Notabene yayınlarından bir öykü kitabı çıktı. Şimdiye dek alışageldiğimiz öykü kitaplarından, öykü seçkilerinden oldukça farklı bir çalışma bu: “Kıyıya Vuran Dalgalar- F tipi öyküler” hapishanelerdeki siyasi mahkûmların, onlara dışarıdan gönderilen fotoğraflara yazdığı öykülerden oluşuyor.
Bu kitabın bir yanını hapishanelerdeki siyasi mahkûmlar oluştururken, diğer yanını da “Dışarda Deli Dalgalar” inisiyatifi oluşturuyor. Hem “Kıyıya Vuran Dalgalar” hem de “Dışarda Deli Dalgalar” üzerine, bu çalışmanın içindeki delilerden biri olan Sevinç Koçak Yıldız’la konuştuk.
Böyle bir öykü kitabı oluşturup yayınlama fikri nasıl doğdu anlatır mısınız?
Kıyıya Vuran Dalgalar, uzun süredir hapishanelerdeki siyasi tutsaklarla dayanışma içinde olan “Dışarıda Deli Dalgalar İnisiyatifi”nin bir çalışması. Sözünü ettiğim, içeriyle dışarı arasında iletişim kurma çabasında olan bir insiyatif. Bu iletişim gönderilen kitap ve mektuplarla sürdürülüyor. Mektuplar birikirken yazıyla ilişkisi iyi olan “içerdeki deliler”, öykülerini de “dışarıdaki delilere” göndermeye başladılar.
Dışarısı ile içerisi arasında bir köprü kurma fikri vardı temelde. Zaten onlara gerek kitaplarla gerekse mektuplarla ulaşıyorduk. Belki şöyle bakılabilir, bir insanın siyasi tutsak olması demek, yoğunlaşmış bir düşünce eylemi içinde bulunuyor olması, derinlikli bir bakış açısı, estetik bir duyarlılık taşımasından kaynaklıdır bir anlamıyla da. Böyle olunca siyasi tutsakların yazıyla, kalemle bir hayli haşır neşir olmaları doğal. Kitapta öyküleri bulunan pek çok arkadaşın öykü, şiir dalında ödülleri ve çalışmaları var zaten. İçerideki öykücülere, aynı zamanda dışarda Deli Dalgalar gönüllüleri olan fotoğraf sanatçılarının çektikleri üçer fotoğraf gönderilerek, onlardan bu fotoğraflardan birine öykü yazmaları istendi. Yani bu kitaptaki fotoğraflar dışarıdan, öyküler içeriden. Dışarıdaki delilerin çekip gönderdiği hayatın içinden fotoğraflardan yola çıkarak, içerdeki deliler kendi imge dünyalarını kaleme aldılar. Son derece edebi öyküler ortaya çıkmaya, ulaşmaya başlayınca geriye yayınevi bulmak kaldı. Nota Bene yayınları böylece devreye girdi ve elimizdeki öykü kitabı vücut buldu. Deli Dalgalar’ın baştan beri yaratmaya çalıştığı içeriyle dışarısı arasında köprü olma çabasını bu kitapla somutlamış olduk.
F Tipi Öyküler’in içeriğini, çalışmaya katkıda bulunanların kimler olduğunu anlatır mısınız?
Çalışma “dışarıdaki” delilerle, “içerideki” delilerin kolektif ürünü olarak ortaya çıktı. Kitapta, hepsi 90'lı yıllardan beri hapishanede olan 9 yazarın 11 öyküsü yer almakta. Kitabın yazarları; Dilek Öz, Sami Özbil, Murat Saat, Edip Yalçınkaya, Naif Bal, Diyadin Turhan, Nibel Genç, Mustafa Ağcakaya ve kendisi şu an “dışarıda bir deli” olan Sibel Öz. Kitabı oluşturan öykülerin 9 yazarından sadece Sibel Öz dışarıda. O da daha önce, siyasi nedenlerle 10 yıl hapiste kaldı ve bu kitabın hazırlanması için önemli bir çaba harcadı.
Fotoğraflar, aynı zamanda Deli Dalgalar gönüllüleri olan fotoğraf sanatçıları Seda Öz, Paşa İmrek ve Murat Yazar’a ait. Kitap kapağı fotoğrafı ise bana ait ve daha önce hapishanelerden bize gönderilen mektuplardan oluşuyor.
Murathan Mungan 2 Haziran’da, yazarları hapiste olan kitabımızı, İstanbul Khalkedon Kitabevi’nde yazarları adına imzalayacak.
Bu öykü kitabını edebiyat estetiği açısından değerlendirmeniz gerekirse neler söyleyebilirsiniz?
Alışıldık algıyla bakıldığında hapishanelerde olan insanların yazdıkları, çizdiklerinin hep kelimenin reel anlamıyla ajitatif, propagandif olacağına dair bir önyargı var. Bunları olumsuzlamak için söylemiyorum ama bu öyküler yoğun bir imge dünyasının ürünü. Kategorik olarak estetik bir algıyla okunmayı zorunlu kılıyor, ajitatif ya da propagandif algıyla değil. İçerik kısmına bu noktadan bakmak gerekir. Bu şu anlama gelir aynı zamanda, siz bizleri içerilere kapatsanız da düşlerimizi, özlemlerimizi, algılarımızı ve imgelerimizi hapsetmeniz mümkün değil. Zaten bizim düşlerimizin derinliği, özlemlerimizin güzelliği, algı ve imgelerimizin sınırsız olması nedeniyle sizin hapishanelerinizdeyiz. Bu yüzden bu öykü kitabı ile şunu göstermiş olmaktadır devrimci tutsaklar; düşler özgürdür, imgeler özgürdür, özlemler özgürdür. Bütün bunlar bir araya geldiğinde ortaya son derece edebi bir yapıt ortaya çıkmaktadır.
Öykülerin hepsinin estetik bir dili, kurgusu var. Kullanılan kelimeler, o kelimelerle örülmüş cümleler şiirselliğinin yanında elbette politik bir muhteva da barındırıyor. Ama dediğim gibi politik tabiri buradaki öykülerde bağlamsal ve içselleşmiş bir durum olarak kendini gösteriyor. Yani yazılan öyküler, “öyle bir öykü yazayım ki politik olsun diye değil, öyle bir öykü yazayım ki kelimeler şiir gibi aksın, okur estetik bir haz alsın ve bu hazzı yaşarken bu cümlelerin altındaki bağlam fark edilsin” diyor. Öyküler okunduğunda bu hissedilebilmekte.
“Dışarıda Deli Dalgalar” nasıl bir gereksinmeye yanıt vermek üzere ve ne zaman ortaya çıktı?
“Dışarıda Deli Dalgalar” hapishanelerdeki siyasi tutuklularla dayanışmak amacıyla 2008 yılında oluşturulmuş ve gönüllü çalışma temelli, duvar karşıtı bir vatandaş inisiyatifi. Hapishanelerle ilgili tüm siyasi kesimlere eşit mesafede duran, tecrite karşı toplumsal duyarlılığı geliştirmeyi, dışarıdakileri de birbirleriyle dayanıştırarak dostluk, kardeşlik ve arkadaşlık kültürü oluşturmayı hedefleyen bir buluşma deneyim. Hapishanede olan arkadaşlar için en önemli şey dışarıyla sürekli iletişim halinde olmak, haber almak. Haber almanın da ötesinde hem kişisel gelişimlerini sürdürebilmek, hem de günceli takip etmek için kitap önemli bir araç. Bu süreci yaşayan ve içerideki ihtiyaçlara vakıf olan bir grup arkadaşımızın, hapishaneye yolu hiç düşmese de düşünsel bağları olan bir grup gönüllünün bir araya gelmesiyle başlayan delilik, 4,5 yıldır sürmekte.
Hapishanelerdeki olumsuzluklar, baskılar devam ederken, dışarıdan bir soluk olarak içeriye girmeye çalışıyoruz. Deli Dalgalar dışarıda çok bilinmese de hapishanelerde oldukça tanınır, bilinir. Mektup arkadaşı çoktur.
Hapishanelerdeki dostların beklemedikleri bir anda, hiç tanımadıkları birinden aldıkları birkaç kitapla birlikte gelen sıcacık bir kaç satırla, gülümseten, keyif veren bir sürpriz olarak karşılarına çıkıyor. Dışarıda yapmak istediğimiz ise hapishanelerde yaşananlara dikkati çekmek, duyarlılık yaratmak. Her yeni gün büyük bir hızla değişiyor, insanların gündemi ve aynı hızla hapishanelerdeki insanların sayısı da artıyor. Tepkisizlik bütün bu yaşananları olağanlaştırıyor. Deli Dalgalar, “ya siz dışarı ya biz içeri” şiarıyla tüm özgür tutsaklar dışarı çıkana dek, hiç beklemedikleri zamanlarda, duvarlara inat yanlarında olmaya devam edecek.
Bu süre içindeki çalışmalarınızı anlatır mısınız?
2008 Aralık ayında, “Hayata Dönüş” adı verilerek hapishanelerdeki devrimci tutsaklara dönük yapılan, 29 devrimcinin ölümüyle sonuçlanan katliamın 8. yılında “Biz Hayata Akarken” adlı sergi oluşturuldu. Sergide hapishanede bulunan tutsakların mektupları, kitapları ve resimleri yer aldı. 2010 yılında “Ömrümüzün Taş Çiçekleri” adıyla açılan mahpus resimleri sergisiyle, 52 siyasi tutsağın 167 resmi duvarları aşarak sergide yer aldı. 2011 yılında “Dışarıdan İçeriye Kitap Köprüsü Kuruyoruz” kampanyasıyla yaklaşık 10.000 kitabı hapishanelere ulaştırdık. Kimileri kitaplığındaki kitapları topladı getirdi, kimileri gücünün yettiği oranda aldığı yeni kitapla kampanyaya destek verdi.
Dışarıdaki deliler, 4,5 yıl boyunca sürekli olarak kitap ve mektup göndermeye devam ederken, her yıl takvim hazırlayarak, çok sayıda delinin bir araya gelip kendi elleriyle hazırladıkları yılbaşı kartlarını ve mesajlarını duvarları aşıp özgür tutsaklara ulaştırıyor. 8 Mart’larda kadın arkadaşların kapılarını çalıp, hücrelerine konuk olmaya çalışıyoruz.
İçeriye gönderilen kitapları nasıl temin ediyorsunuz, maddi kaynak sorunu yaşıyor musunuz?
Bu çalışmaya gönüllü olarak katılan arkadaşlarımızın katkılarıyla temin etmeye çalışıyoruz kitapları ve posta masraflarını. Maddi kaynak sorunu yaşıyoruz elbette. Ama insanlardan para talep etmiyoruz. Zira para toplamak son derece sorunlu bir durum ve yaptığımız çalışmanın özüne de uygun değil. Maddi katkıda bulunmak isteyen dostlarımızdan, bize kitap ya da posta pulu alarak desteklerini ulaştırmalarını talep ediyoruz.
Kitapları mahkumlara ulaştırmada zorluklar yaşadınız mı?
Özellikle F Tiplerinde zaman zaman sorun yaşıyoruz. Bu yüzden F Tipleri için hazırladığımız paketlere özel bir önem veriyoruz. Bir de hapishaneler arası sevkler çok sık yaşanıyor. Hapishane idareleri sevkten dolayı başka hapishaneye gönderilenlerin gittikleri adresi bilmelerine rağmen, iade gelen paketlerin üzerine “tanınmıyor” yazıyor. En son, kitabın yazarlarından ikisine gönderilen kitap, kitap alınmadığı gerekçesiyle yazarlarına ulaştırılmadı.
Çalışmalarınıza katkıda bulunmak, ya da çalışmalarınızı izlemek isteyenler sizinle nasıl bağlantı kurabilirler?
İnternet sitemiz ve Facebook grubumuz üzerinden ulaşabilirler. Ayrıca bize gelen tüm mektuplar, yaptığımız çalışmalar ve hapishanelere dönük haberler de internet sitemizde bulunuyor. Çalışmalarımıza katılmak isteyenler için, özellikle Facebook grubunu etkin kullanmaya çalışıyoruz.
Söyleşiyi gerçekleştiren: Melike Uzun – edebiyathaber.net (24 Mayıs 2012)