
Kendi kitabımı kendim yazacağım. Edebiyat Haber’in çabasını Türk yazın ve edebiyat çevresine olan katkısını biliyorum. Onların içtenliğine inanıyorum. Yazılarım yayımlandı. Birbirimizi tanıyoruz. İstanbul’da evimiz kentsel dönüşüme gitti. Kiralar çok yüksek. Biga’da Gerlengeç Köyü’nde küçük bir yazlığımız vardı, oraya taşındık. İnsanlar gitti sitede yalnızız; 6 tane köpek var onlara yiyecek veriyorum. Sosyal medyadan yardım istedim sağolsunlar; birkaç Çuval yem geldi. Onun dışında sürekli okuyup yazıyorum. Burada bir roman bitirdim. Üçleme romanım ikinci kez basılacak.
BU YOLA YAŞAR KEMAL ÇIKARDI.
Yaşar Kemal’in fotoğraflarını çektim. Çukurova’ya gönderdi beni. İlgiyle karşılanan “ Çukurova Yaşar Kemal” kitabını yaptım. Sonra sergiler; İstanbul’dan sonra Almanya Frankfurt Kitap fuarı ve Paris sergisi. Paris sergisini Yaşar Kemal’le birlikte yaptık. İşte onunla dostluğumuz sürerken yayımlanan kitaplarımı önce ona götürürdüm. “Kuş da Öldü” Öyküsünü eşi Ayşe hanım okumuş beni aradı; çok beğenmiş. Sonra benim Taş Yolu öykülerimi okumuş sohbetlerimizde anladım. Bana; “oğlum sen roman yaz “ dedi. Ben konumu seçtim yine Kemaliye(Eğin) den yazmaya başladım. Bana; “Her yazarın bir Çukurovası olması gerek” demişti. Bende; “Yaşar ağabey benim Çukurovam Eğin” demiştim. “Dönüş Zamanı “ adlı romanım yayımlanmadan vefat etti. Sonra çok sevdiğim kardeşim dediğim Feridun Andaç o romanı okudu ve üçleme olmasını istedi. Ben de üçlemeyi yazdım. Birinci baskıları bitti. Şimdi üçlemeyi ayrı ayrı yapmak yerine. Barış Kitap’la üçünü birden tek kitap olarak yayımlayacağız.

ALTIN KALEM ÖDÜLÜ
Serra Erdoğan ve firmasının heryıl dağıttığı ödüller içinde, “Kuş da Öldü” öykü kitabına Altın kalem ödülü verildi. Benim hiç haberim yoktu Boğaz’da çok güzel bir mekanda ödül verileceğini aradıklarında öğrendim. Yaşar Kemal’in çok güzel dediği öykü ödül almıştı. Biz onunla sohbet ederdik. Ben evlerine giderdim. Geçiktiğimde kızardı. Eşi Ayşe hanımın misafirperverliği ve hoş görüsünü unutmuyorum.Onun ve eşim Songül ün sayesinde yaptım “Çukurova Yaşar “ kitabımı. Fotoğrafları eşim Songül çekti. Şimdi edebiyat habere gelen fotoğrafta onun ilk kez; bu fotoğraf yayımlanacak.
KUŞ DA ÖLDÜ ÖYKÜSÜ NASIL OLDU?
Ben muhabirlikle başladım. Hürriyet haber ajansında Kemaliye muhabiriydim. Sonra eşimle beraber ülkemizi adım adım dolaştık. Yurt içinde ve Yurt dışında sergiler açtık Mardin, Erzincan Van, gibi Fotoğraf albümleri yaptım. Bir süre Yerel Gurbet Gazetesini yayımladık eşimle. Önceleri fotoğrafla tanındım. Zaman zaman bazıları; “ O fotoğrafçı” deyip işin içinden çıkıyorlar. İşte bu yazıda edebiyata nasıl evirildiğimi anlattım. Bu öykü de öyle oluştu. Kitabımı kendim anlatıyorum. Çünkü İstanbul dan uzaktayım. Kimseye de kitabımı yayımlayın diye yakarmam. Çünkü ben bu günlere dimdik “tırnağımla kazıdım” derler ya öyle geldim.” Edebiyat Haber Net “ inde yıllardır yaptıklarını bilirim.Bu öykü tanıdığım Arife teyzenin; “Ben babanızı mezarlıkta bırakıp gelemem” deyip tek başına köyde yaşamasının öyküsüdür. Çocuklarının durumu iyiydi. Yanlarına götürmek için çabalarını biliyorum. O kimseyi dinlemedi. Tek başına köyde yaşadı. Çünkü kış gelince insanlar o köyden kentlere gidiyorlardı. Sadeçe Kuş’u kurguladım bu gerçek öykünün üstüne. Kendi kitabımı kendim yazıyorum. Tüm okurlara selam sevgi. Biga’daki bu köyden yazı yazacağım.
edebiyathaber.net (28 Ocak 2025)