“İstanbul öyküleriyle daha da güzel…”
Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba Sevgili Okur! Elimde seveceğini düşündüğüm bir kitap var. Daha doğrusu bir antoloji/seçki. İstanbul’a dair, erguvan kokan öykülerin yer aldığı bir antoloji bu: Öykülerde İstanbul. Edebiyat tarihçileri, araştırmacılar ve öyküseverler için nitelikli bir başvuru kaynağı. Yazdıklarıyla İstanbul’a renk vermiş, öykücülüğümüze ruh katmış pek çok isim göze çarpıyor. Halit Ziya Uşaklıgil’den Sait Faik Abasıyanık’a, Aslı Erdoğan’dan Murat Yalçın’a yüz isim yüz öykü.
Antoloji, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları tarafından okurla buluşturuldu. Ahmet Bozkurt’un yayın yönetmenliğini yaptığı eserin önsözünde şöyle denmiş: “İstanbul yüzyıllara yaslanan zengin geçmişiyle zamanın her farklı döneminde kendi hikâyesini yeniden kuran bir şehir. Kimi zaman bir şiir, kimi zaman nostaljik bir sıcaklık, kimi zaman da hayatın en gerçekçi, en yalın hâli olarak öykülerde karşımıza çıkıyor, misafirimiz oluyor. Kimi zaman yeryüzünde mümkün olan kentlerin en vefakârı, en kıymetlisidir, kimi zaman da modern dünyanın nasiplendiği kıstırılmışlık psikozuyla bireyi kuşatma altında tutan bir kent kimliğine bürünür. Ama her şeye rağmen vazgeçilmez bir tutkudur İstanbul. Bu tutku kanatlanır bir kuş olur, bir çiğ tanesi misali mavi bir öyküde nefes alır.” Antolojide ayrıca, Bozkurt tarafından yazılmış “İçinden Öykü Geçen Kent/ Öykücülüğümüzün 100 Yılı İçin Bir Çerçeve” başlıklı ve oylumlu bir giriş yazısı da yer alıyor.
Bu çalışma bir ilk değil belki, ama içerdiği öykülerin hacmi ve yöntemiyle bir ilk olma iddiası taşıyor. Öykücülüğümüzün bütün dönemlerini kapsayan, kronolojik bir seçki. Bugüne kadar yapılmış en kapsamlı İstanbul öyküleri antolojisi olduğu da vurgulanmış. Geleneksel hikâye anlatıcılığından modern öyküye geçen sürecin fotoğrafı da çekilebiliyor bu sayede. Öykülerden önce yazarların yaşam öykülerine yer verilmesi de hoş bir ayrıntı. Fakat her seçki biraz eksik değil midir? Günümüzde yaşayan onlarca öykücüden az sayıda öykücünün antolojide yer bulması ve “öykücü” kimliğinden ziyade “şair” kimliğiyle bildiğimiz bazı isimlerin öykülerine yer verilmesi dikkatimi çeken unsurlar oldu.
Herkesin İstanbul Öyküsü Başkadır
Sevgili Okur, baştan sona okumadan önerdiğim ilk eser bu! (İki cilt olduğunu da düşünürsek…) Bir çırpıda değil, dura dinlene okumak istiyorum. ‘Her güne bir masal gibi’. Tadını çıkara çıkara. İstanbul’u soluya soluya. Sezer Ateş Ayvaz’ın “Su ile Her Şeye Hayat”ın öyküsü çıkıyor önce karşıma: “Ayaklarını sürüyerek yürüyor. Yorgun, ağır bedeni… biraz sonra Sıraselviler Caddesi’ne geçecek ve omzunda giderek ağırlaşan çantası, durup soluklanacak. Ayaza kesmiş hava, gri gökyüzü ve zihninde sabahtan beri dönüp duran aynı mısralar; Haşim’den: ‘Cananın o günkü hali eyvah. Eyvah benim o günkü halim.’
Ve annesi düşecek aklına. Madam Anie ile her yıl bir öğle sonrası Opera Pastanesi’nde buluşurlar. Türk kahvesi içer ve hep pencere kenarında bir masada oturmak için ısrar ederler. Camdan dışarıya bakmak kolaylaştırır yan yanalığı. Taksim Meydanı, kalabalığın akışı, korkularını bastırır. Dışarıdaki hareketler ikisinin de gözlerini yorana dek, suskun, gelip geçenleri seyrederler.”
Gözlerimi kapatıp kendime bir öykü daha açıyorum: Feyyaz Kayacan’dan “İstanbul Zeybeği”. Öykünün bir kısmını şuraya bırakıyorum.
“Korkma Suavi, korkma. O düşündüğün İstanbul salt sana vergi bir İstanbul. Kimse çalamaz onu senden. Ve kimse seslendiremez onu senin seslendireceğin çapta. Ve temelini atıp ayyuka doğru kulaçlayacağın ve kuracağın İstanbul’un soluğunda, senle birlikte yürüyeceğiz ve sen önde gideceksin ve sen ilerledikçe yazılacak İstanbul’un sende yatan biçimi ve yolları.”
“Sahi mi,” dedi Suavi, “sahi mi söylüyorsun?”
“Evet, sahi söylüyorum.”
“Kaç biçimden ve kaç yoldan başlayacağız İstanbul’a?” Ve nerde bitecek İstanbul?”
“Bitmeyecek, Suavi, sen yürüdükçe bitmeyecek ve sen yürüdükçe yenilenecek sende hızlanacak, minareleri senin damarlarında ezanlanacak. Tanrı’nın çağırışında yeryüzüne inecek tüm kentlerin tohumu.”
Seçkiden Bazı İsimler…
Öykülerde İstanbul, aslında bir İstanbul şahitliği… Kalemini sevdiğimiz yazarların öyküleriyle beraber ara sokaklarına daldığımız bir kentin öykü belleği. Yüz yazardan yüz öyküye sayfalarında yer veren bu çalışma, masalsı bir rüyanın izi sürüyor. Okurunu çok renkli/ boyutlu/ katmanlı bir öykü dünyasına davet ediyor. O isimlerden bazıları…
Hüseyin Rahmi Gürpınar-İstanbul’da Bir Frenk
Memduh Şevket Esendal-Eyüpsultan Yolcusu
Selahattin Enis-Lombo Usta
Cahit Sıtkı Tarancı-Mavromatis Efendi
Haldun Taner- Sebati Bey’in İstanbul Seferi
Zeyyat Selimoğlu-Denizlerin İstanbul
Bilge Karasu-Ada
Leyla Erbil-Vapur
Sevim Burak-Sedef Kakmalı Ev
Demir Özlü-Bir Beyoğlu Düşü
Füruzan-İskele Parklarında
Cahit Zarifoğlu-Savunma
Rasim Özdenören-Köprünün Döşünde
Tomris Uyar-Filizkıran Fırtınası
Ahmet Cemal-Olmayan Bir İstanbul Gecesinde Seninle Gezinmek
Sevinç Çokum-Haliç Akşamları
Tezer Özlü-Cafe Boulevard
Mustafa Kutlu-Yokuşa Akan Sular
Feyza Hepçilingirler-Haydarpaşa 19.35
Hulki Aktunç-Beyoğlu’nun Kirli Tarihi
Necati Güngör-Üsküdara Gidelim
Feride Çiçekoğlu-Son İstanbul
Nedim Gürsel-Sevgilim İstanbul
Orhan Pamuk-Pencereden Bakmak
Buket Uzuner-İstanbul’u Sevmezse Gönül Aşkı Ne Anlar
Cihan Aktaş-Esnaftanım Ben
Ethem Baran-Kendine Dönen Yüz
Ayfer Tunç-Todi Musikisi
Murat Gülsoy-Kuşku
Behçet Çelik-Boğaz’da Bir Öğle Vakti
Sema Kaygusuz-Sandık Lekesi
Türker Ayyıldız-Vapurlara Küsmek
Sevgili Okur! Her öykü kitabından bir öykü seçerim. O benim öyküm olur. Gözlerini kapa ve kendine bir öykü seç! İşte orada duruyor, “Öykülerde İstanbul”…
Not: Böylesi bir çalışmanın geniş okur kitlelerine ulaşabilmesi için daha “ekonomik” baskı alternatifinin de olması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca diğer belediyelere, bilhassa Başkent Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ilham olmasını diliyorum.
Öykülerde İstanbul, Haz. Ahmet Bozkurt, İBB Yayınları, Şubat 2024.
edebiyathaber.net (6 Nisan 2024)