“Karanlık Hikâye” üzerine | Hatice Balcı

Haziran 10, 2020

“Karanlık Hikâye” üzerine | Hatice Balcı

Kırklı yaşlarını süren tanınmış yazar Haldun mesleki yaratıcılığındaki tıkanmışlığı İstanbul’dan uzaklaşarak aşmak ister, yakınlardaki bir şehre taşınır. Yeni evine yerleşir yerleşmez gazeteci Emrah’la ve ardından onun dostlarıyla tanışır. Haldun için “yeni”nin çarkları usul usul dönmeye başlayacaktır.

Karanlık Hikâye Haldun’un on yedi yıl arayla yaşadığı iki tutkulu aşkı anlatıyor. Romanın bölüm başlıkları giderek ana karakterin içinde bulunduğu ruh hali üzerinden kurgulanmış. Bazı kavramlar çok çeşitli duygulanımları içinde barındırır. Haldun için de “yeni” böyle. Hayatı aşkla, merakla yaşayan biri Haldun. Birtakım sırları barındıran yüzlere ilgiyle yaklaşıyor, tehlikeleri göze alıyor… ‘yeni’ler ve ‘sır’lar: Haldun’u yaşamının dönüm noktalarına iten hatta belki fırlatan, maceraya sürükleyen çekiciliğe sahipler. Zamanla mesleğine dönüşen yazma uğraşı, büyük bir ilgiyle dinlediği sırların ‘yükünü hafifletmek’ adına başlıyor mesela. Kitapta bu iki kavramın hem olumlu hem de olumsuz çağrışımları var. Kahramanımız, Emrah’ın yöneticiliğini yaptığı internet gazetesine hazırladığı yazıda “yeni” hakkında şöyle diyor: “…Yeni bilinmezdir, yeni savunmasızlıktır…Ve yeni aynı zamanda cazibe merkezidir…”

Gabrial Garcia Marquez Anlatmak İçin Yaşamak’ta ninesinin evinde, kadınlar arasında, onların hikâyeleriyle büyüdüğünden bahseder. “Şefkatli”, “yumuşak kalpli”, “güçlü karakterli” bu kadınların her biri “kanatsız melek saflığında”dır. Yazar geçmişini tatlılıkla anımsarken dünyayı ayakta tutanların da kadınlar olduğunu ekler sözlerine. Haldun’un da ezelden beri duyduğu en güzel hikâyelerin kahramanları kadınlar. Çocukluğunda annesinin anlattığı kadın öykülerini can kulağıyla dinlemiş. Yazarken örnek aldığı kişi annesi. İlerleyen zamanda hayatına giren kadınları hayranlıkla anıyor, onların kişiliğinden ne derece etkilendiğini her fırsatta dile getiriyor. Ayrıca çocukların dünyası da büyülüyor onu. En büyük hayali ise bir kız babası olabilmek.

Haldun’un yıllar önce Derin’le ilişkisinden taşıdığı “keşke”si romanın ikinci yarısındaki gerilimin kaynağı. İkinci yarıda anlatının diğer önemli kadın karakteri Defne de var. Defne’yi yazarak düşünüyor; onu yazarken ona yakınlaşıyor, âşık oluyor. Derin’in şarkısı Before The Night ise Defne’ninki de belki Toda Una Vida olabilir.

Kitaptan aşk üzerine kısa bir alıntı:

“ …

Sana göre aşk sevdiğine adamaktır hayatını

Ama asıl istediğin, onun hayatını sana adamasıdır.

Aşkta, insan bir başkasına kendisinden bile daha fazla değer verdiğini düşünmeye başlar.

Bunu fedakârca bir meydan okuma görür.

Ama bilinenin aksine, insan bir başkasını kendinden daha çok sevince…

Bilmeden bencilleşir.

Bu ruhun kendini koruma güdüsüdür. İstersin ki o seni, senin onu sevdiğinden daha çok sevsin.

Bu bencillik seni sevdiğin üzerinde testler yapmaya zorlar. Bir, iki, üç…

Kimi abartır, deney tüpünü patlatır.

….” *

Bir romana dalıp gittiğinizde bazen dünyanın başka bir köşesine ışınlanırsınız bazen de bir evin yalın döşenmiş bir odasına. Fakat her durumda karakterlerin hayatında bir şeyler olur. Roman kendi dilinde ne diyeceğini bilir, biz de olup bitenlere tanıklık etmekten, durup düşünmekten zevk alırız. Bir de romanlar arada sırada birbirlerine göz kırpmayı, birbirlerini yankılamayı severler. Murat Ongun’un Karanlık Hikâyesi de Henry James’in Daisy Miller’ını yankılıyor: James romanında Daisy hakkındaki tüm detayları üçüncü tekil şahıs kurgusuyla anlatıyordu. Bunu yaparken filmlerdeki dış sesi anımsatan anlatım dilinin yanı sıra Winterbourne’ı aracı kılıyordu. Daisy insanlarla iletişiminde rahattı, teklifsizdi, kendi konumunun ona dayattığı değerlere hapsolmuyordu. Winterbourne’un deyişiyle ender rastlanan bir zarafete sahip bu güzel kız, acılarıyla baş etmeye çalışırken gölgelerde geziniyordu. Ongun romanında tıpkı Daisy Miller’da olduğu gibi Derin ve Defne’yi Haldun aracılığıyla ve biraz da dış sesle bize ulaştırıyor. Her iki kadının kalıplara sığmayan kişilikleri ile Daisy’ninki paralellikler taşıyor. Öte yandan tam bu noktada Haldun’dan ödünç aldığım “keşke”yle bir belirlemede bulunabilirim: Zira Derin’in ve Defne’nin kendi iç sesleri bize ulaşabilseydi yaşamlarının hemen yanı başında onları gözleyebilir, kişilikleriyle ilgili çok daha çeşitli ve detaylı çıkarımlarda bulunabilirdik. Yine de şikâyet etmeyelim. Çünkü romanların o harikulade göreceli dünyası Karanlık Hikâye’de de devreye giriyor ve Ongun’un kapsayıcı dili sayesinde okurlar karakterlere merhametle yaklaşıp onları çok boyutlu değerlendirebiliyorlar.

Endişelerimizin, korkularımızın büyük çoğunluğu alışkanlıklarımızdan saptığımız anda belirecek bilinmezliklerden kaynaklanır. Ongun’un kahramanları bu anlamda türdeş birer cesarete sahipler. Keşfederken, belirsizliğin çekiciliğine kapılarak ilerlerken başlarına neler gelebileceğini kestiremedikleri anlarda cesaretlerini yitirmiyorlar.

*Karanlık Hikâye, Ongun, Murat, Kırmızı Kedi, 2020, syf. 34,70.

Açıklamalar:

Marquez’le ilgili hatırlatmada tırnak içi sözcükler yazarın ifadeleridir:

Marquez, Gabriel Garcia, Anlatmak İçin Yaşamak, Anı, Çev: Pınar Savaş, Can. Yayn., 8. baskı, Haziran 2012

James, Henry, Daisy Miller, Çev: Gülümser Ağırer Çuhadar, İletişim, 2. baskı, 2010

Hatice Balcı – edebiyathaber.net (10 Haziran 2020)

 

 

Yorum yapın