“İnsanlar hiç aldatmadı beni, ama mektuplar ele verdi hep;
başkalarının yazdıkları değil, kendi yazdıklarım.”
F. Kafka
Gregor Samsa’nın Kafka’nın kendisi olmadığını söyleyecek biri şimdiye kadar çıkmadı (en azından benim takip ettiğim kadarıyla).
Bu saatten sonra da çıkması pek mümkün görünmüyor. Biri çıkıp bunu dile getirecek olursa ne derecede gülünç bir duruma düşeceğini bilir. Bu bilme, onun bu yana doğru evirilişine ket vuracaktır.
Gregor Samsa’nın bir sabah erkenden uyandığında kendini bir böcek olarak görür. Böylece başlar roman. Bir elmanın sırtında çürümesiyle devam edip, ölümünün gerçekleşmesiyle sonuçlanan Samsa’nın hayatına göz attığımızda, onu Kafka’nın bir kopyası olarak görürüz.
Anne ve babasının borçları yüzünden çalışmak zorunda kalan Samsa, bir böceğe dönüştüğünü kabullenmesine rağmen, borçlar için çalışmak zorunda hisseder kendini.
Babama Mektup’ta* “despot” biri olarak karşımıza çıkan babasına Kafka, yine aynı mektupta, şimdiye kadar kendisine baktığı için ona borçlu olduğunu yazar. Borcunu ödemek zorunda olduğunu da. Değişim’de** babasının borcunu ödemek için çalışmak zorunda kalan Samsa, aslında kendini babasına borçlu sayan bir Kafka’nın aynadaki görüntüsünden başka bir şey değildir. Birincisindeki babasının borcu, ikincisindeki Babaya Borç onun o olmasını engeller. Kafka’nın Kafka, Samsa’nın da samsa olarak yaşaması için mutsuz olan ortamdan kurtulmaları gerekir. Babasına yazdığı mektupta Kafka, babasına borcunu ödenmesi için “evden başını alıp gitmek”(4) gerektiğini yazar. Babasının buna izin vermediğini de ekler. Bu engel onu her daim babasına muhtaç bırakacaktır.
Değişim’de Samsa’nın işe gitmemesi üzerine eve gelen patron, Samsa’nın böceğe dönüştüğünü görünce, can havliyle kendisini evden dışarı atar. Bu durumda bile Samsa, patronun peşinden gitmek ister. Bunun nedeni aile borcunu ödemek istemesidir. Ancak bu isteği hane halkı tarafından engellenir. Yine Samsa bir gün annesine yardım etmek ister, ancak bu annesinin fenalık geçirmesiyle sonuçlanır. Annesinin fenalık geçirmesinden sonra babası tarafından bu isteği engellenir. Samsa sopayla içeri tıkılır. Çünkü kendilerini rezil etmesini istemezler. Kafka’nın Babama Mektup’da dile getirdiği, “sopayı hak edip tarafından bağışlanarak dayak yemekten kıl payı kurtulma”(6)bununla benzerlik gösterir.
Kapının ailesi tarafından üzerine kapanmasıyla ölümün çan sesleri uzaktan kendini duyurmaya başlar. Bu sahne de, tıpkı Değişim’deki birçok sahne gibi Kafka’nın birebir yaşadığı bir olay üzerinden yükselir.
“Bir gece hep su diye mızmızlanıp” (7) duran Kafka’nın bu davranışından rahatsız olan babası; Kafka’yı “birden çok ev arasındaki bağlantı oluşturan uzun balkon” (8) anlamına gelen pavlatçe’ye çıkartıp, gecelikleriyle orada kalmaya zorlar. Üstüne kapı kapanan (9) Kafka, bu olaydan nasıl etkilendiğini babasına yazdığı mektupta şöyle anlatacaktır: “içimde bir yıkıma yol açmıştı.” (10)
Samsa’nın böceğe dönüşmesinin izini de Babama Mektup’da görürüz. Mektubun son sayfalarında Kafka, babasının ağzından kendi mektubuna yazdığı cevapta, babasının ağzıyla kendisini “kanını emen haşere”ye (11) benzetir. Çünkü babası olsa öyle diyecektir.
Gregor Samsa’nın ölümüne neden olan olaya geldiğimizde her şey daha net görünür.
Elma dini metinlerde Adem ile Havva’nın cennetten kovulma olayıyla anılır. Yasaklanmasına rağmen Adem ile Havva bu elmadan uzak duramaz. Sonunda elma yenir. Aslında elma semboliktir bu metinlerde. Asıl “giz” iki insanın birleşmesidir. Yasaklanan ikisinin birleşme arzusudur. Tevrat’ı iyi bilen Kafka, elmayı bir birliktelikle sembolleştirir.
Kitaba tekrar döndüğümüzde, bir odaya hapsedilen, bir odaya hapsedildiği için bütün özgürlüklerinden mahrum bırakılan Samsa, bu durumdan kurtulması gerektiğini düşünür ki, odadan çıkmaya teşebbüs eder. Genelde aile, özelde ailenin otoriter babası bunu istemez. Odasından çıkmaya çalışan Samsa’ya, babası tarafından bir elma fırlatılır. Bu fırlatılan ilk elma isabet etmez. “Fırlatılan ikinci elma” (12) sırtına saplanır, sırtında çürür, yara olur ve sonunda Samsa bu yaradan “gebermiş” olur. (13)
Franz Kafka, Babama Mektup’ta evliliği, “insanın en geniş anlamda özgürlüğe ve bağımsızlığa ulaşmasının güvencesidir.” (14) diye tanımlar. Ancak, iki defa nişanlandığı Felice ile bir türlü evlenemez. Başka mektuplarda edebiyattan uzak kalma korkusu olarak gördüğümüz bu neden, Babama Mektup’ta babasının hunharca davranışları olur. Onu suçlar. Nişanın ilk defa bozulması(birinci elmanın fırlatılışı) onu yaralar, ama hafif olur yarası, ikinci nişanı(ikinci elmanın fırlatılması) ise daha büyük etki yapar. Zaten babasının etki alanı içinde kendisi dışında her şey olan Kafka, böylece ölü durumuna geçer. Babasına, “barbarca davranış” (15) gösterdiğin için bu evlilik olmadı, der. Bu evliliğin olmaması Kafka’yı yıkar, zahiri olan Samsa’yı da yeniden dönüştürür. Ama bu defa ölüye dönüşüm olur.
* F.Kafka(2002), Babama Mektup, Cem Yayınevi, s. 158, İstanbul.
** F.Kafka(2010), Değişim, Cem Yayınevi, s. 105, İstanbul.
Takyedin Çiftsüren – edebiyathaber.net (14 Ağustos 2015)