Edebiyat Haber’in de medya destekçilerinden olduğu, Türkiye Yayıncılar Birliği “Yayınlama Özgürlüğü Yolunda” projesinin beşinci panelini Samsun Karadeniz Kitap Fuarı‘nda yayıncı Fahri Aral’ın moderatörlüğünde gazeteci Nedim Şener, gazeteci Sibel Oral, Türkiye Yazarlar Sendikası başkanı şair Mustafa Köz’ün katılımı ile gerçekleştirdi.
Panelin açılış konuşmasını yapan yayıncı Fahri Aral, Yayınlama Özgürlüğü Yolunda projesinin Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Sivil Toplum Diyaloğu programı çerçevesinde gerçekleştirildiğini söyledi. Aral proje kapsamında Türkiye’nin değişik bölgelerinde yayıncıların, gazetecilerin, sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımı ile yapılan toplantılarda yayınlama özgürlüğü alanında ortaya çıkan sorunların aktarıldığını belirtti.
Kültür sanat sayfalarında sansür girişimi var
Samsun Karadeniz Kitap Fuarı 19 Mayıs Salonu’nda yapılan panelde yayıncı Aral’ın ardından ilk konuşmayı yapan gazeteci Sibel Oral, çeşitli gazeteler ve yayınlarda kültür sanat editörü olarak yaşadığı baskıları ve sansür girişimlerini anlattı. Sibel Oral politikaya daha uzakmış gibi görünen gazetelerin kültür sanat sayfalarında sansür ve oto sansürün yaşandığını söyledi. Şırnak’ın Uludere ilçesinde 34 köylünün ölümü ile sonuçlanan “Roboski Katliamı” olarak anılan olayı inceleyen bir kitap yazmak için öneri götürdüğü bir yayınevinin önce kitabı ile ilgilendiğini anlatan Oral “Dosyayı götürdüğümde, ‘Kusura bakma Sibel, bu hassas bir konu’ denerek kitabımı basmadılar,” dedi. Çalıştığı bir gazetede röportaj yapmak istediği bir yazar ile ilgili olarak “ama o Kemalist” denerek röportajına karşı çıkıldığını söyleyen Oral, “Kültür sanat editörü olarak çalıştığım bir gazetede ise siyasal iktidarı eleştiren bir tweet attığım için işime son verildi,” dedi. Sansür girişimlerinin çok çeşitli şekillerde olabildiğini belirten Oral sözlerini, “Bir şekilde baskı altına alınmak istediğimizi düşünüyorum,” diyerek bitirdi.
Gazeteciler çıkarlarını kaybetme korkusu yaşıyorlar
Gazeteci Nedim Şener panelde yaptığı konuşmada siyasal iktidarlar tarafından yaratılan korkuyu tanımlayarak, “Hapisten mi korkuyoruz? Yargılanmaktan mı korkuyoruz? Bana göre asıl sorun rahata alışmış insanların çıkarını kaybetme korkusu,” diyerek yayın dünyasına yönelik eleştirilerde bulundu ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Baskılara karşı çıkan insanlar zaten gazetecilik yapıyorlar. Halkın haber alma özgürlüğü için yola çıkan bir insan korkuya sığınmaz. Karşınızdaki otoriter kimlik ‘Ben ölümü göze alarak yola çıkmışım’ diyor. Ama gazetecilerde herhangi bir fedakârlık ruhunu sezinlemiyorsunuz. Bunun aslında halkın haber alma özgürlüğü için, demokrasi için bir mücadele olduğunun farkında bile değiller. Hep korkuyorlar. Benim tanımlamamla aslında bu çıkarlarını kaybetme korkusu.”
Korkuyorsanız bu işi yapmayın
Siyasal iktidarların bu korkudan faydalandığını söyleyen Şener, “Biliyorlar ki mevcut çıkarlarından vazgeçmek istemeyen bir güruh var karşılarında. Eğer korkuyorsanız bu işi yapmayın. Cesur insanlara bırakın bu alanları. Bu işi yapacak gazeteciler var,” diye konuştu. Gazeteci olarak tutuklanmasına giden süreçte iktidara ve cemaate yakın yayın organlarında açık olarak hapisle tehdit edildiğini söyleyen Şener, “Kelepçeli resimlerimizi bastılar. Açık açık, tutuklanacağımızı söylediler. Ama biz bir kere bile kaçmayı düşünmedik. Hukuka olan güvenimiz nedeniyle böyle bir şeyin olacağını da düşünmedik,” dedi.
Sansür bütün dönemlerde vardı bugün de sürüyor
Panelin son konuşmasını yapan Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı, şair Mustafa Köz, basın tarihinden sansür örnekleri ile konuşmasına başladı. Abdülhamit döneminden başlayarak, tek parti dönemi, demokrat parti ve askeri darbeler dönemlerinde basının sürekli baskıya ve sansüre uğradığını belirten Mustafa Köz, “Marko Paşa olarak yayın hayatına başlayan bir dergimiz Yedi Sekiz Hasan Paşa diyerek defalarca kapatılıp farklı isimlerle çıkmaya çalıştı. Künyesinde önemli bir ifade yazardı, ‘Kapatılmadığı zamanlar çıkar’ diye. Şimdi de kapatmasalar bile yazarlar içeri alınıyor. Kapatmış kadar oluyor,” dedi. Günümüzde de edebiyata ve sanata yönelik baskıların biçim değiştirerek devam ettiğini söyleyen Köz, “İçişleri eski Bakanı İdris Naim Şahin’in bir ifadesi bu bakış açısını özetliyor, ‘Sanatın bahçesi terörün arka bahçesi’ demişti. Bu sanatçıyı, yazarı baskı altına almanın bir başka biçimi,” diyerek günümüzde yaşanan baskılardan örnekler verdi.
edebiyathaber.net (21 Mayıs 2015)