Farklılıklarımızla ilgili sınavları dünyaya geldiğimiz andan itibaren vermeye başlarız. Bizi biz yapan özellikler bazen kâbusumuz bazen de hediyemiz olur. Ama bunu keşfetmek, daha da önemlisi içselleştirmek, çoğu zaman yaşadığımız ortama ve kendi gücümüze bağlıdır. Bu gücü ilk edindiğimiz yer ise elbette ki çocukluk dönemimiz.
Çocuk-gençlik edebiyatında önemli yer kaplayan fantastik kitaplardan yeni ve çarpıcı bir örnek karşınızda: Hana Tooke’nin kaleme aldığı Sahipsizler. Genç Timaş etiketiyle çıkan roman, dostluğun, kendin olabilmenin, yaralarını güce dönüştürebilmenin önemini, okuyucusunu çıkardığı gotik, komik ve eğlenceli bir yolculukla anlatıyor. Çevirisini Barış Purut’un yaptığı kitabın tarzına ve atmosferine uygun düşünülmüş sevimli çizimleri ise illüstratör Ayesha L. Rubio’ya ait.
Lotta, Egg, Fenna, Sem ve Milou isimli beş çocuğun absürt hikâyeleri onlar daha bebekken başlıyor.
1886 sonbaharında biri teneke alet kutusunda, biri kömür kovasında, biri piknik sepetinde, biri buğday çuvalında ve sonuncusu tabut şeklindeki bir sepette yıllardır Bebek Terk Etme Kurallarının çiğnenmediği Küçük Lale Yetimhanesi’ne bırakılan bu bebekler, onları farklı kılan özellikleri nedeniyle yetimhanenin despot ve sevgisiz müdiresi Elinora Gassbeek tarafından “Sahipsizler” olarak etiketleniyor.
Bu ayrıştırma ve dışlama bu beş çocuğu birbirine ve hayata bağlayan en büyük güç noktası olurken, Elinora Gassbeak’in gözü sefalet içinde yaşayan çocuklara odaklanıyor: Kibar ve iğne-iplik konusunda inanılmaz yetenekli Sem, mutfak sanatlarında yetenekli ama sesini asla bulamayan güzel kızıl Fenna, her iki elinde de altı parmak bulunan parlak bir bilim insanı Lotta, harita çizen ve nereden geldiğini öğrenmek isteyen, Asya kökenli, inanılmaz derecede yetenekli sanatçı Egg ve son olarak, abanoz saçlı, gece yarısı gözlü, harika hikâyeler anlatan, ailesinin bir gün onun için döneceğine emin Milou.
Uğursuz bir gemi kaptanına sözleşmeli köle olarak satılma tehdidiyle karşı karşıya kalan bu çocuklar, cesur bir kaçış yapıyor ve elebaşı Milou’nun ebeveynlerine götüreceğine inandığı ipuçlarının izini sürmek için bilinmeyene doğru yola çıkıyorlar. Bu yolculuk, Amsterdam’ın büyüleyici atmosferinde, kendi güçlerini fark ettikleri, sevgiyle birbirlerine tutundukları, korsan gemileri, saatçiler, zalim kötü adamlar ve kuklalarla dolu, heyecanlı bir kaçış hikâyesine dönüşüyor.
Engelleri sevgiyle aşan bu beş yetimin yaratıcılık ve gizem dolu hikâyesiyle okuruyla buluşan Hana Tooke, kitabından “çocuğum” diye bahsediyor.
Sahipsizler, aynı zamanda 19. yüzyılda evlat edinmeye dair bakış açısını cesurca anlatan bir kitap. Kitabın, yetimhaneye nasıl bırakıldığına dair yaratıcı ve aynı zamanda bir o kadar hüzünlü teoriler üreten bir çocuğun yanında, öz ailesini bulmaya farklı açıdan bakan çocuklar da olabileceğini göstermesi, ilginç noktalarından biri.
Sahipsizler, doldukça ilginç karakterleri, beklenmedik olay örgüsü, hiç düşmeyen heyecanı ile sadece çocuklar ve gençler için değil, yetişkinler için de keyifle okunabilecek bir kitap.
edebiyathaber.net (7 Şubat 2022)