Abram de Swaan’ın “Kitle Katliamları” adlı kitabı, Mine Karataş çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Kitle katliamları “modernite”nin, hatta “demokrasi”nin ya da aksine “medeniyetin çöküşü”nün veya “barbarlığın geri dönüşü”nün doruğa ulaşmasının bir göstergesi midir? Bu katliamları işleyen kişiler “sıradan” mı yoksa “psikopat” olarak mı nitelendirebilirler? Holokost vakasının başlı başına tarihsel bir tekilliğe, eşsizliğe sahip olduğu ya da diğer soykırım örnekleriyle kıyaslanabilir olduğu söylenebilir mi?
Bu kitap, yirminci yüzyılda meydana gelen yaklaşık yirmi adet kitlesel imha olayının analizini yaparak, geçirilen cinai cinnetlerin hangi koşullar altında patlak verdiğini ve bireylerin bu vakalarda yer almak için sonunda nasıl birer gönüllüye dönüştüklerini anlamak amacıyla, yukarıdaki çoğaltılabilecek soruları ve yaklaşımları tartışmaya açma niyetindedir. Bu hususta benzersiz bir görüş öne sürülmektedir: Haftalarca, aylarca, hatta yıllarca, tereddüt etmeden, acımasızca, kimi zaman da coşkuyla, iş olup bittikten sonra vicdan azabı duymadan hemcinslerini katleden kişiler, sadece zamane ideolojilere ya da emirlere itaat eden “sıradan insanlar”dır: “siz ve ben ya da herhangi biri aynı koşullar altında aynı şeyi yapmış olabilir.” Abram de Swaan bu araştırmasında, kitle katliamlarının oluşumunu, gelişimini ve tanıklarını, olaylarda önemli roller oynayarak genellikle göz ardı edilen ya da harfi harfine itibar edilen kahramanları inceleyerek, baştanbaşa “kötülüğün sıradanlığı” tezini mercek altına alıyor…
Abram de Swaan
8 Ocak 1942’de Amsterdam’da doğdu. 1973’ten beri Amsterdam Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü olarak görev yapmakta. Asmterdam Sosyal Bilimler Araştırma Okulu’nda 1987’den 1997’e kadar dekan olarak görev yapan Swann, De Gids adlı bir dergiye 1969’dan 1991’e kadar hem editör hem de yazar olarak katkıda bulundu. Akademik-bilimsel mecraların yanı sıra, haftalık yayımlanan NRC/Handelblad adlı ulusal gazete de köşe yazarlığı yapmakta.
edebiyathaber.net (28 Ocak 2020)