Kendi doğasını; kendini tanıma yolculuğuna çıkan kadınlar… İçimize, doğamıza, kendimize ulaşmamız mümkün. Kadınların bunu daha da kolay yaptığına ve kadın dayanışmasının bu konuda ne kadar kıymetli ve eşsiz olduğuna tanık oluyorum.
Ben Bir Kadın Ağacıyım, Ben Bir Kayın Ağacıyım.”
İlknur Aydın
“Herhangi bir ülkede bir hemcinsimiz öldürüldüğünde hepimiz öldürülmüş gibi yas tutan, anne, kardeş, evlat, gelin, nine, hala, teyze, yenge olan, ‘çilenin coğrafyasının olmadığını’ iyi bilen, bazen bulut, bazen rüzgar olan kadınlar olduğumuz artık anlaşılsın.”
Neşe Doster
Kitapta öyküsü olan yazarlar:
A.Mehtap Sağocak, Aybüke Çolakoğlu, Aysu Sevtekin, Aysun Eliş, Berrin Yelkenbiçer, Burçin Kaya, Cemile Kurtaş, Dilek İşcen Akışık, Dursaliye Şahan, Elif Yalçın, Esra Sungun, Feride Bozkurt Yıldız, Funda Ergenekon, Gülnar Kandeyer, İlknur Aydın, İlknur Özcan Çakıner, Mehtap Alpak, Meltem Akhan, Neşe Doster, Özlem Barlok, Pelin Gezeryel, Sema Güler, Şebnem Özbay ve Tuğba İnceoğlu.”
edebiyathaber.net (16 Mart 2024)