Çocuk edebiyatında denetim konusu bütün gündemimizi meşgul ediyor bugünlerde. Ortaya olumsuz örnek içeren iki kitap bıraktılar, peşinden sansürcüler hortladı. Şimdi her yandan neden denetim olmaması gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Ama kolay olmayacak biliyorum. O yüzden bir süre daha gündem bu şekilde akacaktır. Tabii bununla birlikte olumlu örnekleri de göstermeye devam edeceğiz. Sosyal medya sayesinde örnek göstermek kolaylaşmış gibi görünse de sadece bir görsel paylaşmak yeterli değildir. O sadece işin reklam boyutudur. Nedenlerini de ortaya koymak gerekir. Zaten biraz da bu yüzden oluyor bu işler. Okurlar okuyup beğendikleri her kitabın görselini paylaşıyorlar. Neden beğendiklerine dair herhangi bir açıklamaya gereksinim duymuyorlar. Dolayısıyla herkes kendi düşüncesi doğrultusunda söylemek istediğini kolayca söyleyebildiğinden bir bilgi kirliliği de söz konusu olabiliyor. Denetim konusunu asla kabul etmediğimi belirterek şimdilik bir kenara bırakayım ve göz önüne çok çıkamayacak olan iki kitabı alayım buraya. Göz önüne çıkamaması da yayıncılık dağıtımcılık konusu ile ilgili aslında. Ama o da bu yazının konusu değil.
Birsen Bayar’ı “Kurbağalı Çeşme” adlı kitapla tanımıştım. Yaklaşık iki buçuk yıl kadar önceydi. Fakat kitap öylesine özensiz yayımlanmıştı ki… Hiçbir editöryal çalışma yapılmamıştı üzerinde. Yazarın bilgisayarından çıktığı haliyle, noktalama hataları bile düzeltilmeden basılmış bir kitaptı bu. Resimleri de ‘içinde var’ demek için birkaç karalamadan ibaretti. Ve şimdi yeniden karşılaştım aynı isimle. Bu defa farklı bir yayınevinin etiketini taşıyor kitap. İlk bakışta daha özenli bir baskı olduğu görülüyor. Baskı iyi de ya içerik? Açıkçası biraz çekinerek aldım elime kitabı. Temkinli bir şekilde okumaya başladım. Okudukça akış hızlanıyordu sanki. Yalın bir anlatımı vardı yazarın. Bu da demek oluyor ki geride kalan yıllarda değişen çok şey olmuş yazar cephesinde. “Dedem Sivrisinek Avında” adlı kitapta; Pekmez, anneannesi ve dedesiyle birlikte yaşayan arkadaşımız. Anne ve babası iş için bir süreliğine yurtdışına çıkmışlar. Aslında adı Pekmez değil ama ten renginden dolayı annesi onu pekmezim diye severmiş. Gel zaman git zaman adı Pekmez kalmış. Gerçek adını öğrenemiyoruz arkadaşımızın. Bir de ayaklarının neden sakat olduğunu. Sanırım geçici bir durum. Sıcak bir yaz öğleden sonrasında Pekmez yattığı koltukta şekerleme yaparken başlıyor serüven de. Rüyasında kendisini bir elektrik süpürgesinin içinde, sivrisineklerle, karıncalarla, örümceklerle bir arada görüyor. Tabi rüya olduğunu kitabın sonunda öğreniyoruz. Bütün mücadelesi oradan kurtulmak üzerine olsa da bu kolay olmuyor elbette. Bu arada satır aralarında sivrisineklerle ilgili fazlasıyla bilgi sahibi de oluyoruz. Yazar bunu göze sokmadan yapabilmeyi başarmış. Kitabın sonunda Pekmez süpürgeden çıkabilecek mi? Ne dersiniz? “Dedem Sivrisinek Avında” mükemmel bir örnek olmasa da vasat örneklerden de değil. 8 yaş düzeyinde keyifle okunabilecek bir kitap. Nilüfer Yayıncılık etiketiyle…
Gelişim gösterdiğine inandığım bir diğer isim de Taylan Özgür Köşker. Yine bu yıl içerisinde “Ah Tamara”yla selamlamıştı okurlarını. Fakat bu kitabın çocuklara mı yoksa yetişkinlere mi seslendiği belli değildi. Teknik olarak da yetersiz bir kitaptı. Şimdilerde “Beyaz Tünel”le bir kere daha merhaba dedi yazar. “Beyaz Tünel” altı öyküden oluşuyor. Öyküler genel olarak bozkır yaşamı üzerine kurgulanmış. Köye baskına gelen atlılar, okul yolunda karla mücadele eden çocuklar, artık pek göremediğimiz yerini betonun aldığı uçsuz bucaksız çam ormanları, yılanlarla dostluk kuran Gül Nine… Yaşar Kemal’in romanlarındaki Anadolu’yu anımsatıyor bu öyküler. Yazarın sözcük seçimleri özenli. Kent yaşamından bunalan bizler için bir sakinlik yaşatıyor. Sanırım biraz da özlem var yazarın anlattığı diyarlara. “Beyaz Tünel” de 8+ yaş grubu için keyifle okunabilecek bir kitap. Günümüz çocukları için, özellikle kentte yaşayanlar için bambaşka bir dünya gösteriyor. Ve Maske Kitap etiketiyle buluşuyor çocuklarla…
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (29 Kasım 2017)