1. Yazarken halinize gülün, hayret edin ve eğlenin. Eğlence bulaşıcıdır. Siz keyif alın ki okur da alsın. Yazar dediğin acı çeker, yazmak ne “sancılı” bir süreç klişelerine kulak asmayın. Üzerinde çalıştığınız bir metni tam da istediğiniz kıvama getirmenin verdiği keyif çok az şeyle kıyaslanabilir.
2. Klişe demişken… Metni hantallaştırmaktan başka işe yaramayan kalıplardan kaçının. Dilsel ve zihinsel klişelerin hem sizin hem de okurların beyinlerini pelteleştirmesine izin vermeyin. İlla ki klişe kullanacaksanız onları eğip bükerek tanınmayacak hale getirin.
3. “Gibi”, “sanki”, “… olmak” ve metni hantallaştırdığını düşündüğünüz daha başka ne kadar kelime varsa metnin içinde kullanılma sıklıklarına bakın. Gereksizleri çıkarın.
4. Metin içinize sinmiyorsa baştan başlayın. Farklı anlatıcılar yahut anlatım teknikleri kullanarak anlatmak istediğiniz hikâyeye en uygun olanını bulun. Her satır başında tıkanıp kalmıyorsanız doğru yoldasınız demektir.
5. Yazdığınız metni önce kendiniz beğenin. Sadece bitirmiş olmak için yazmaya devam etmeyin. Unutmayın ki metinle ilgili bir sorun olduğunu düşünüyorsanız genellikle haklısınızdır.
6. Size ilham veren kitapları erişebileceğiniz yerlerde bulundurun. Bunaldıkça yahut takıldıkça bu kitapların sayfalarını karıştırarak rastgele pasajlar okuyun.
7. Metnin herhangi bir bölümünde tıkanıp kalsanız da ısrarla her gün üzerinde çalışmaktan vazgeçmeyin. Hiçbir şey yazamasanız bile başına geçip gerekirse defalarca kez yeniden okuyun.
8. İlk cümleye çok önem verin. Özellikle kısa metinlerin akışını ilk cümlenin belirlediğini unutmayın.
9. Yazarken kendinizi belirli kalıplara sokmaya çalışmayın. İçinizden o an nasıl geliyorsa öyle yazın.
10. Metni aforizma yığınına dönüştürmekten kaçının. Her cümleyi hikâyeyi ilerletecek şekilde ve biçimde yazmaya gayret edin. Bir süre sonra neyin işe yarayıp yaramadığını hissettiğinizi fark edeceksiniz. Bu hissi geliştirmek için çok ama çok okuyun.
edebiyathaber.net (9 Ekim 2014)