Amerika’nın en önemli bilimkurgu yazarlarından, çok sayıda seçkin ödüle layık görülen, yapıtları birçok dile çevrilen Ursula K. Le Guin geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrıldı. Le Guin, fantazya, bilimkurgu türündeki eserlerinin yanı sıra şiir, tiyatro, çocuk ve genç edebiyatı alanlarında da eserler verdi. Hep Kitap’ın, Atölye serisinden, Damla Göl’ün başarılı çevirisiyle yayımlanan “Dümeni Yaratıcılığa Kırmak” ise kapakta belirtildiği gibi hikâye denizine yelken açmak için bir tür 21. yüzyıl kılavuzu olarak düşünülebilir.
Le Guin, uzun yıllar atölye çalışmaları yürütmüş, deneyimleri ve yayın dünyasındaki gelişmelere bağlı olarak da kitabını güncellemeyi ihmal etmemiş. Derinlikli yazma ve okumayı önemseyen okuyucular için vazgeçilmez bir kitap olabileceğini düşünüyorum.
Kitap öncelikle lidersiz çevrimiçi çalışma grubu atölyelerindeki yazarlar, okullardaki yazı eğitimlerinde kurmaca metinler üzerine çalışan öğretmen ve öğrenciler ile yayıncılık dünyasındaki eğitimcilere hitap ediyor. Le Guin, bu grupların oluşumu, devamlılığı ve yaşanan sorunların çözümüne yönelik deneyimlerini samimi bir dille okuyucuyla paylaşıyor. Yazarın dayatmacı bir üslubu kesinlikle yok, her türlü farklı görüşe kesinlikle açık ve son sözü yine okurlara bırakıyor. Ortak çalışmanın getirdiği öz kontrol meselesinin, zekalarına ve yaratıcılıklarına sınırlandırmalar getireceğini düşünen özgür ruhlara pek de hitap etmediğini içtenlikle belirtiyor. Le Guin ortak çalışmanın gücüne, renkliliğine, ufuk açıcılığına inanıyor; olumlu ve olumsuz eleştirinin sağladığı deneyim ve zorlukların gücüne güveniyor, kitabın sonunda yer alan ek bölümünde bu konuda önerilerini paylaşıyor.
Dümeni Yaratıcılığa Kırmak, on bölümden oluşuyor: dilin sesi, noktalama işaretleri, söz dizimi, ritim ve tekrarlar, sıfatlar ve zarflar, fillerde şahıs ve kip, bakış açısı ve anlatıda ses, bakış açısı, dolaylı anlatı: bilgi aktarımı, yükleme, atlama, odak ve kontrol. Le Guin her bölümde öncelikle kısa, özlü ve yalın biçimde konuyu açıklıyor. Ardından açıklamalarına özellikle 20. yüzyıl romanlarından seçtiği bölümler üzerinden örneklemeler getiriyor. Son olarak da özellikle kitabın hedef kitlesi olan yazdıkları üzerine disiplinli bir biçimde çalışan yazar ve yazar adaylarında bilinç oluşturmaya yönelik alıştırmalar sunuyor. Amaç pratik yaparak deneyim kazanmak ve bu unsurları becerilere dönüştürmek. Yazarın dediği gibi, “ Zanaat, sanatı mümkün kılar… ancak her şeyden önce –ve eninde sonunda-yazmak bir sanattır, zanaattır, bir üretimdir. İşin zevki de buradadır. Bir şeyi iyi yapabilmek, kendinizi ona adamaktır; bir bütünlüğün peşinde olmak, işin özünü gözetmektir. Bir şeyi iyi yapmayı öğrenmek ömür boyu sürebilir. Buna değer.”
Le Guin aramızdan ayrılmadan önce yazma ve okumayla ilgilenen herkes için bir alet çantası bırakmayı da ihmal etmedi. Bu çantanın içinden istediğimiz parçayı seçebiliriz. Ben yaklaşık iki yıldır yazdıklarıma bakmıyordum, bir kenara atmıştım. Kitap metinlere yeniden dönmem ve üzerlerinde çalışmam için bana ilham verdi. Yalınlık denince cümle ve paragraflardan sıfat ve zarfları atmam gerektiğini bu tarzda yazılmış kitaplarda ilk kez bu kadar açık biçimde okudum. Kitaptaki alıştırmaları çevrimiçi çalışma grubum ve yaratıcı yazarlık kurslarına gitme imkânım olmasa da tek başıma uygulamaya karar verdim.
Yayıncılığın ve yazma pratiklerinin bir tür endüstriye dönüştüğü günümüz koşullarında Ursula K. Le Guin’in metni farklı bir yerde duruyor, özel bir ilgiyi ve başucu kitabı olmayı hak ediyor.
Serkan Parlak – edebiyathaber.net (2 Şubat 2018)