Tarih, bilgi ve sosyoloji konularında yaptığı çalışmalarla tanınan akademisyen Osman Özkul’un yazdığı “Kültür ve Küreselleşme”, toplumsal ve tarihi değişimlerin tam ortasında yer alarak günümüze ve geleceğe yön veren kültür kavramını küreselleşme çerçevesi içinde incelemeye tabi tutan kapsamlı bir araştırma kitabı.
“Bilgi toplumunda iletişim araçları ve bilgisayar ağları vasıtasıyla ekonomik, siyasal ve kültürel globalleşme ya da başka bir ifadeyle küreselleşme, bütün ülkeleri ve toplumları etkilemektedir. Artık bütün dünyayı saran kültürel küreselleşmenin boyutu, uydu ve yayınlarıyla desteklenen medya araçlarının etkinliği daha da artmaktadır. Dünyanın her yerinden anında haberdar olmaktayız. Ancak, medyalar dizi film, sinema gibi kültürel ürünler üreten ülkelerin ürünlerini sunmaktadır. Bu yayıncılıkta kültürel enformasyon üretimini elinde bulunduran hâkim ülkelerin “kültür kodları” ve “kültür modelleri” diğer ülkeleri etkilemektedir. Ancak bu değişimin çok hızlı ve çoğunlukla bilgi ve kültürel üretimin yapıldığı merkez ülkelerden tek yönlü olarak gerçekleştirilmesi nedeniyle bazı tehlikeler de doğurmaktadır. Mesela kültürel olarak kendini yeterince ifade edemeyen diğer toplumlarda kültürel bir yabancılaşma meydana gelmektedir. Millî kültür kodları ile yabancı kültür kodlarının çatışması ve uyumsuzluğu, sosyal ve kültürel hayatta ikilemlere, bunalımlara ve anomik yapılanmalara neden olabilmektedir,” diyor Osman Özkul, Lejand Kitap etiketiyle yayınlanan “Kültür ve Küreselleşme” kitabında. İnsanın dumanla başlayıp (şimdilik) internetle devam eden, “sesini duyurabilmek”, bir anlamda “var olabilmek” için kullandığı iletişim araçlarıyla çıktığı yolculukta yanında kültürünü da taşımasının ve bu kültürün Sanayi Devrimi’nden “küresel köy”e ulaşarak bir çatışma içine girmesinin bir özeti aslında Özkul’un bu alıntısı. Zira her ne kadar “kültür” kavramı, sosyoloji alanında kendine “görüntü itibariyle” geç yer bulmuş olsa da, aslında iletişim başladığından beri hep vardı ama insan bunun farkında değildi. Farkında olmadığı için de tüm dünyayla kurduğu bağın içindeki kültürel noktayı göremedi. Görmeye başladığında da yine Osman Özkul’un belirttiği gibi, “enformasyon üretimini elinde bulunduran hâkim ülkelerin “kültür kodları” ve “kültür modelleri” devreye girerek her alanda olduğu gibi kültürel boyutta da “ana akım” devletler haricindekiler sönük kaldı. “Kültür ve Küreselleşme” de bu çatışmayı, küreselleşmenin “millî ve yerel” kültürler üzerindeki etkisiyle beraber inceleyen bir kitap.
Kültürü “kavramsal” olarak açıklamaya girişerek başlayan “Kültür ve Küreselleşme”, kültürü, sosyal, içerik, yaşam tarzı ve değerlerle birlikte ele alarak “kültürün” temeliyle tanıştırıyor okuru ilk önce. Sonra kültür bilimi üzerine kafa yormuş Giambattista Vico, Johann Gottfried, Wilhelm Dilthey, Max Weber gibi düşünürlerin görüşlerine başvurup bir karşılaştırma yapma imkanı sunuyor. Kültürün temel problemlerine değindikten sonra kültürün felsefi boyutunu inceleyerek farklı bir disiplinin gözünden kültür olgusuna bakıyor. Kültürün değişimlerinin nedenleri ve sonuçlarıyla yeni bir “rotaya” sapan kitap küreselleşmeyle kültür arasındaki ilişkiyi çok yönlü bir biçimde ele alıyor ve küreselleşme karşısında oluşan tepkilere yer vererek küreselleşme-kültür arasındaki çatışmanın sebeplerini açığa çıkarıyor. Son olarak da kültürün günümüz çağındaki temel problemlerine eğiliyor.
“Kültür ve Küreselleşme”de Osman Özkul, çok uzun bir süreye yayılan araştırmaların verilerini, felsefe, sosyoloji, tarih gibi disiplinlerden yardım alarak önümüze koyarken bir toplumun değişim dinamiğinde başat rolü oynayan kültürü, evrensel boyutta inceleyip yerelle birlikte değerlendirerek kültür olgusuna hayli geniş bir perspektiften bakıyor.
edebiyathaber.net (10 Nisan 2023)