Yazar Firdevs Tuncay’ın mübadil ailesinin ve atalarının yaşadıklarından kotardığı Kalbim Rumeli’de Kaldı mübadeleden dolayı, kök saldıkları topraklardan kendi istekleri ve iradeleri dışında kopartılan ve geldikleri topraklara da kök salmaya ve tutunmaya çalışan insanların acılı kişisel hayat hikâyelerinden oluşuyor. Birbirinden ilginç sekiz kişisel hayat hikâyesi düz, yalın ve abartılmadan anlatılmış. Birkaçı da yazarın ailesinin hikâyesi… Edebiyat yapmaya gereksinim duymadan anlatılan hikâyeler mikro tarih anlayışına oldukça uygun. Mikro tarih’in, iyi tanımlanmış küçük araştırma birimleri (genellikle tek bir olay, bir köy topluluğu veya bir kişi) üzerinde yoğunlaşan tarihsel çalışma türünün adı olduğunu biliyoruz. Temel amacı, Charles Joyner’ın tanımını kullanmak gerekirse, “küçük yerlerde geniş sorular” sormayı öncelemektir.
Firdevs Tuncay, anne tarafından Rumelili ve baba tarafından da Batı Trakyalı bir yazar. Mübadele sonucu yerleştirildikleri yer de Ödemiş’tir. Çocukluğu, ilk gençliği burada geçer. İzmir Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü bitirir.
Birçok ilde ve ilçede Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği yapar. Emekli olduktan sonra öğrencilik yıllarından beri ara vermediği okumaya ve yazmaya daha çok zaman ayırır. Anı, biyografi, deneme ve hikâyeleri birçok mecrada yayımlanır. Mübadele hikâyeleri, yazıları onun özel ve vazgeçilmez ilgi alanı olur.
Firdevs Tuncay, birbirinden hazin ve ilgisiz sekiz hikâyeyi bir yerden sonra mübadeleye getirir, bağlar ve bununla da sonlandırır. Birbirinden farklı kişilerin ortak hayat hikâyeleri olan mübadele kaçınılmaz olarak kendini gösterir. Çünkü Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi, 1923’te Lozan Barış Antlaşması’na ek olarak yapılan sözleşme uyarınca Türkiye Cumhuriyeti ve o zamanki Yunanistan Krallığı’nın kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine tehcir ve zorunlu göçe tabi tutmalarıdır. Göçe tabi tutulan kişilere mübadil/muhacir/göçmen deniyor. Mübadele ile 1.200.000 Ortodoks Hıristiyan Rum, Anadolu’dan Yunanistan’a; 500.000 Müslüman Türk de Yunanistan’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmıştır, kimi kaynaklara göre. Mübadele kapsamına giren kişilerle mübadele kapsamına girmeyen kişiler arasındaki ayrımın ana kıstası ırk ya da dil değil, din olmuştur.
Bu yüzden de Rum denenlerin arasında, Türkçeden başka dil bilmeyen ve konuşmayan Türk Ortodoks Hrıstiyan Gagavuzlar ile Karamanlı Ortodokslar vardır. Yunanistan’dan gelen Müslümanların arasında da Türklerin yanında Karacaova, Dırama, Kavala ve Kesriye’den gelen Bulgarca ve Makedonca konuşan Pomaklar, Rumence konuşan Ulahlar, Yunanca (Romeika) konuşan Patriyotlar ve ayrıca kendi dillerinde konuşan Arnavutlar da vardır…
İşte sekiz hikâyeye konu olan hayatlar özetini verdiğimiz bu gerçekliğin sonuçlarıdır ve yazar tarafından da iç yakacak biçimde anlatılmıştır.
Yazar, ‘Kalbim Anadolu’da Kaldı’ adlı ikinci kitabını yazmak için Atina’ya gider. Anadolu Rumlarını bulur. Onlarla yüz yüze konuşur. Çekimler yapar, duyduklarını yazar. Böylelikle Mübadelenin öteki yüzünü görünür yapar. Anadolu Rumlarının hazin hikâyelerini okurken farklı bir ‘öteki’ olmanın acıs yumruk gibi çarpar yüzümüze. İlk basımı 2019’da yapılan kitabın ikinci basımı 2021’de Matsis Matbaacılık tarafından yapılır.
Firdevs Tuncay, ‘Hasretin Çocukları’ adını verdiği üçüncü kitabında ise Rumeli Muhacirleri’ne ek olarak Makedonya Muhacirleri’ni de anlatır. Mübadelenin kendi ailesine olan etkilerinden yola çıkarak duygudaşlık kuran yazar öteki mübadillerin de acılı hikâyelerini gün yüzüne çıkarır. Çıkarır ki bu tür acılı kopuşlar, gidiş-gelişler olmasın… Olumsuzdan ve doğru olmayandan ders alınsın diye. Buna o kadar inanır ki, 10 Ekim 2017’de İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan Buca Göç ve Mübadele Anı Evi’ne atalarının Rumeli’den gelirlerken yanlarında getirdiklerinden oluşan arşivini ve anı eşyalarını bağışlamıştır.
Edebiyattan uzak bir anlatım içerse de fotoğraflarla desteklenen sahici hikâyeler okuyan herkeste iz bırakacak denli yetkin ve samimi. Büyük ve zoraki kopuş, büyük acı ve büyük hasret içeren anılar, yaşanmışlıklar sardunya kokan topraklardan koparılan insanların sağır kulaklara haykırmalarıdır; tabii ki anlamak isteyene ve anlayabilene…
edebiyathaber.net (28 Şubat 2023)