Kenzaburo Oe’nun 1994’te Nobel ödülünü aldığı, dilimize Hüseyin Can Erkin’in 2010’da çevirdiği Kişisel Bir Sorun adlı eserinin, yayınları arasında ayrı bir yeri var. Sebebi de kitabın yazarın yaşam öyküsünden esinlenmeler taşıması. Kitaptaki ana kahramanımız Bird’in, engelli bir çocuk sahibi olacağını öğrendiği anla, engelli çocuğunun doğumuna ve doğum sonrasına ilişkin düşüncelerine, yaşamsal ve düşünsel gel-gitlerine dayandırdığı hikâyesiyle Kenzaburo Oe, kendi engelli çocuğunun doğumu öncesindeki düşünsel çalkantılarını paylaşır gibidir.
Kitaptaki düşünsel ve zamansal akışlar şu şekilde ilerler: Bird’in kendi gerçek hayatından kaçmak üzere sığındığı Afrika haritası, Afrika ile ilgili okuduğu kitaplar, “Afrika’da Gökyüzü” başlıklı bir hatırat yazıp yayınlatma hayali, evliliğinin içindeki sıkışmışlığına engelli bebeğinin eklenmesiyle içinden çıkılamayacağını düşündüğü başka bir sıkışmışlık düzlemi, bebek ve Afrika seyahati arasındaki çatışma, iş hayatındaki aksamalar, alkol ve seksle ilişkisi, kitapta görünür halde olmayan evliliği ve bu süreçte sevgilisi oluveren eski arkadaşı Himiko ile ilişkisi, engelli bebekten kurtulma sanrıları ve bu uğurda kurduğu senaryolar, son olarak kendisiyle, Himiko’yla, bebekle ve aslında toplumun ona dayattığı kimliklerle yüzleşme ve bu yüzleşmeye paralel olarak bebekle ilgili verdiği karar.
Hayatından çok da tatmin olmayan bir kentlinin, işinden, evliliğinden ve kendinden kaçış süreçlerinin başlangıcı olarak Afrika seyahatini görüşü ile kendisini daha da yalnızlaştıracağını ve toplumdan soyutlanmasına neden olacağını düşündüğü bir bebek arasında gidip gelen bir hikâye.
Bebek ve Afrika seyahati, Bird’in hayatında iki tezat unsuru simgeliyor, gerçeklik ve hayal. Ve okur biraz da hayalle gerçeğin çatışmasını izliyor Bird’in düşünsel yolculuğunu takip ederken:
“Ben ve karım, bu bitkisel varlık, bebek kılığına girmiş canavarın yapışmış kaldığı bir ömrü mü tamamlamak zorundayız? Ben ne olursa olsun, o bebek kılığındaki canavardan kaçıp kurtulmak zorundayım. Bunu yapmazsam, Afrika seyahatime ne olur?”
Bird’in hikâyesinde ara ara okura yansıtılan cinsel ihtiyaçlar, Bird’in Himiko ile ilişkisi ve çok hastalıklı cinsel ilişkilere ihtiyaç duyduğuna dair yazarın ve Bird’in betimlemeleri, Bird’in dünyasından bakıldığında cinselliğin de salt cinsellik olmadığını gösteriyor. Cinselliği ve de “normal” denilmeyen bir cinselliği aslında kendi algısında yok etmeye çalıştığı ve kendinden olduğunu reddetmeye çalıştığı düşünceleri ehlileştirmenin, o düşüncelerle baş etmenin bir yolu olarak görürken, sanki içindeki kötülükleri, çok sert bir cinsel deneyimle içinden ayıklamaya çalışır gibidir:
“Bird küçüklük ve acizlik hissi içerisinde, olabilecek en toplum dışı cinsel ilişkiyi arzuluyordu. O an her tarafını didik didik eden utanç duygusunu iz kalmayacak ölçüde içinden söküp atabilecek bir cinsel ilişki.”
Bird’in bebekle mücadelesi devam ederken, bebeğin azılı rakibi Afrika seyahatine yönelik düşüncelerinde değişmeler olur birden. Bird’in Afrika seyahati tutkusu Himiko’ya geçer, artık Afrika haritasını Himiko odaya asar, Afrika kitaplarını Himiko okur. Bird sadece bebeğin ölümünün nasıl gerçekleşeceğine odaklanmıştır artık.
Himiko’nun eski kürtaj doktorunun bebeği öldüreceğine ikna olmuşlar ve o doktoru bulmak üzere yola çıkmışlardır. Ancak Bird bir şeyleri sorguladığı anlara girmek üzeredir:
“Afrika bir gerçeklik olarak gözlerinin önündeydi, ama Bird’ün hayalinde ancak çorak, tutku uyandırmayan bir Afrika canlanıyordu. İçindeki Afrika’nın ışıltılarını yitirmesi, ilk gençlik yıllarından beri ilk kez oluyordu. Boz Sahra Çölü’nde yalnız başına duran özgür bir adam… Doğu 140 derece boylamındaki yusufçuk şekilli adadan bebeğini öldürerek kaçmış, Afrika’nın her yerinde düğmeli yaban domuzu aramış, ama tek bir tarla faresi bulamamış, Sahra Çölü’ne boş boş bakan bir adam. “
Bird birden bire bebeği yok etme kararını bebeği yaşatma kararına dönüştürdü. Bebekten kaçmak yerine, bebeği kabullenip büyütme kararına. Ve bunu kendisini aldatmanın tuzağından kurtulması olarak görüyordu.
Bebek ameliyat olmuştu, beynindekinin beyin fıtığı değil de sıradan bir yumru olduğu keşfedilmişti, ameliyat başarılı geçmişti ve bebek gittikçe Bird’e benziyordu.
Himiko Afrika seyahatini Bird yerine başka biriyle gerçekleştiriyordu ve Bird, Sanzibar’a gitmek üzere demir alan gemide kendisini düşününce, kendisine dair imajı bebeği öldüren bir Bird idi ve bu ona göre bir cehennem manzarasıydı. Afrika’ya gitmek hayali, bir bebek katili olmadan güzeldi ve Bird bunu yine yapacaktı, ancak hayali tutkulu kılmanın onu kirletmeden yaşatmak olduğunu öğrenmişti bu sürede.
Bird kendini gerçek yaşamın sorumluluk dolu kollarına atarken, aslında en güzel hayallerin de bu sorumluluklardan kaçmadan gerçekleştirilen hayaller olduğunu keşfettiği yeni bir yolculuğa başlıyordu…
Kişisel Bir Sorun, Oe’nin kendi gerçek yaşamında engelli çocuğuna ilişkin o büyük kararı vermeden önceki ruh hallerini yansıttığı bir eser olarak değerlendirilebilir. Yaşatmaya karar verdiği oğlu, Hikari Oe, çocukluğundan beri konuşamıyor ancak bu başarılı bir müzisyen olmasına engel olmamış. Hikari Oe, Japonya’nın önde gelen bestecilerinden.
Engelliliğin bir engel olarak görüldüğü pek çok topluma, aileye, bireye karşılık Oe’nin içsel yolculuğunu anlattığı Kişisel Bir Sorun, aslında bütün bu acıların ne kadar “normal ve anlaşılabilir” olduğunu göstermesi açısından okunmaya ve üzerinde kafa yormaya değer.
Işıl Bayraktar – edebiyathaber.net (18 Mayıs 2015)