İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya Bölümü, düzenlediği edebiyat panelinde tanınmış yazar Latife Tekin’i ağırladı. BİLGİ’li öğrenciler Mehmet Ali Yıldırım ve Oğuz Kaan Kayır’ın moderatörlüğünde santralistanbul Kampüsü’nde düzenlenen buluşmada Latife Tekin, öğrencilerle hem yazarlık hikayesini paylaştı hem de yazar olmak isteyenlere önerilerde bulundu.
Yeni kitapları “Manves City” ve “Sürüklenme” ile ilgili konuşan Latife Tekin, “Kitapların hazırlık aşamasında uzun zaman sanayi mahallelerinde kaldım. Kimi zaman kimliğimi gizledim, işçi evlerinde yaşadım. İlk başta ‘Sürüklenme’yi yazmaya karar vermiştim; ama insan sürüklenen bir varlık. Kendi kararlarını kendi verdiğini zannediyor, oysa durum öyle değil. Manves City’de ‘yeni yoksulluğu’ tanımak ve anlamak istedim. Yoksullukla ilgili yazmadan daha fazla duramayacaktım. Steril edebiyat beni fazla ilgilendirmiyor” ifadelerini kullandı.
“Sevgili Arsız Ölüm”deki ateşin kaynağı neydi?
Yazar, simge kitaplarından “Sevgili Arsız Ölüm”le ilgili yöneltilen soruları içtenlikle cevapladı. 12 Eylül’den birkaç gün sonra, evdeki yemek masasında, ödünç bir daktiloyla kitabı yazmaya başladığını paylaşan Latife Tekin, “Uyuyamıyordum. Kitap, bana kendini yazdırdı. Saatlerce gülerek, ağlayarak geçirdiğim; oldukça heyecanlı, bir daha tekrarlanamaz bir deneyimdi” dedi. Kitabı yazarken yayımlanıp yayımlanmayacağını bile bilmediğini ifade eden yazar, “ün”den kavgacılığıyla sıyrıldığını söyleyerek, “Kendi yırtıcılığımı da zamanla ehlileştirdim” dedi.
“Çok istemeye hiçbir şey dayanamaz, bir roman bile”
Yazar olmak isteyen gençlere önerilerde bulunan Latife Tekin, “Kimseyi dinlemeyin, ben böyle yaptım. İçinizden gelen sese kulak verin, kendi okunuzun doğrusuna gidin ve çok isteyin. Çok istemeye hiçbir şey dayanamaz, bir roman bile. İhtiyacınız olan şey cesaretten ziyade tutku” dedi.
“Gümüşlük Akademisi: Gençliğimde verdiğim mücadelenin devamı”
1995 yılında kurulan Gümüşlük Akademisi ile ilgili yöneltilen soruları yanıtlayan Latife Tekin, “Gümüşlük Akademisi; sanat, kültür, ekoloji ve bilimsel araştırma merkezi, bir vakıf. Ben olduğum için sadece edebiyatla ilgilenenler, ressamlar gelmiyor. Burada bilm insanları da atölyeler yapıyor. Müthiş bir insan birikimimiz olmasına rağmen, dünyaya yeteri kadar düşünsel bir katkı sunamıyoruz ancak sunmamız gerekiyor. Gümüşlük Akademisi’ni açık bahçe olarak koruyabildik. Burası benim gençliğimde verdiğim mücadelenin devamı” dedi.
edebiyathaber.net (5 Kasım 2018)