1981 yılı mayıs ayında, petrole bulanmış bir Belfast yağmuru altında polis güçleri isyancılarla çatışmaktadır. “Kimi zaman taraflardan biri hücuma kalkıyordu; iki cephe hattı bir süre birbiriyle temasa geçiyor, sonra ayrılıp yeniden eski yerlerine dönüyorlardı. Uygarlığın o iğrenç kokuları: barut, dumansız barut, ağır yanar fitil, gaz yağı. Kusursuzdu. Giselle balesiydi. Kuğu Gölü’ydü. Ve fakat…”
Çalışma hayatında henüz üç cinayeti aydınlatabilmiş olan iki aylık komiser yardımcısı Sean Duffy; bütün teşkilat IRA’nın başlattığı isyanla uğraşırken haberini aldıkları ilk cinayeti soruşturmakla görevlendirilir. Sadece iki elemanla çalışmak zorundadır. Karşılarında büyük olasılıkla bir muhbirin basit infazı gibi gösterilmeye çalışılmış ama oldukça karmaşık bir cinayet vakası vardır. Maktulün yanında bulunan kesik sağ el başka birine aittir ve muhtemelen başka bir cinayetle ilgilidir. Ayrıca maktulün eşcinsel olması, tecavüze uğraması ve makatından çıkan notaların anlamı; katilin cinsel güdüleriyle hareket eden ve belki de işlediği cinayete yenilerini katacak olan bir seri katil olduğu izlenimi uyandırmaktadır.
Romanda olup biteni incelikli gözlemleri ile aktaran başkahraman Sean Duffy, 80’ler İrlanda’sının arka planda aktığı romana mükemmel uyum sağlayan acemi dedektif tipi olarak ön plana çıkıyor. Duffy, otuz yaşında, fiziği düzgün, yakışıklı bir adamdır. Tasarımıyla daha da güzelleşen evinde bekâr hayatı yaşamakta, bazen komşusu olan çekici kadınla flörtleşmektedir. İkinci Dünya Savaşı’yla ilgili romanlar okur; Warhol, Ginsberg ve Sontag’ı bilir. Psikoloji bölümünü dereceyle bitirmiş ancak akademisyen olmamış, Kanlı Pazar sonrası gittiği barda paramiliter grupların patlattığı bomba sonrası polis olmaya karar vermiştir. Protestanların kentinde Katolik olmak, her an başına bir şey gelecekmiş gibi yaşamak da cabasıdır. Bir yandan hayatta kalmaya bir yandan da ucu çok önemli insan ve yapılanmalara uzanan cinayetleri çözmeye çalışır.
Ağca’nın Papa suikasti olmak üzere, IRA- İngiliz ordusu-MI5- polis çatışmaları, Katolik-Protestan ayrılığı, dipnotlarla açıklanan kültürel terimler, mekân adları ve şarkılar romanı her anlamda zenginleştiriyor. Tutumlu ve şiirsel betimleme cümleleri, boğucu ve rahatsız edici Belfast atmosferini vermede çok işlevseller. Olup bitenleri ve polisiye işlemleri veren sahici diyaloglar, gerçeklik etkisini artırıyor. Yazarın çocukluğundan izler taşıyan polisiye hikâye, atmosferi saran tedirgin edici havayla birlikte tempolu biçimde akıp gidiyor.
Soğuk Toprak, Ömer Türkeş’in deyimiyle “Kirli savaşların karanlık dünyasını -1980’ler İrlanda’sı özelinde- toplumsal hayatıyla, şiddetiyle, cinselliğiyle, siyasetiyle birlikte ortaya koyan mükemmel bir polisiye örneği…” İrlandalı yeni kuşak polisiye yazarların en iyisi olarak gösterilen Adrian McKinty’nin dünyada en iyi suç romanları arasında gösterilen Sean Duffy serisinin, nitelikli bir siyasi polisiye roman örneği olarak değerinin bilinmesini ve serinin öteki kitaplarının da en kısa sürede Türkçeye çevrilmesini diliyorum.
Serkan Parlak – edebiyathaber.net (10 Ekim 2018)