Üstün Dökmen, mizahı da eksik etmediği bu yeni romanında doğası yerle bir edilen Kaz Dağları’nda, aşkı da güveni de kadına şiddeti de eril hâkimiyetin acımasızlığını da öyküsüne ustaca işliyor.
Son günlerde ağaçları sökülerek üzerinde yapılması planlanan altın madenciliğinin ‘hazırlıkları’ sürdürülen, Türkiye’nin doğa ve sağlık harikalarından Kaz Dağları ile ilgili olarak kamuoyu giderek artan tepkilerini çeşitli açıklama ve eylemlerle ortaya koyarken, zamanlaması ‘maalesef’ tam da bu günlerde tam olarak yerini bulan bir roman okurlarıyla buluşmaya başladı.
Bu, Türkiye’nin tanınmış ve sevilen psikolog, yazar ve televizyon programcısı Üstün Dökmen’in son kitabı “Ay Kapanı”.
Akademisyenlikten yazarlığa, el attığı hemen her işte kendi ‘tarzını konuşturmayı’ ve övgü toplamayı başaran Dökmen, “Ay Kapanı”nda oklarını sadece bir yaraya, yani Kaz Dağları’ndaki ağaç katliamlarına değil, bugün tüm dünyada türlü biçimlerde kadınların katledildiği ‘eril düzene’ de yöneltiyor.
Daha önce “Ladesçi”, “Miyase’nin Kuzuları”, “Deniz Kabukları” ve “Yorgun Heykel” başta olmak üzere birçok yetişkin romanının yanı sıra bir o kadar da çocuk kitabıyla okur karşısına çıkan Dökmen’in, “Kaz Dağları ormanlarına ve ona benzer şekilde şiddete uğrayan, yok edilen dünyadaki bütün kadınlara” ithaf ettiği bu yeni romanının konusuna gelince…
Uzun yıllar boyunca mutsuz bir evlilik ve mutluluk vermekten uzak bir işi bir arada sırtlanan ve sürdüren ancak bir noktada hayatının iplerini eline alarak evliliğini ve işini noktalayan Ayse Hanım, Kaz Dağları’nın insanlardan olabildiğinde uzak ve doğayla olabildiğinde yakın bir noktada yer alan Ay Pansiyon’un sahibidir.
Pansiyonunda çalışan personeli de tıpkı kendisi gibi ‘belli’ zorluklardan geçmiş, yine de dimdik durarak direnmeyi seçmiş kadınlardan oluşmaktadır.
Aysel Hanım’ın yalnız ama huzurlu hayatı bir gün pansiyonuna gelen bir müşteriyle karşılaşmalarının ardından değişir. Bu müşteri, Aysel Hanım’a ‘aşk’ın anlamını hatırlatacak olan Hakkı Bey’den başkası değildir.
Ancak Hakkı Bey, Aysel Hanım’ın öfkeyle izlediği, bölgede kurulması planlanan maden ocağı için ağaç kesimi yapan ekibin lideridir. İşin ironik yanı ise aslında bir doğa tutkunu olan Hakkı Bey’in bu görevini her gün büyük bir vicdan azabı yerine getiriyor olmasıdır.
Beklenmedik bir anda karşılaşan ve birbirine âşık olan kahramanlarımız bir yandan aşkı keşfederken diğer yandan da birbirlerini nasıl değiştirdiklerine ve korkularının üstünü örtüp birbirlerine nasıl da cesaret verdiklerine kendilerinin bile inanamadıkları olaylar yaşayacaklardır.
Tüm bunlar olurken eski eşi Aysel Hanım’ın Hakkı Bey’le ilişkisini öğrenince kendisini öldürmekle tehdit etmeye başlayınca, bu mutlu manzara bir anda değişecektir.
Sadece yaptığı konuşmalarda ve söyleşilerinde bile hayatın içinden verdiği minicik örneklerle kişilerin bakış açılarını genişletmeyi başaran Üstün Dökmen, “Ay Kapanı”nda toplumsal birçok yargıyı da masaya yatırıyor, kalıplaşmış söylemler ve eylemleri kendi ‘tatlı’ üslubuyla eleştiriyor.
Kaz Dağları başta olmak üzere doğaya, doğanın insanlık ve Dünya için yerine; toplumsal kadınlık ve erkeklik rollerine, geleneklere ve daha birçok ‘yaşam yöneten’ noktaya değinen yazar, romanındaki en çarpıcı cümlelerinden biri ile belki de “Ay Kapanı”nın en kısa özetini sunuyor: “Erkekler savaşlarda birbirlerini ya da barışta ağaçları kestiklerinde kadınlar ağlar genelde.”
Üstün Dökmen’in “Ay Kapanı” isimli yeni kitabı Doğan Kitap etiketiyle raflarda.
edebiyathaber.net (2 Ağustos 2019)