En son okuduğunuz kitabın adı nedir? İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?
Onur Okan imzalı Altın Balık, Portakal Kitap’tan çıktı. Altın Balık için bir siber-polisiye dememiz yanlış olmaz. Bir yanda en güncel bilgilerle işlenmiş bir siber güvenlik konusu, diğer yandan özel bir psişik yeteneği olan bir karakter ve bilimle metafizik arasında ayakları yerden kesilmeyen bir polisiye. Yazarını Dedektif Dergi’den de tanıyoruz; iyi bir polisiye okuru oluşunu iyi yazarlıkla birleştiren Onur Okan’ın daha ilk kitaptan sadık bir okur kitlesi yaratacağını düşünüyorum. Ben kitabı zevkle okudum.
Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?
“Dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir insanın hayatına dair anılarına saniyeler içinde kaydırıp göz atabilirken, birbirinizin yüzüne bakmayı unuttunuz, günaydın bile demiyorsunuz.”
Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?
Çoğunlukla sezgi. Yazarlığın yanında editörlük de yaptığım için orta vadeli okuma planım her zaman doludur zaten; hatta süreç içerisinde araya işle veya yazmam gereken bir konuyla ilgili araştırma süreçleri girdiği için bu doluluğun arasına bir de ek kitaplar koymak durumunda kalırım.
Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?
Çok imrendiğim, beğendiğim kitaplarla karşılaşınca daha çok yazma ve kurgulama tekniğine odaklanıyorum. Her okuduğum kitaptan -en kötüleri de dahil- bir şeyler alıyorumdur ama tamamını yazmayı arzuladığım bir kitap hiç olmadı.
Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?
Hiçbir zaman o içine kapanık, yazdığını kimsenin bilmesini istemediği yazarlardan olmadım. Çocukluk dönemini saymazsak lise zamanı arkadaşlarıma okuttuğum yazılarım, şiirlerim vardı. Zamanın iyi dergilerinden Kaçak Yayın’ın amatörlere açtığı Kanat Alıştıranlar ekinde ilk kez bir şiirim yayımlanmıştı.
Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmak hoşlanırsınız?
Günüme, ânıma göre değişiyor. Homeoffice çalıştığım için zaten her gün çalışma odama, masama geçiyorum; kulaklığımda müzik, yanımda kahve ile… Ama bu katı kuralları son bir yıldır yıkmaya başladım sanırım. Kimi zaman bilgisayarımı alıp bir kafeye gidiyorum ve hiç sevmediğim kalabalık, gürültülü ortamlarda hiç ummadığım parçalar yazabiliyorum. Ya da masadan çok sıkıldığımda, halsiz hissettiğimde yatağa iki üç yastık daha ekleyip yatak odasının sakin ortamında da yazabiliyorum.
Bir de uzun zamandır müzikle birlikte yazamadığımı fark ettim. Cümlelerin ritmini duymayı daha çok önemsiyorum sanırım artık.