“Çeviri, ihanettir derler Fransızcada” diye başlıyor çevirmenin notu. Bunu kabul ederek yapılmış bir çeviriyi, kitabın özüne bağlı kalınmak üzere yapılmış bir yemin gibi algılıyorum. Bahsettiğim kitap Antoine de Saint-Exupery‘nin Küçük Prens‘i.
Yukarıda yazdığım cümle nedeniyle bugüne kadar çeviriye uzak kalan Erhan Kayaalp “bu seferlik Küçük Prens’in hatırına” çeviriliğe soyunmuş. Çocuk kitaplarına uzak olan Agora Kitaplığı da bu kez, okuyucular çevirmeni değil yazarı okuyabilsinler diye bir çocuk klasiği olarak bilinen, ama büyümeyen çocukların da başucu kitabı olan Küçük Prens’i yayınlamayı kabul etmiş.
Telif hakkının ortadan kalkması ile sayısız çevirisinin hemen her kitapçıda hatta market raflarında karşımıza çıktığı Küçük Prens’i, bu defa sade anlatımı ve kitabın özüne bağlılığı konusunda iddialı bir çevirmenin elinden okumak istedim.
En çok merak ettiğim bölüm Küçük Prens ile tilkinin karşılaşması idi. Çünkü yıllardır her okuyuşumda o bölümden hem çok etkilenir hem de “evcilleştirmek” tanımından rahatsız olurdum. Dostluğun oluşması için tarafların birbirini evcilleştirmesinden söz ederdi. “Sanki taraflar bir araya gelmeden önce vahşimiydi ki, birlikte evcilleşsinler” diye düşünür, o kelimeyi bir türlü içselleştiremezdim. Bu yüzdendi merakım.
Kitabı elime alınca hemen bu bölümü açtım. Bakın Erhan Kayaalp’in çevirisinde Küçük Prens’in tilki ile tanışması nasıl:
“Gelip benimle oynasana” diye teklif etmiş küçük prens. “O kadar üzgünüm ki…”
“Seninle oynayamam,” demiş tilki. “Alışık değilim.”
“Aa! Ne?” demiş küçük prens.
Ama bir anlık duraksamadan sonra eklemiş:
“Ne demek ‘alışık olmak’?”
“Sen buralı değilsin,” demiş tilki, “Ne arıyorsun?”
“İnsanları arıyorum,” demiş küçük prens. “Ne demek ‘alışık olmak’?”
“İnsanların” demiş tilki, “tüfekleri olur ve ava çıkarlar. Çok rahatsız edici! Tavuk da yetiştirirler.Tek ilgi alanları. Yoksa sen tavuk mu arıyorsun?”
“Hayır,” demiş küçük prens. “Ben dost arıyorum. Ne demek ‘alışık olmak’?”
“Fazlasıyla unutulmuş bir şeydir,” demiş tilki. “‘Bağ kurmak’ anlamına gelir…”
İki kişinin dost olması için birinin diğerini evcilleştirmesi mi yoksa iki kişinin birbirine alışması mı gerekir?
Bu ilişki bir ‘bağlantı’ mıdır, yoksa ‘bağ’ mı?
Benim cevaplarım hep ikinci seçenekler. O yüzden Küçük Prens’i Agora Kitaplığının baskısı ve Erhan Kayaalp’in çevirisinden okumayı seçiyorum.
Fatma Yakan – edebiyathaber.net (4 Haziran 2015)