“İnternet üzerinden yapacağınız kitap alışverişlerinde öncelikle yayınevinin kendi sitesini tercih edin. İkinci tercihiniz sadece kitap satan siteler olmalı.”
“Pazar yeri formatındaki sitelerde yayıncıların mağazalarına öncelik verin. Satıcı ve ürünleri hakkındaki yorumları okuyun. Satış fiyatının çok altında fiyat etiketine sahip kitaplara şüpheyle yaklaşın.”
“Başta Facebook ve Instagram olmak üzere, sosyal medya hesapları üzerinden satılan kitaplar çoğunlukla korsandır. Sosyal medya aracılığıyla kitap almayın.”
Yayıncıların telif haklarını korumak amacıyla kurulmuş olan ve korsan yayınla mücadele eden Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği’nin (YAYBİR) “Online kitap alışverişlerinde nelere dikkat etmeliyiz?” başlığıyla sosyal medyada yayımladığı bir dizi mesaj bu cümleler.
Normal bir kitap okuru haklı olarak “Neden en ucuzunu almayayım?” diye soracaktır. Birden çok satıcı varsa en ucuz fiyatı teklif edenden kitabı satın almak istemesi de garip değil. Hangi ürünü alsak en ucuzu almak istiyoruz, kitapta niye farklı davranalım?
Zamanında korsan yayın satıcılarının hemen her köşe başını işgal etmesinin de nedeni buydu. Tüm uyarı kampanyalarına rağmen de okur korsan kitap almaktan vazgeçmedi. Yayıncı meslek birliklerinin emniyet güçleriyle birlikte yürüttüğü etkili mücadeleyle zamanla sokakta korsan kitap satışı oldukça azaldı. Zaten son bir yıldır, pandemi nedeniyle sokakta satış imkanı bulunabilse bile korsan kitap satacak okur evde olduğu için boşa bir çaba olur. Kitapçılar da kapalı olduğundan bütün alış veriş internete kaydı.
Korsan yayıncılar da internette satış kanalları aradılar. YAYBİR’in mesajlarının da nedeni bu. Yayınevlerinin sitelerinden ya da internet kitapçılarından kitap alınmasını öneriyorlar. Ama en ucuzu arayan okurun bu uyarıyı ne kadar dikkate alacağı şüpheli. Okura “Satış fiyatının çok altında fiyat etiketine sahip kitaplara şüpheyle yaklaşın” diye öneriyor YAYBİR. Ne de olsa atalarımız “Ucuzdur, vardır illeti” demişler. İlk ihtimal satıcının hatalı ürün yollamasıdır. Kitapta hata yanlış baskı, eksik sayfadır. Bu tip kitapları matbaalardan toplayıp satanlar var. Sayıları az da olsa bunlara rastlamanız olası. En büyük olasılıksa çok ucuza satılan kitabın korsan olması. Eğer hatalı baskı değilse, eksik değilse, daha eline aldığında cildi dağılmıyorsa çoğu okurun korsan kitap okumaya büyük bir tepkisi olmadığını biliyoruz. Hırsızlık malı almayı sorun olarak görüyor ama korsan yayını nedense hırsızlık ürünü saymıyor.
En ucuz ürün ve kitap da “pazar yeri” formatıyla çalışan internet sitelerinde oluyor. Tüketici burada satılan ürünün sahte ya da korsan olduğunu nereden bilecek? Sorun sadece kitapta değil ki! Giysinin, deterjanın, parfümün, yiyecek ürünlerinin de sahtesi satılıyor. Bir örnek vereyim, yazıcı için kartuş almam gerekti. Google’da arattım, tek bir üretici firma var. Onda fiyat 100 lira, aynı kartuş internetteki pazar yerlerinde 50 liraya kadar düşüyordu ve üreticiden daha ucuza satmakla meşhur pazar yerinin sahibi olan şirketten de daha ucuza satıyorlardı. Bu satıcılardan bazıları da kartuşu üreten firmanın resmi bayisi. Bu kadar fiyat farkı nasıl oluyor? Ürününü sahte ya da kusurlu olmaması imkansız. Nitekim gelen orijinal paletinde bir kartuş değil yeniden doldurulmuş bir üründü.
YAYBİR “Satıcı ve ürünleri hakkındaki yorumları okuyun” diyor, ben kaç satış gerçekleştirdiğine de bakın diyorum. Vur kaç tarzında çalışan, paraları toplayıp ortadan kaybolan bir dolandırıcı da olabilir, hırsızlık malı satıyor da olabilir. Yine biz alıcılar mağdur oluruz. Çünkü bu pazar yerlerini açan büyük firmalar hiçbir sorumluluğu kabul etmiyorlar ve kendilerini hukuk zırhına almışlar. Satıcılarına “bu kitap sizde ne arıyor, bu yayınevinin bayisi misiniz? Öyleyseniz bile nasıl oluyor da kendisinden daha ucuza satabiliyorsunuz” diye sormuyor. O kendisine gelecek paya bakıyor sadece. Sorun da burada zaten. Çünkü biz pazar yerinin sahibinin adına güvenip oradan alış veriş yapıyoruz.
Tabii okur olarak duyarlı olmaya çalışırız, yazarın, çevirmenin hakkını, yayıncının kârını çalmamaya çalışırız. Bu açıdan YAYBİR’in uyarı kampanyası önemli ama sanal ortamda bir ürünün sahte mi gerçek mi olduğunu, kitabın korsan olup olmadığını anlamamız mümkün değil. Pazar yerine adını veren şirketin ayıplı ürün, korsan kitap sattırmaması, bunun için kontrol mekanizmaları kurması gerek. Sadece kârına bakıp hukuki sorumluluktan kaçanları da meslek birliklerinin hem dava etmesi hem de teşhir etmesi lazım. Biz de duyarlı alıcılar olarak o pazar yerine tavır alırız, alış verişi keseriz. O zaman hukukla yola gelmeyen büyük şirketler de prestij ve para kaybederek yola gelir.
edebiyathaber.net (26 Mayıs 2021)