Halid Ziya Uşaklıgil’in ölümsüz eseri “Mai ve Siyah” günümüz Türkçesiyle ve açıklamalı orijinal metinle iki kitap olarak Can Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
“Tereddütsüz söyleyeceğim ki yazdıklarımın hiçbirisini yazmamış olmak ihtimalini o kadar büyük bir hüzün duymayarak düşünebiliyorum. Fakat Mai ve Siyah için böyle değil! Onu yazmış olmak isterdim. Ve pek iyi etmişim ki yazmışım. Onun için, eksiklikten arınmıştır, baştan ayağa meziyettir demiyorum. Fakat onda hemen bütün ben varım, benim bir daha geri gelmeyecek olan emellerle, hülyalarla ve onların yanı başında hüsranlarla, elemlerle dolu olan gençliğim var. Hatta yalnız benim değil… Bütün gençler var… Memleketimin bedbaht gençliği var. Sizler varsınız…”
Halid Ziya Uşaklıgil
Kitap olarak ilk defa 1898’de basılan Mai ve Siyah hazırlanırken Halid Ziya’nın romandaki düzenlemelerini de içeren 1938 baskısı esas alındı. Bu iki baskı karşılaştırılıp yıllardır süregelen hatalar tek tek saptandı.
Günümüz Türkçesine uyarlanmış Mai ve Siyah açıklamalı notlarla ve ilk baskıdan görsellerle zenginleştirilerek yazarın üslubuna müdahale edilmeden uyarlandı. Ayrıca eserin Osmanlıca ilk baskısında yer alan resim ve sayfa desenleri de bu baskıda okuru bekleyen sürprizler arasında…
Mai ve Siyah’ın bu baskılarında dönemin yaşantısına dair notların yanı sıra Ahmed İhsan’ın sunuşu ve sonsöz olarak Tamer Erdoğan’ın bir yazısı da bulunuyor. Bu baskının diğerlerinden en büyük farkı ise Mai ve Siyah’ın 1898’de yapılan ilk baskısından faydalanılarak hazırlanmış olması.
İlk defa okuyucuyla buluşmasının üzerinden yüz yılı aşkın zaman geçse de bu başyapıt, hâlâ tefrikasına başlanıldığı günkü kadar yeni. O günden bugüne, ülkenin bütün kuşaklarınca okundu, tartışıldı, tekrar tekrar yorumlandı. Daha önemlisi, hep sevildi.
Çünkü Mai ve Siyah, bizim romanımız.
Halid Ziya Uşaklıgil
1865’te İstanbul’da doğdu. Aslen Uşaklı olan ailesi daha sonra İzmir’e yerleşmiştir. 1878’de İstanbul’dan İzmir’e taşınan Halid Ziya, bu şehirde eğitimine devam etmiş, Fransızca ve İtalyanca öğrenmiştir. Bir yandan Türkçe edebiyatta kendini geliştirirken bir yandan da Fransızcadan yaptığı çevirileri yayımlatma fırsatı buldu. Kitap olarak yayımlanan ilk çevirisi Jean Racine’in Le Thébaide adlı eseridir. Bir şiiri Muallim Naci’den sert bir eleştiri alınca şiirden uzaklaştı ve nesre yoğunlaştı. 1884’te İzmir’de arkadaşlarıyla Nevruz gazetesini çıkardı. Bir süre İstanbul’da yaşadıktan sonra tekrar İzmir’e dönüp Hizmet ve Ahenk gazetelerini kurdu. Sefile romanı ilk sayıdan itibaren Hizmet’te yayımlandı. Sefile’yi Nemide izledi. 1893’te tekrar İstanbul’a yerleşen Halid Ziya, 1896’da Mai ve Siyah’ın tefrikasıyla Servet-i Fünun’a katıldı. Ardından Aşk-ı Memnu geldi. Kırık Hayatlar’ın tefrikası bitmemişken istibdat idaresinin baskılarına dayanamayarak yazmayı bıraktı. 1908’e kadar ara verdiği yazı hayatına Sabah’ın başyazarı olarak döndü ve bu gazetede Nesl-i Ahir’in tefrikasına başladı. V. Mehmed’in tahta çıkmasından sonra İttihat ve Terakki idaresi tarafından mabeyin başkâtipliğine atandı. Bu göreve dört yıl devam etti. 1915’te Almanya’ya gönderildi. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1906’dan beri yaşadığı Yeşilköy’deki köşküne çekildi ve eski eserlerinin dilini sadeleştirerek yeni baskılarını hazırlamaya başladı. 1937’de oğlu Vedat’ın intiharıyla büyük bir yıkım yaşadı. 1945 yılında Yeşilköy’de öldü.
edebiyathaber.net (9 Mart 2016)