Gergedan Kofi burnundan soluyordur, hep öfkelidir; yüzüne fazla ışık saçan aya, rüzgâra, bulutlara, güneşe ve çevresindeki bütün hayvanlara. Ta ki, bir gün büyükbabası gelip birlikte yola çıkmayı önerinceye kadar… Okyanusa doğru çıkılan bu yolculuk, aynı zamanda başka “derinlik”lere doğru yola çıkışın da başlangıcı olacaktır…
“‘Her gergedan,’ diye başladı ihtiyar, ‘hayatının düşüyle birlikte dünyaya gelir: Başka her şeyden daha büyük bir arzu. Hayat ne getirirse getirsin, herkesin gerçekleştirmek istediği arzudur bu. Elbette küçük bir gergedan henüz bu arzunun farkında değildir. Çünkü önce öğrenmesi gereken çok şey vardır: Beslenmek, yürümek, parazitlere karşı kendisini korumak. Bütün bunları yapabildikten sonra, ona kendini capcanlı hissettiren ve tepeden tırnağa neşeye boğan bir şeyi -çoğunlukla tesadüfmüş gibi- keşfeder. Bazıları bunu tepeye tırmandıklarında hisseder. Diğerleri gün boyunca koşmaktan hoşlanır. Kimileri yüksek sesle böğürdüklerinde mutlu olur. Kimileri de kendilerini en iyi suyun içinde hissederler. Bende öyleydi, anlaşılan sende de öyle.’”
Yazarı Oliver Bantle, çevirmeni Saliha Nazlı Kaya olan Kofi veya Bağışlama Sanatı, her yaştan okura hitap eden bir roman.
edebiyathaber.net (5 Aralık 2012)