Julia Phillips bir süre Rusya’da yaşamış Amerikalı bir yazar. İlk romanı “Kamçatka’da Bir Kayıp Vakası” (Disappearing Earth) uluslararası birçok başarı kazanmış, hakkında yazılan bütün övgüleri hakeden çarpıcılıkta bir kurgu sunuyor okuruna.
Öncelikle yazarın kitabın hemen başında Kamçatka’nın nasıl bir yer olduğunu işaretlediği harita ve romandaki bütün karakterlerin açıklamalı listesi, sonra okuyacaklarınızı ve olan biteni tam anlamak ve kaybolmamak için önemli.
Önce Kamçatka’dan bahsetmeli biraz. Kamçatka yarımadası Rusya’nın en doğusunda, iyice kuzeyde bulunan neredeyse Asya kıtasının en uç noktası diyebileceğimiz bir yerleşim yeri. Üzerinde kırktan fazla sönmüş volkan var ve yerleşkeler tamamen bunlarla çevrili. Dolayısıyla gitmek gelmek biraz zorlayıcı. Uzun kış mevsimi hayli soğuk yaşanıyor. Son derece bakir bir doğası var ama insanın bulunduğu her yerde olduğu gibi kendine özgü bir sertliği de barındırmakta. Dolayısıyla bu sert coğrafya, orada yaşayanların sosyal ilişkilerine ve psikolojilerine de doğrudan yansımakta.
Kitabın ilk bölümüne de adını veren Ağustos ayında, biri yedi diğeri onbir yaşında olan kız kardeşler, karşılaştıkları bir yabancı adam tarafından kandırılırlar ve ortadan kaybolurlar.
Bundan sonrasında tamamen bu kayıp kız çocuklarının aranması ve polisiye bir gerilim okuyacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Julia Phillips her bölüme sonrasındaki ayların ismini vererek kayıp vakasından bir şekilde etkilenen, üzülen ya da bunu sadece karşılaştığı bir gazete haberi olarak gören bazı insanların günlük yaşamlarına, kendi hayat mücadelelerine ve genellikle kadınların yaşadığı sorunlara odaklanıyor. Her bölümün ortak paydası kayıp kızların vakasındaki son gelişmeleri birer cümleyle de olsa ilerletiyor oluşu.
Belli ki yazar Kamçatka’da geçirdiği süre boyunca epey bir gözlem yapmış; bu yüzden bize oradaki iklimi, yaşam tarzını, sakinlerinin sosyal hayatını çok iyi yansıtıyor. Okuduklarımız doğayla yaşanan restleşmeyi, kadınların sırtlandığı zorlukları bize başarıyla hissettiriyor.
Her bölümde benzer ya da farklı sorunları olan ve çoğunlukla da erkekler tarafından kuşatılmış kadınların hikayelerine dalıyoruz. Sevgilisiyle aslında mutlu bir beraberliği olmadığını ondan biraz uzaklaşınca farkeden genç bir kadını, sert mizaçlı sevgilisinden kaçıp kızıyla aile evine dönen başka bir kadını, bir anda sağlık endişesiyle sarsılan okul müdiresini, belli ki o bölgede yaşayan gençler için önemli bir yer tutan sauna merkezli bir parti atmosferinde bir araya gelen genç kızları tanıyoruz. İki küçük kız çocuğunun kaybının ardından yaşanan bazı muammalar da dile getiriliyor yer yer. Neredeyse bir sene sonra, kitabın son bölümünde, kaybolan kızların annesi Marina’yla da tanışıyoruz. Belki de kızlarının akıbetini öğrenmek üzereyken üstelik!
“Kamçatka’da Bir Kayıp Vakası”nın ilk ve son bölümlerini yumruklarınızı sıkarak okuyorsunuz adeta. Heyecanlı ve iç burkucu bir gerilim hakim buralarda. Diğer bölümlerde tanıdığımız kadınları da çok iyi anlıyor ve her coğrafyada kadınlar üzerine kurulmaya çalışılan eril tahakkümün türlü çeşitlerine şahit oluyoruz. Julia Phillips’in akıcı üslubu omurganın dağılmasına engel oluyor. Bu riskli yapıdan hiç taviz vermemiş, kitabın kapağında da kullanılan New Yorker dergisinde çıkmış yorumdaki gibi, son bölümü bitirince ilgisiz gibi duran bütün parçalar anlam kazanıyor ve bu bilgiyle geri dönüp diğer bölümleri tekrar okumak istiyorsunuz…
Her bölüm kendi başına ilgi çekici kadın öyküleri anlatırken, bitirince de etkileyici bir bütüne ulaşıyorsunuz. Bakalım Phillips’in yazarlık macerası nasıl devam edecek….
edebiyathaber.net (6 Haziran 2023)