Kalem Ajans’ın düzenlediği Kalem Kitap Kulübü etkinlikleri, 4 Ocak Pazartesi başlıyor.
Tanıtım bülteninden
4 Ocak Pazartesi, Burhan Sönmez ile Decameron’u konuşacağız. Bundan yedi yüz yıl önce veba salgını yayıldığında, bir eve sığınıp dış dünyayla bağını kesen bir grup Floransalının zaman geçirmek için bulduğu yol, hikaye anlatmaktı. On gün boyunca anlattıkları hikâyelerin toplandığı kitaba Decameron, yani “On Gün” adını verdi yazarı Boccaccio. Burhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’u ise yerin üç kat altında, küçücük bir hücredeki dört adamın soğuk ve işkenceye direnerek birbirine anlattıkları hikayelerden oluşuyor. “Her hikaye başka hikayelerden doğarmış,” diyerek Decameron’un hangi hikayelerden doğduğunun ve sonra hangi hikayeleri doğurduğunun izini süreceğiz.
11 Ocak Pazartesi, Ertuğ Uçar ile Deniz Feneri’ni konuşacağız. Deniz Feneri, yetişkin bir kadının, kırklarındaki Virginia Woolf’un ototerapi seansı. Woolf okumanın ve kurgusuna kapılmanın zor olduğu, karakterlerin takip edilemediği şeklindeki önyargıları ardınızda bırakıp, Woolf’un İzinde isimli deneme kitabıyla Woolf’u çocukluğundan başlayıp Deniz Feneri’ne ilham veren Godrevy Feneri’ne değin takip eden Uçar ile yapacağımız sohbete katılma fikri size de heyecan verici gelmiyor mu?
18 Ocak Pazartesi, Defne Suman ile Anna Karenina’yı konuşacağız. Ülkelerin geçiş dönemlerini edebiyat aracılığıyla bireysel yaşantılar üzerinden anlatan, farklı ekonomik sınıfların yan yana sunulan yaşamlarını, sınır aşan kadınları ve elbette aşkı en güzel şekillerde işleyen iki romanı -bir tarafta Tolstoy’un Anna Karenina’sı, diğer yanda Defne Suman’ın Emanet Zaman’ı- konuşurken 1870’lerin Rusya’sından 1920’lerin İzmir’ine de bir yolculuk yapacağız.
25 Ocak Pazartesi, Şebnem İşigüzel ile Gurur ve Önyargı’yı konuşacağız. “Klasikler üç kere okunmalı; gençlikte, orta yaşta ve yaşlılıkta. Hatta kutsal kitaplar gibi başımızı bile bekleyebilirler, başucumuzda durabilirler,” diyen İşigüzel, romanı Gözyaşı Konağı Ada 1876’da genç bir kadının, içine doğduğu toplumun ona tayin ettiği kaderden, ataerkil düzenin erkeklere verdiği güç ve yetkiden, yargılamalardan uzağa kaçışını anlatıyor. Jane Austen‘in Gurur ve Önyargı‘sı ise genç bir kadının toplumun ve dedikoduların etkisi altında kendini ve arzularını bulma mücadelesinin romanı. Bu genç kadınların hikayesini konuşmak ve yılın ilk ayını edebiyatla kapatmak isteyenleri bekliyoruz.
Şubat ayı konuklarımızdan Fuat Sevimay’a katılarak “Klasikleri artık gerçekten ama gerçekten okumanın ve dahası üstüne konuşmanın zamanı gelmedi mi?” diye soruyor ve ilgilenen herkesi “gerçekten okuma”ya davet ediyoruz. Zor bir yılı geride bırakıp nasıl olacağını kestiremediğimiz yenisine hazırlanırken bu güzel haberi paylaşmak heyecan verici.
Kitap kulübüne kayıt olmak, detaylı bilgi almak için [email protected] adresine mail atabilirsiniz.
edebiyathaber.net (25 Aralık 2020)