“En koyu karanlıklarda, en uçsuz bucaksız denizlerde, sadece tek ayak üzerinde durabilecek kadar bir kara parçası üzerinde de olsa yaşamak” demişti Dostoyevski, hafızam beni yanıltmıyorsa Suç ve Ceza’da. En zor zamanlarımda bu satırları anımsarım, silkelenir ayağa kalkarım. Yazarın çizdiği resimde umutsuzluğa yer yoksa bugün yaşadıklarımızda da olmamalı. Her yeni gün, yanında bir yenilikle geliyor ve gelecektir nasıl olsa. O halde nefes alabildiğimiz sürece umut etmeye devam. Gökyüzünün maviliği mutlu etmeye yetecektir.
Umudun diğer adı çocuktur birçoğumuz için. Onlara daha iyi bir gelecek hazırlamak için planlar yapar, çalışırız. Kitaplarda da böyledir bu. Bir süredir odamda biriken resimli kitapları aldım önüme ben de içinden geçtiğimiz bu zor günlerde. Kendi adıma konuşmam gerekirse, depremi, salgın hastalığı derken moral olarak bir miktar çöktüğümü hissederek onların renklerine sığındım.
İlki; “Duvarın Arkasında Ne Var?” Ayşegül Dede’nin yazdığı, Öykü Akarca’nın resimlediği ve Timaş Çocuk’un bizimle buluşturduğu kitap, merak duygusunu destekleyen, bununla birlikte hayallerine sınır koymamasını da satır aralarından duyumsatan bir kitap. Kitabın arka kapak içinde yer alan ithaf kısmı da beni oldukça etkiledi. “Pandemide sokağa çıkma yasağını evde geçiren, sağlık sebebiyle hastanede kalan ve cezaevi duvarları arkasında büyüyen tüm çocuklara…” demiş yazar. Bu da bize çocuklar için daha fazla çalışmamız gerektiğini anımsatıyor.
Diğer kitap; “Cesur Ol Kendin Ol.” Adından da anlaşılacağı üzere çocuklara cesur olmaları gerektiğini anlatan bir kitap. Cesaret ne demek, özgüvenli olmak ne demek… Çocuklar bu kavramlarla tanışacaklar. Ve bu kitap çocuklara “hayal kurmaktan, şarkılar söylemekten, doğrusu neyse dile getirmekten ve kendiniz gibi olmaktan sakın vazgeçmeyin” diyor. “Cesur Ol Kendin Ol” Arden Yayınları’ndan, Lorna Gutıerrez yazmış, Polly Noakes resimlemiş. Alis Bedikyan da dilimize kazandırmış.
Geçiyorum “Şşşt! Sessiz Olun Okuyorum”a. Bu kitapta çocukluğumu değil ama bugünümü gördüm desem abartmış olmam. Çünkü kahramanımız Mine, çevresinde, onu oyuna çağıran, eğlenceye çağıran, maceraya çağıran ne varsa reddediyor. Onun tek isteği kitap okumak. Etrafında ilginç ve değişik karakterler olmasına rağmen o bütün dikkatini kitabına yoğunlaştırıyor. Bu kitap hayal gücünü ve okuma isteğini tetikleyebilecek bir kitap. John Kelly yazmış, Elina Ellis resimlemiş. Şafak Arat çevirisi ve Timaş Çocuk etiketiyle…
Bir diğer kitap “3,2,1 Fırlat!” Bilgi Çocuk tarafından yayımlanan bu kitap, bugünlerde uzun süredir evden çıkamayan, okuluna gidemeyen, arkadaşlarını göremeyen çocuklar için ortam değiştirme fırsatı gibi bir şey bu kitap. Yeterince sıkıldıkları bu dünyayı bir süreliğine geride bırakıp uzayı ve yeni gezegenleri keşfetme fırsatını bulacaklar. Shelly Unwin ve Ben Wood işbirliği ile… Yasemin Yener de dilimize çevirmiş.
“Dodi Dişdostu” da yazdıklarıyla yaşamımın zor bir döneminde tanıştığım Elif Yonat Toğay’a ait. “Bir Şeyler Yapmam Gerek” diyordu yazar. Çocuklara yönelik olarak yazılmış olan bir lokmacık öykülerdi. Alanda ilk ve tekti bizden bir isim olarak. Sonrasında başka kitap ve başka kitaplar. Şimdi de “Dodi Dişdostu.” Öyküler kısacıktı. Bu kitapsa uzuuuun bir şiir sanki. Keyifli sözcüklerden oluşan, tadına doyulamayan bir şiir. “Sincap, kedi, maymun, su aygırı… Dodi, bir ağız dolusu diş bulmakta kararlı!” Kitabı Damla Tutan resimlemiş. Uçanbalık etiketiyle…
“Kırılan Saatin Hiç de Hüzünlü Olmayan Hikâyesi ya da Uzayda Çay Nasıl İçilir?” Bazı kitaplar hiç eskimez ya, işte bu kitap da onlardan. Hele o adı. Nasıl da ilginç ve bir o kadar da keyifli bir adı var değil mi? Olcay Mağden Ünal’ın yazdığı, Merve Doğruer’in resimlediği Çınar etiketli bu kitabı başından sonuna dek gülümseyerek okudum. Ama sonuna dek. Sonunu değil. Sonu hiç beklemediğim şekilde duygusallaştırdı, gözlerimi yaşarttı. Kırılan saat, olağan kardeş didişmeleri, küçük kardeşlerin kronik sorunları diye düşünürken, okuduğum hikâyenin harika bir kardeşlik hikâyesi olduğunu sonunda fark ettim. Adıyla da anlattığıyla da özel bir kitap. Çınar Yayınları’ndan…
Renkli ve resimli kitaplar seçkimize devam edeceğiz…
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (14 Aralık 2020)