Joseph Roth’un “Sonsuz Kaçış” adlı romanı, Ahmet Arpad çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Joseph Roth, 1985 yılında sinemaya da uyarlanmış olan Sonsuz Kaçış adlı yapıtında, I. Dünya Savaşı yıllarında, Avusturyalı üsteğmen Franz Tunda’nın maceralarla geçen yaşamını anlatır. Soluksuz bir şekilde akan olaylar, bu olayların geçtiği değişik ülke ve kültürler; bütün olup bitenlerin arasında ise hayatta kalmak için gösterilen muazzam bir enerji:
Cephedeyken bazı belgeleriyle nişanlısının bir fotoğrafını ceket astarının içine dikmişti. Rusya’da kaldığı yıllarda ve sonra Avusturya’ya dönerken yol boyunca, kamptan kaçtığı günlerde temin ettikleri sahte belgeleri kullanmıştı. Gerçek kimliğini sınırın öteki yanına geçince, kendini güven içinde hissedeceği topraklarda astarın içinden çıkaracaktı.
Ruslara esir düşen Tunda kapatıldığı kamptan kısa süre sonra kaçar. Ancak ülkesine dönemez, aylarca Sibirya’nın uçsuz bucaksız taygalarında, bir ayı avcısının yanında yaşar, Bolşeviklerle muhalifleri arasındaki savaşa katılır. Komünistlerin yanında savaşır, tüm yaşamını Rus Devrimi’ne vermiş olan Gürcistanlı bir kadın subaya aşkla tutulur. Onunla Bakû’den Moskova’ya uzanan bir yolculuğa çıkarlar. Günün birinde Viyana’ya dönmeyi başarsa da kısa süre sonra kendini Paris’te bulur. Franz Tunda gittiği yerlerde kimseyle yakınlaşamaz, savaş sonrası Avrupası’nda oluşmaya başlayan yeni toplumun dışında kalır.
Joseph Roth
2 Eylül 1894 tarihinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içinde kalan Doğu Galiçya’nın Brody kentinde dünyaya gelir. İlkokulun ardından devam ettiği Kronprinz Rudolf Lisesi’nin Yahudi kökenli tek öğrencisidir. Babasız ve güç koşullar altında büyüyen Roth 1913 yılında liseyi başarıyla bitirir. Önce Lemberg’de, daha sonra da Viyana’da Alman Dili Edebiyatı yükseköğrenimi yapar. Üniversite yıllarında şiirler ve öyküler yazmaya başlayan Roth, profesörleri tarafından sevilen başarılı bir öğrencidir. Aynı günlerde patlak veren ve vatanı Avusturya-Macaristan İmpatorluğu’nun dağılmasıyla sonuçlanan I. Dünya Savaşı’nın Roth’un yaşamında büyük bir etkisi olmuştur. Cephede avcı er olarak geçirdiği 1916-1918 yıllarında Viyana’daki bazı dergilere köşe yazıları yollar. Savaş sonunda döndüğü Viyana’da üniversiteye devam etmez, kendini iyice gazeteciliğe verir. Kısa sürede başarılı bir gazeteci olarak isim yapan Roth 1923 yılında Frankfurter Zeitung’un muhabiri olur. Aynı yıl ilk romanı Örümcek Ağı piyasaya çıkar. İki yılını çoğunlukla Berlin ve Viyana’da geçirir. 1925 yılında Paris muhabirliğine getirilir. Gazeteciliğin yanı sıra, kendini edebiyata da veren Joseph Roth 1924-1939 arasında bütün ünlü romanlarını kaleme alır. 1933’ten başlayarak Nazilerin Almanya ve Avusturya’da yönetimi ele geçirmesi, toplumsal değişimler ve 1922’de Viyana’da evlenmiş olduğu eşi Friederike’nin ölümcül hastalığı Roth’u kişisel sorunlara sürükler. Kendini içkiye verir. Sağlığı bozulur, yazmayı sürdürmesine karşın parasal zorlukların altından kalkamaz. Son yıllarında yaşadığı krizler ve içki bağımlılığı sonucu sağlığını iyice yitiren Roth 23 Mayıs 1939’da Paris’te fakirler hastanesi Hospital Necker’e yatılır. Joseph Roth 27 Mayıs 1939 günü çift taraflı akciğer kanserinden yaşamını yitirir.
Joseph Roth’un Türkçede yayımlanan eserlerinden bazıları: Radetzky Marşı, Çev. Ethem Levent Bakaç, Aylak Adam Yay., 2013; Savoy Otel, Çev. Meltem Aslanoğlu, Kyrhos Yay., 2013; Kör Ayna, Çev. Ahmed Arpad, Can Yay., 2014; Hileli Tartı, Çev. Selçuk Ünlü, Palet Yay., 2014; Aziz Ayyaşın Efsanesi, Çev. Zeynep Tuğçe Özcan, Dante Kitap, 201.
edebiyathaber.net (11 Nisan 2017)