Kırılan Zamanın Altınla Yazıldığı Yer: Cortázar’ın Edebiyat Dersleri ile Kintsugi Arasında Avangard Bir Köprü | Sinem Uğurlar

Nisan 14, 2025

Kırılan Zamanın Altınla Yazıldığı Yer: Cortázar’ın Edebiyat Dersleri ile Kintsugi Arasında Avangard Bir Köprü | Sinem Uğurlar

“Bozulmuş olanı onarmak değil, kırık olanla yaşamayı öğrenmektir mesele.” — Kintsugi’nin altın felsefesi
“Gerçek, bizim tarafımızdan düş kurulduğu sürece vardır.” — Julio Cortázar

Julio Cortázar’ın edebiyat anlayışıyla Japonya’nın Kintsugi felsefesini yan yana getirmek, bir doğa yasasına karşı gelmek gibidir belki de. Ya da, tam tersine, evrenin çatlaklarından sızan altın ışığı yakalamak. Bu yazı, tam da bu çatlağa bakıyor: Zamanın kırıldığı, anlatının büküldüğü, karakterlerin hem var hem yok olduğu, hikâyelerin başı ile sonunun yer değiştirdiği o boşlukta, Cortázar’ın edebi ontolojisiyle Kintsugi’nin estetik ontolojisi arasında bir köprü kurma cesaretidir bu.


I. KIRIK ZAMANIN DERSLERİ: CORTÁZAR VE YAZININ ANATOMİSİ

Julio Cortázar, Rayuela’da yalnızca bir roman yazmaz, bir evren inşa eder. Tıpkı bir müzisyen gibi notaları değil, suskunlukları da yazar. Edebiyat derslerinde, “öykü anlatmakla yaşamı simüle etmek arasında bir yer” tarif eder. Cortázar’ın öyküsü bir olay değildir; bir sıçrama, bir kopuştur. Tıpkı bir seramiğin yere çarpması gibi. Ve sonra: hikâye başlar. Çünkü parçalanma, onun için yazının başlangıcıdır.

Onun anlattığı şeyler, mantığın diliyle değil; düşlerin, sezgilerin, devingen zamanın diliyle kurulur. Bu nedenle Cortázar, edebiyatı tam anlamıyla bir “Kintsugi anlatı sanatı”na dönüştürür: Parçalanmış bütünlerin yeniden bir araya getirilmesidir bu, ama altınla — sıradan bir tutkalla değil. Bu altın ise, bilinç akışıdır, absürttür, Borgesvari labirentlerdir, Möbius şeritleri ve sonu olmayan yap-bozlar…


II. KINTSUGI: YARA İZİ DEĞİL, SANAT ESERİ

Kintsugi, kırılmış seramiklerin çatlaklarını altınla onaran bir Japon sanatı. Bu estetik felsefeye göre, nesnenin kırılmış olması bir kusur değil, tarihidir. Onun kıymeti, bu çatlakların görünür kılınmasıyla artar. Gizlemek değil, vurgulamak. Onarmak değil, yüceleştirmek. Kaybı, kırığı ve kusuru bir güzellik alanına dönüştürmek.

Peki, Cortázar’ın karakterleri nedir, eğer çatlamış bilinçler değilse? La noche boca arriba’da zamanın ikiye yarıldığı o an, bir Kintsugi çanağındaki altın çizgi değil midir? Ya da Casa Tomada’da karakterlerin istila edilen evlerinden çıkarken geride bıraktığı boşluk — o boşluk da altınla dolmuyor mu metaforik anlamda?


III. ZAMAN, ALTIN VE ÇATLAMAYA DAİR BİR FÜTÜRİST FANTEZİ

Kintsugi’de altınla onarmak, zamanı tersine çevirmektir. Cortázar da zamanı yazınsal olarak bükmekte ustadır. O hâlde sormak gerek: Bir gün yazın, sadece kırılmış zaman parçalarını birleştiren bir algoritma olabilir mi?

Hayal edin: 2074 yılında, Cortázar’ın bilinç sıçramalarını kodlayan bir yapay zekâ, edebiyatı artık “tamamlanmamış olanı tamamlamama sanatı” olarak işler. Her cümle, bir öncekinin çatlağında doğar. Her anlatı, bir eksiklik hissinden beslenir. Ve her okuyucu, metnin içine düştüğü boşluktan yeniden yazmaya başlar.

Cortázar’ın “okurun işbirliği” teorisi, bu fütüristik senaryoda bir Kintsugi protokolüne dönüşür: Yazar, kırar; okuyucu, altınla onarır. Ve bu döngü, edebiyatı asla bitmeyen bir yapıt hâline getirir. Bitmişlik değil, yeniden kırılabilirlik değer kazanır.


IV. ABSÜRTÜN ONURU: ANLAMSIZLIKTAN ANLAM YARATMAK

Cortázar’ın en güçlü silahı absürttür. Mantıksızlığın mantığını yazmak. Kintsugi de absürdün görsel estetiğidir aslında: bir çanağın artık “bozuk” olmaması için değil, “daha bozulmuş” olarak güzelleşmesi için onarılması. Her iki yaklaşım da kaosu kutsar. Düzgünlük, doğrusal zaman, sağlam yapı… Bunlar artık güvenilmezdir. Güven, parçalanmış olanla kurulur.

Bu bağlamda, Cortázar’ın edebi evreni, Kintsugi’nin felsefi evreniyle iç içe geçer. Her ikisi de kırık olanın ontolojik statüsünü yeniden tanımlar. Ve şöyle der: Kusurlu olan, tanrısal olabilir.


V. SONUÇ YERİNE: KIRILMIŞ BİR DÜNYAYI ANLATMAK

Cortázar bize, kırılmış bir zamanın ve bilinçdışının haritasını sunar. Kintsugi ise, bu haritayı altınla çerçeveler. Bu yazı, o haritayla o çerçevenin birleşiminden doğdu.
Avangard olan, bu kırılganlığın farkında olmaktır.
Absürt olan, çatlağa bakarken gülümseyebilmektir.
Felsefi olan ise, hikâyeyi yarım bırakıp okuyucunun oraya altın dökmesini beklemektir.

Ve bu yüzden Cortázar’ın yazını bir Kintsugi masasıdır.
Her kelime, düşmüş bir parça.
Her anlatı, altınla işlenmiş bir çatlak.
Ve biz, okuyucular, bu sonsuz çay seramiğini onarmaya çalışırken… aslında kendimizi yazıyoruz.

edebiyathaber.net (14 Nisan 2025)

Yorum yapın