-En son okuduğunuz kitabın adı nedir? İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?
Elimde bugünlerde Hasan Ali Toptaş’ın son romanı ‘Beni Kör Kuyularda’ var. Diline hayran olduğum bir romancı Toptaş; kimiz okura fazla gelen tasvir tarzını ve yarı mistik anlatı biçemini de beğenirim. Lakin şimdiye kadar okurken en çok zorlandığım kitabı oldu ‘Beni Kör Kuyularda’. Neden böyle hissettiğimi tam olarak ifade edemiyorum, sanırım üzerine biraz düşünmem lazım. Muhtemelen romanı, önceki ve çok beğendiğim romanlarının teknik, dilsel olarak bir taklidi gibi gördüm. Dediğim gibi, üzerine çok düşünmeden kapsamlı bir eleştiri yapamıyorum, biraz hissel bir yorum benimki.
-Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?
En çok, “Nefret edemeyenin sevgisi de yalandır” cümlesi kalmış aklımda. Başka kimi cümleler, paragraflar da var.
-Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?
Edebi zevkine güvendiğim arkadaşlarımın tavsiyelerini dinlemeyi severim ama bu tavsiyelere her zaman uymam. Yine de sözü edilen kitap bir şekilde aklımın bir yerinde kalır, bazen bir vesileyle alıp okurum. Daha çok sezgisel diyelim. Aslında en çok kendi okurluk deneyimim etkili oluyor. Zaten bu nedenle yeni yazarlar keşfetme konusunda çok başarısızım. Tahammül seviyem, deneme-yanılma süreçlerine çok uygun değil. Kitap ve müzik konusunda daha “garantici”yim diyelim.
–Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?
Var tabii. Özel olarak “şu kitap” diyemem ama beğendiğim şeyleri, hadi açıkça söyleyeyim, kıskanma konusunda hiç utanmam. ‘Karamazov Kardeşler’i ilk gençliğimde okurken hissettiğim şey coşku, heyecan ve kıskançlıktı örneğin. Öte yandan, kitaptan çok şarkıları kıskanıyorum. Ortaçgil’in ‘Bu Su Hiç Durmaz’ şarkısını ben yazmamış olduğum için ömür boyu kıskançlık duyacağımı biliyorum. Belki de bu yüzden, onunla ilgili olarak hazırladığım kitabın adını bu şarkının adından aldım.
-Uzun bir süredir şarkı sözü yazarlığı yapıyorsunuz. Şarkı sözü yazarlığına ne zaman başladınız?
İlk şarkımı 2016’nın Mart ayında yazdım. Daha önce ufak şiir denemelerim olmuştu, hâlâ da şiir niyetine bir şeyler çiziktiriyorum ancak “şarkı” diye ilk kez, bana daha sonra müzisyenlik yolunu da açan ‘Eski Bahar Şarkısı’nı yazdım. Yaşım itibariyle bazen insanları inandıramıyorum ama durum bu.
-Şarkı sözü yazarlığında ilham aldığınız veya beğendiniz kişiler kimler? Şarkı sözü yazarlığını nasıl tanımlarsınız? Şarkı sözü yazarlığı ve şiir arasında ne gibi farklılıklar var sizce ya da fark var mı?
Sevdiğim her şarkı yazarından etkilenirim, bunu söylemekten de utanmam. Kimi şarkılarım, sevdiğim şarkılara da naziredir, bunu da her fırsatta hatırlatırım. Ancak, şarkı sözlerimi, kimsenin sözlerine benzetemiyorum. “İşte benim tarzım bu” diyebileceğim kadar ürünüm de yok henüz dünyada. Birkaç sene sonra, daha çok şarkı üretmiş olduğum bir gelecekte belki şarkı sözlerim belirli bir biçimsel ve anlamsal paradigmaya oturur, bir “tarzım” var diyebilirim, bilmiyorum.
-Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?
Sokakta, barda, kafede yazmışlığım olsa da en çok evde, gece, mutlaka sigarayla… Bir süredir en büyük sorunum, evde çocuğumuzdan dolayı katı sigara kurallarımızın olması. Bilgisayar başına geçip, kahve ve sigarayı yanıma alıp saatler geçiremediğim için istediğim kadar üretken olamıyorum. Bu “teknik” sorunu en kısa zamanda çözmek için gerekli adımları da attım (balkona bir masa ve ısıtıcı almak…).
edebiyathaber.net ( 7 Şubat 2020)