Özel haber: Adnan Özer
Şilili yazar Luis Sepulveda koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.
Pandemi bir aydır İspanya’da kötü seyrediyordu; 4 Nisan’da şair müzisyen Luis Alberto Aute’nin canını aldı, dün de (16 Nisan) Luis Sepulveda’nın.
Sepulveda İspanya’da yaşıyordu, Asturias Özerk Bölgesi’nin başkenti Oviedo’da. Asturias’ın ilk covid-19 vakası olarak 25 Şubat’tan bu yana hastanede yaşam savaşı veriyordu. Klişe olsa da yazmadan da edemiyorum; bir sıfatı da “Savaşçı”ydı ama bu son savaşı kaybetti. “Savaşçı” ne kelime, eski bir gerillaydı. (Çok genç yaşlarda silahlı mücadeleye eğilimliydi. Bir yandan da edebiyat tutkunuydu. 17 yaşında bir şiir kitabı yayınlıyor, 18’inde Bolivya’ya Che Guevara’nın yanında savaşmaya gidecek Şilili gençler arasındadır.) 11 Eylül 1973 Askeri Darbesi sırasında Şili Devlet Başkanı Salvador Allende’nin korumalarından olduğu söylenir (“Başkanlık denetçileri” diye geçen militan bir grup).
Nikaragua’da gerilla, isyan eden yerlilerin safında militan, çevre savaşçısı… başkaca muhalif bir sürü işler. Bu konularda yazılacaktır. Romancılığı da işlenecektir. (“Aşk Romanları Okuyan İhtiyar” 90’lı yıllarda kalbimizi çalmıştı.)
Yazar Sepulveda’yı biraz daha tanıtmak istiyorum. Anısına saygı olsun. Hayat arkadaşı şaire Carmen Yanez’e başsağlığı.
“İlk eşimdi, şimdi hayat arkadaşım. Kendimi ona emanet ettim. Benim yazarlığımın arkasında o var,” demişti. Tarih: 30 Nisan 2011. Yer Bilgi Üniversitesi, Alibeyköy, İstanbul.
Luis Sepulveda, Can Yayınları ile Bilgi Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği bir program içinde İstanbul’a geldi. Carmen Yanez ile birlikte.
İkisini de o günlerde tanıdım. Luis Sepulveda ile Latin Amerika Edebiyatı üzerine konuşma yaptık, işte Bilgi Üniversitesi’nde. Konuşmamda onun yazarlığını da değerlendirmiştim. O sözler orada kaldı. Bugün onun yazar olarak yetişmesi hakkında bir küçük hikâye aktaracağım. Bizim yazar adayları için de yararlı olacağını düşünüyorum.
Luis Sepulveda şiir kitabını yayınladığı dönemde El Clarin gazetesinde polisiye bölümünde redaktör çalışmış. Bu işe babasının işlettiği restoranın müdavimi olan tecrübeli bir gazetecinin tavsiyesiyle girmiş. Usta muhabir-yazar genç Luis’in yazdıklarına bakıyor, “saçma sapan” buluyormuş. “Bu saf edebiyat. Sen burada gazeteci gibi yazmalısın.” Dediği hep buymuş. O da tekrar tekrar yazarmış.
Luis Sepulveda sonradan, “gazeteci olarak hayal kırıklığı yaşadım ama oradan kurgusal yazarlığa attım” diyecektir.
Muhabir-yazar disiplini romancı olmak için önemli. Garcia Marquez de bu disiplinden geçmiştir.
Luis Sepulveda yazarken anektodlara yer verirdi. Ben de bu anektodla uğurluyorum onu.
Che Guevara’nın yanında savaşmak için gidebilmiş miydi? Bir şeyler anlattı, lakin aramızda kalacaktı.
edebiyathaber.net (17 Nisan 2020)