F.W.J. von Schelling’in “Clara” adlı novellası, Mehmet barış Albayrak çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
“Doğa neden zehirler kendi çocuklarını?
Ve neden doğan şeyler ölmek, neden
sevdiklerimiz bizi terk etmek zorunda?”
Filozof Schelling, Alman Romantizminin sıra dışı figürlerinden biri olan karısı Caroline’nin genç yaştaki ölümünden sonra kaleme aldığı bu felsefi novellada işte bu soruya yanıt arıyor.
Clara her şeyden önce bir yas kitabı. Filozofun kayıpla, ölümle, insanın sonluluğuyla hesaplaştığı bir metin. Derin felsefi düşüncenin kişisel bir trajediyle iç içe geçtiği Clara’nın felsefe tarihinde kendine özgü bir yeri var: Platon’un Diotima’sından sonra belki de ilk defa bir kadın, Clara başrolde: Clara belli ki, kendisi de son derece entelektüel biri olan Caroline’nin bir temsili.
Metnin üç ana karakteri Clara, doktor ve rahip, sırasıyla ruhu (kişiliği), bedeni ve tini temsil ediyor. Üçlü, Eski Yunan filozofları gibi kırlarda yürüyüp ölüm ile yaşam, doğa ile tin arasındaki ilişkiyi tartışırken, Schelling de İnsan Özgürlüğünün Özü Üzerine denemesi ve başyapıtı Weltalter’de (Dünya Çağları) geliştirdiği karmaşık fikirlerini daha geniş bir okur kitlesine, sade bir felsefi diyalog biçiminde sunma olanağı buluyor.
Schelling’in az bilinen bu “gizli” başyapıtı, doğa, yaşam ve ölüm gibi konulara ilgi duyan okurları kişisel bir yolculuğa davet ediyor…
Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling
Alman İdealizminin Fichte ve Hegel’le birlikte en önemli filozoflarından biridir. Württemberg, Leonberg’de aydın bir Lutherci papazın oğlu olarak dünyaya geldi. Çok küçük yaşlarda zekâsıyla ayırt ediliyordu ve 15 yaşında Tübingen Teoloji Vakfı’na kabul edildi. Her ikisi de kendisinden beş yaş büyük olan Hölderlin ve Hegel’le orada tanıştı ve yakın arkadaş oldular.
Erken döneminde Fichte’nin düşüncelerinin izleri olsa da kısa sürede kendine özgü bir düşünce yolu izlemiştir. Özellikle doğa felsefesi üzerine çalışmalarla özgünlüğünü kanıtlamıştır. 1797 yılında Bir Doğa Felsefesi İçin Düşünceler, 1798 yılında Dünya-Ruhu Üzerine, 1799 yılındaysa Bir Doğa Felsefesi Sistemi Üzerine İlk Taslak ve Bir Doğa Felsefesi Sisteminin Taslağına Giriş ya da Spekülatif Fizik Kavramı başlıklı çalışmalarını yayımladı. 1800 yılında yayımladığı Transendental İdealizm Sistemi en önemli eserlerinden biridir ve Fichte’nin Bilim Öğretisi’nin izlerini taşır. Bu eseri 1801 yılındaki Felsefi Sistemimin Sunuluşu izler.
1798 yılında akademik ve yazınsal yaşamın büyük çekim merkezi olan Jena Üniversitesi’nde bir kürsüye atandı ve burada 1802-1803 yılları arasında eski yakın arkadaşı Hegel’le birlikte Eleştirel Felsefe Dergisi’ni yayımladı. Schlegel kardeşler ve Novalis gibi devrin büyük romantik düşünürleriyle yakın ilişkiler kurdu. 1802 yılında Bruno ya da Şeylerin Tanrısal ve Doğal İlkesi Üzerine ve Akademik Çalışmanın Yöntemi Üzerine Dersler başlıklı iki çalışma yayımladı. Jena’daki son döneminde sanat felsefesi üzerine yoğunlaştı; bunu Würzburg’da din felsefesi izledi, 1804 yılında Felsefe ve Din’i yayımladı. İnsan Özgürlüğünün Özü Üzerine başlıklı çalışması Münih’te, 1809 yılında yayımlanırken, bu eserde insan özgürlüğü ile Mutlak arasındaki ilişki konusunu ele aldı. Erlangen ve tekrar Münih’te dersler veren Schelling, Tinin Fenomenolojisi’nde (1807) kendisini eleştiren Hegel’in 1831’deki ölümüyle birlikte, onun etkisini dağıtmak için Berlin’de felsefe profesörlüğüne atandı ama beklenen etkiyi yaratamadı. Derslerini dinleyenler arasında Friedrich Engels, Bakunin, Kierkegaard ve Jakob Burckhardt da vardı. 1854’te İsviçre’de, Riga’da öldü. Ölümünden sonra Vahiy Felsefesi ve Mitoloji Felsefesi başlıklı eserleri yayımlanmıştır.
edebiyathaber.net (9 Ekim 2019)