Dijital dünya çocuk, ergen, yetişkin demeden hepimizin hayatlarının bir parçası olmuş hâlde. İnternetin bize sunduğu geniş dünyayı, sağladığı imkânları görmezden gelemeyiz. Dijitalin bir parçası olsak mı, görmezden mi gelsek soruları arasında gidip gelirken aklımız, tam da bu dünyanın içine doğan çocuklarla beraber odağımız değişmeye başladı. Bu denli canlı, çekici, içerik olarak çocukların ilgisini çeken bir dünyayı görmezden gelmeye çalıştıkça zorlanmaya başladık. Hatta engeller koymaya, sınırlamaya çalıştık, bu yüzden çocuklarımızla çatıştık. İnternet kullanımı konusunda sınırlarını bilmeyen, saatlerce başından kalkamayan çocuklarla başımız belaya girdi, çaresiz kaldık. Çocukları engellemeye kalkıştığımız her şeyde olduğu gibi başvurduğumuz yollar tıkandı ve iki farklı jenerasyon olarak birbirimizi anlayamadan ortada kalakaldık. Nedenini anlatmadan yasaklamaya çalıştığımız her şeyde olduğu gibi, çocuklar yine ne yapmaya çalıştığımızı anlamadılar ve artık bu konu üzerine konuşamaz olduk. Didaktik mesajlar vererek çocukları engellememiz mümkün olsaydı, bunun çoktan işe yaraması gerekirdi.
Ancak belki de buradaki sorun, engelleme meselesidir. Engellemekten başka ne yapabiliriz? Kaspersky Türkiye’nin anket sonuçları gösteriyor ki, ebeveynlerin sadece %33’ü internetin riskleri üzerine çocuklarıyla konuşuyor. Anlayacağınız yasaklama, engel olma, kısıtlama işleriyle meşgulken aklımız, ebeveynler olarak çocuklarımızla internetin risklerine dair konuşmaya vakit ayırmıyoruz. Dijital dünyanın hayatımıza etkilerinin kaçınılmazlığını kabullenerek başlamak gerek belki de. Çocukları engellemeden doğruya yönlendirmek, olasılıklara dair bilgilendirmek, önleyici çalışmalar yapmak çok daha yapıcı bir yol olacaktır. Çocukların okurken eğlenecekleri, öğrenecekleri bir kitapla bunu yapmaktan daha güzeli olabilir mi?
Sevgili Pınar Akseki ve Şeniz Baş’ın özenle kaleme aldıkları “Korkunç Güzel İnternet”te çocuklara hiyerarşik bir ilişkinin tepesinden parmak sallayarak doğruyu gösterenler olmayı değil, çocukların dilinden olanları anlatanlar olmayı tercih ettik. Deneyim çok kıymetlidir, bu yüzden kahramanlarımız Emre ile Tuğçe’nin vloglar çekerek parçası oldukları dijital dünyanın kapılarını onların gözüyle aralamak, bu kitabı özelleştiren şeylerin başında geliyor. Her ikisi de hayatlarına dair birçok detayı paylaştıkları kanallarında birbirinden farklı içeriklere yer veriyorlar ve takipçilerinden yorumlar alıyorlar. Bazı arkadaşları henüz sosyal medyada yer almazken, bazıları ailelerinin denetiminden uzak, o dünyanın hâkimi olmuş bile.
Her ne kadar sanal bir dünya gibi gelse de gerçek insanların yönettiği, rol aldığı mecralardan bahsettiğimizi unutmayalım. Bu yüzden interneti kullanmak, oyunlar oynamak, sohbet odalarına katılmak, videolar çekmek, fotoğraf paylaşmak, kendimize dair özel bilgileri ifşa etmek bazı riskler barındırıyor. Bunları çocuklara anlatmamız ise çok önemli, çünkü önleyici çalışmalar yapmak bir olay olduktan sonra harekete geçmekten çok daha etkili.
Kahramanlarımız Emre ve Tuğçe ile yetişkinlerin düşünme şekillerini eleştiriyoruz, çünkü çocuklar ergenlikle beraber dünyadaki her şeyi en iyi şekilde bilen anne babalarından ötesinin olduğunu fark ediyorlar. Ebeveynleri için “Her şeyi de bilmiyorlar.” dedikten sonra sorgulamaya ve kendi başlarına bir şeyleri el yordamıyla keşfetmeye kalkışıyorlar. Biz yetişkinlerin kılavuz olmamız gerektiği bir noktada öfkelenip, yasaklayıcı bir rol üstlenmemiz büyük bir kayıp. Tüm bunların farkında bir ekip olarak çocuklara bir el uzatmak istedik. İnternetin çekiciliğinin farkında olduğumuzu ancak sundukları kadar tehlikeleri olduğunu da hatırlatmak istedik. Bunu da eğlenceli ve nükteli bir dille yapmayı hedefledik.
Gerçek olaylardan yola çıkılarak yazılan “Korkunç Güzel İnternet”te çocuklar, hem kendilerinden çok şey bulacaklar hem de internet kullanımının risklerine dair bilgilenmiş olacaklar. Bu kitabı çocukla çalışan ya da çocuğu olan tüm yetişkinlerin okumasını da bir o kadar önemsiyorum, çünkü kitapları çocuklarla konuşmak istediğimiz meselelere altlık yapmanın her zaman işe yaradığına inanıyorum. Ortak bir dil olarak Emre ve Tuğçe’nin dünyalarına birlikte dalmak ve oradan üzerimizde kalanlarla çıkıp, sohbet etmek iyi bir iletişim hattının başlangıcı olacaktır.
Umarım okurken bizim duyduğumuz heyecan sizlere geçer ve çocuklarınızla internet kullanımı üzerine konuşmanıza ilham veririz.
Keyifle okumanızı dilerim.
Büşra Tarçalır Erol – edebiyathaber.net (5 Aralık 2019)