Klaros Dergi’nin yeni Sayısı ‘Sanat ve Sokak’ ve ‘Hüseyin Ferhad’ dosya konularıyla çıktı.
Tanıtım bülteninden:
Hayatın içinden bir dergi olan Klaros’un yeni sayısında, hayatın ve sokağın içinden bir konu, “Sokak ve Sanat” konusu ele alınıyor. 1980 Kuşağı’nın sıkı şairi Hüseyin Ferhad da ‘Klaros kalemleri’ aracılığıyla mercek altında…
Klaros Dergi’nin bu sayısında birbirinden güçlü ve yetkin kalemler, Türkiye’de sokağın ve hayatın sanata ve edebiyata yönelik nabzını keskin ve kıvrak zekâları ve hareket eksenli yazınsal tutumlarıyla duyuruyor, edebiyatseverlerin, sanat okur kitlesinin ve izler çevrelerinin ilgisine sunuyorlar.
Adil Okay, “hapishane edebiyatı” da sanata, edebiyata, sokağa ve hayata dâhildir, diyerek zindandaki edebiyatın nabzını duyuruyor: Zindanda Sanat Yapmak.
Günsu Özkarar, Sokağın Sanatı mı Sanatın Sokağı mı? başlıklı yazısında, “Sokak, sanatın yayılmasında nasıl bir yer tutar?” sorusunun cevabını, konuyu tarihsel süreç içinde ele alarak Orta çağ trubadurlarından İsviçre’nin Bern kentindeki soğan festivaline de değinerek veriyor, sanatın ve sokağın birbirini etkileyen bir dinamizm içerdiğini vurguluyor.
“Sanat o meclisleri bürokratik ilişkileri tiye alarak, ironik yaklaşarak insanlara gösterir. Sokak değişir. Sokakta sanat yapıyorsanız onaylanmak için kurumlara ve kişilere ihtiyacınız yoktur.” diyen Hicran Aslan, Kimler Sokağa Taliptir? sorusunu, sokak sanatları merkezinde sokak performansçısı Banksy örneğinden hareketle cevaplıyor.
Dosya konusu bağlamında bir diğer yazı Korkut Akın’a ait: Bir Başkaldırı Öyküsü… Akın, yazısının bağlamını sokak sanatı-direniş-özgünlük-yaratıcılık kavramları etrafında oluşturuyor.
Dosya konusu bağlamında bir başka yazı, Mehmet Utku Şentürk imzalı Özgürlük Sokakta, sokak sanatını dünyaca ünlü grafiti sanatçısı Banksy üzerinden ele alan, irdeleyen metin, Klaros sayfaları arasında yer alıyor.
Cemal Atay Genç, Sokak Versus Ev başlıklı yazısında sokak-sanat-ev ilişkisinin felsefi içeriğini aforizma nitelikli sözlerle edebiyattan ve yazınsal yapıtlardan örnekler vererek ele alıyor:
“*Sanatın tohumu evde atılır, evin zeminde kök salar ama dallarının büyümesi, meyve verebilmesi için dalların duvarları aşıp sokağa doğru taşması, akması gerekir.
*Sanat evde doğar, sokakta büyür.”
Bir Sokak Hayvanı Olarak Sanatçı yazısı sanatçının/edebiyatçının sokak sözcüğünün derin anlamı üzerinde duruyor. Yazı, Suat Hayri Küçük’e ait:
“Geleceğin şiiri sokaktadır.”
Dosya konusu bağlamında yazılan bir diğer yazı, sanat-sokak-sinema ilişkisini çocukluk anılarıyla birlikte ele alan Çayan Okuduci’ye ait: Mutlaka Kazanacağız Yılmaz Abi.
“Sokak size samimiyetler sunar…”
Klaros’un dosya konularıyla ilgili olan, artık klasikleşen yazar-şair-sanatçı söyleşilerinin bu sayıdaki ilk konuğu: Pantomim sanatçısı İlker Kılıçer. Özgür Zeybek, Kılıçer’le sanatı ve projeleri üzerine söyleşiyor:
“Sanat sokakta çok güzel. Daha eşitlikçi geliyor sokak bana. Farklı kimliklerin, statülerin, bakışların yan yana hizalandığı bir alan. Holding müdürü ile belediye işçisi yan yana durup sizi izleyebiliyor. Fakat tüketim hızı sokağın ritmini ve bedenini de bozdu. Eskiden hikâyemi bedenimle anlatabiliyordum sokakta. Ama şimdi bu pek mümkün olmuyor. Sokak şov istiyor, imkânsızı, illüzyonu bekliyor. Kendini ifade etmenin değil, bir yerden bir yere gitmenin telaşı oldu sokaklar.”
Klaros’un ikinci söyleşisi bir toplu söyleşi. Veysel Çolak ile yapılmış. Kent-insan-şiir bağlamında öğrencileri sormuş, Veysel Çolak yanıtlamış. Söyleşiden tadımlık bir bölüm, Şair Veysel Çolak’ın sadece soyut bir şair olmadığını, somut hayatı da gözeten yazınsal tavrını ve toplu söyleşiyi bir güzel özetliyor:
“Elbette her kentin, her semtin, her mahallenin ve sokağın bir sesi vardır. Çünkü her kent, gürültüyle veya fısıldayarak, durmadan konuşur, durmadan anlatır. Sokaklar, vitrinler, duraklar, insanların yüzü, taciz edilenler, işsizler, otobüslerin içi, telaşlı kalabalıklar, işine geç kalmaktan korkan işçiler, geceyi köprü altında geçirenler, tekmelenen kediler, balkonlar, duvar yazıları, ören yerleri… bazen çığlıklar atar, bazen homurdanır, bazen inler. Kanıksadığınız için çoğunu duymazsınız o seslerin. Oysa duymalısınız. Elbette daha önemlisi, kentin fısıltıyla söylediklerini duymaktır. Şair o seslerin tümünü duymalı, tınısını algılamalıdır. Kentle ilgili bir şiir yazacağı zaman anlattığı kentsel kesitin sesi şiirinin sesi kılabilmelidir. Ses aynı zamanda anlamsa bunun gereği yapılmalıdır. Yoksa yazılan şiir anlatılanı tam olarak duyumsatamaz.”
Klaros’un üçüncü söyleşisini Zeliha Demirel, sokaktan beslenen bir sanatçı, pantomim sanatçısı ve edebiyatçı yazar Janset Karavin ile sanatçının kendine ve topluma yabancılaşması, sanatçının iç evrenine çekilmesi, sanatçının doğası vb. konular etrafında gerçekleştiriyor:
“Düşülke’den Düzülke’ye vardı benim keçi yolum.”
Murat Melih Özen, sokağın ve hayatın içinden hareketli bir performans sanatçısı Zeliha Demirel ile sokağın ve sanatın nabzını duyuran bir söyleşi gerçekleştiriyor:
“Sokakta olmayı ruhsal iklimime yakın buluyorum. Sokakta olmak konfor alanından çıkmak, her türlü gerilim ve relaksiyonu kucaklamayı göze almak ve enerjiyi ana çekmek, anda olunması gereken yerde olmak… Bunlar bende itici güç. Oturduğumuz yerden hiçbir şeyin olamayacağı aşikâr. “Harekette bereket vardır” der atalar, atasözlerini önemserim ve işaretlerin peşinden giderim. Yaşam biçimim daha çok performans benim ve beni ve benim gibileri rahatsız eden her şeyi sokaklarda duyurmanın yolunu aramak belki…”
Derginin beşinci söyleşisini Zeliha Demirel, deneysel sanatçı Rafet Aslan ile gerçekleştiriyor. Demirel, Aslan ile söyleşiyi; sanatı, sanat hayatı ve işleriyle ilgili çağımıza, çağımızdaki çıkmazlara dair güncel konular etrafında gerçekleştiriyor:
“Orta ikide tüm sanat ve hayatı tek bir birleşik imge olarak gördüğüm yerdeyim. Bu açıdan bakarsak 1984 yılından beri aynı menzilin yolcusuyum. Sloganımız “Sanat Kolay, Hayat Zor!” bu açıdan baktığımızda kayıplar, ölümler, travmalar, yaşadığımız toprağın zehri ile yeni kıvrımlar, yeni eşikler, düşüşler ve yükselişler akış içerisinde sanat/hayat yoluma yeni kavşaklar verdi. Şimdi daha performatif, daha hareketli görüntüye yaslanan ve teknolojiyle iç içe giren yeni düşler peşindeyim.”
Söyleşiler dizisinin altıncı konuğu Neslihan Altun. Altun’un Klaros Yayınları’ndan çıkan Anmadan Olmaz Düğün Çiçeklerini adlı şiir kitabı merkezinde Ayfer Karakaş soruyor, Neslihan Altun cevaplıyor:
“Kendini beğenmekte, kabul etmekte güçlük çeken, vesveseli, vehimli biri olarak bu hayatta iyi yaptığımı düşündüğüm nadir şeylerden biri şiir yazmak. Veya dünyanın içindeki şiiri görmek, onu bulup kazıyıp çıkarmak diyelim. Kazıp çıkardığımı anadilimde ifade etmek konusunda başarım, şiirlerimi okuyanların takdiri tabii ama 8 Martlarda kadınlar onlar için, bizler için yazdığım şiirlerdeki dizelerden dövizler yapıp taşıyınca, Ankara’da bir bar tuvaletinde hafif sarhoş olduğunu tahmin ettiğim bir elin yazısıyla yazılmış bir dizemi görünce, 1 Mayıs’ta genç sosyalist arkadaşlarım yazılama yapmak için benim şiirlerimden cümleleri tercih etmeye gönül indirdiklerinde filan, evet bunlar gerçekten de somut olarak dünyaya karışmasıdır yazdıklarımın.”
Dosya bağlamında bir diğer söyleşi ise derginin genel yayın yönetmeninin fotoğraf sanatçısı Mehmet Acaruk ile olan konuşması, kısa, tadımlık ve sanatçının çok yönlü uğraş alanlarının doğasını ve dünyasını taşıyor:
“Sartre, “Cehennem başkalarıdır” derken bence tam olarak bir fotoğrafçı varoluşuyla dile gelmiştir. Başkalarının cehenneminde varoluşunu gerçekleştirebilen bir zebani olmadığımızı kim iddia edebilir?”
Şiirler de sokağın ateşini / ruhunu yansıtıyor…
Klaros Dergisine şiirleriyle katkı sunan isimler, şiir başlıklarıyla; Sokak Ateşleri, Nevruz Uğur; Mesut, Nerelerde?.. Ahmet Günbaş; Çıkmaz, Mustafa Erdiken; Kara İklim Kahrı, Hilmi Haşal; Piç Gibi, Kevser Eke; Peygamber II, Erkan Katırcı; Şiir Yazdığını Anımsa, Gülçin Sahilli; Cabeca, Hakan Unutmaz; Paldır Küldür Geldiğim Yerin Çetelesi, Ömer Burçin Özkişi; Karnaval Şölen, Barış Yıldırım; Boşluklar Geçiyor, Şerif Erginbay; Anneanne Angela, Çağrı Topsöken; Fotofiniş, Ayfer Karakaş; Sürgün Şiirleri, Bayram Balcı; Çarşı Taşlaması, Ömer Faruk Hatipoğlu;
Hakan Unutmaz, bu kez dosya dışı bir yazıyla kitaplığındaki güncel edebiyata dair bir metin paylaşıyor Klaros okurlarıyla: Vitrin.
Ahmet Aslan, askerlik anılarının da belirleyici olduğu içtenlikli bir öyküyle katkı sunuyor Klaros’a: Sivilde Yazı Yaz.
Tekil yazılar bağlamında Adnan Gül, ‘Şehir Yazıları’ olarak kadim şehrimiz Adana’daki bir mekânı konu ediniyor yazısına: Arı Sineması Sokağından Taşmekân’a.
Ahmet Günbaş, Lokman Kurucu’nun son şiir kitabının ayrıksı ve aykırı doğasına dair tematik bir yazıyla katkı sunuyor Klaros’a: Lokman Kurucu’dan On Şiirlik Bir Sahicilik Manifestosu!
Dergide birinci perde kapanırken ikinci perde Hüseyin Ferhad dosyasıyla açılıyor.
Hüseyin Ferhad Şiirinin Anlam Haritası Çıkarılıyor…
Dosya bağlamında yazı kaleme alan yazarlar, 1980 Kuşağı’nın önemli şairlerinden Hüseyin Ferhad şiirine, şiirinin Türkçeye katkılarına, anlam evrenine, imge düzeneğine, psikolojik/ruhsal yapısına, tematik bileşenlerine yönelik incelikli ve emek ürünü yazılarıyla katkı veriyorlar. Yazı başlıkları ve yazı sahiplerini sıralayacak olursak; Hayat Hüseyin Ferhad’ın H’siyle Yazılır, Esra Ünal Sağlık; Psikodinamik Açıdan Hüseyin Ferhad ve Şiiri, Yusuf Alper; Bir Tür Otçul Esrime Hali-Hüseyin Ferhad, Hicran Aslan; Hüseyin Ferhad’ın Şiiri, Ramis Dara; Şair Hüseyin Ferhad, Kıvanç Nalça.
Yayın yönetmeninin Editörün Seçtikleri başlığıyla yayınladığı OKB56 Yayınları’ndan kısa değinilerle perde kapanıyor.
Böylece Klaros Dergisi ve Yayınları, sanatı, edebiyatı, yazıyı, şiiri, öyküyü, romanı; sokağa ve hayata, hayatın nabız vuruşlarına taşıyan eleştirel tavrıyla ve edebiyatı, şiiri, dergiciliği, yayıncılığı demokratikleştirme gayretleriyle dikkatleri bir kez daha üzerine çekiyor…
edebiyathaber.net (11 Kasım 2024)