Silvia Arsebük’ün mandala felsefesini anlattığı Dile Gelen Çizgiler, Libros etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Karl Gustov Jung’a göre, mandalayı yaratırken ‘şimdi’yi yaşarız, zihnimiz devreden çıkar, isteklerimiz, bilinçaltımızda gizlenmiş duygu ve düşünceler gün yüzüne çıkmaya başlar. 2014 yılından beri pek çok öğretiyi harmanlayarak çalışmalarını sürdüren Silvia Arsebük de sizleri çizgiler ve renklerin arasında gizli kalmış ‘ben’i keşfetmeye davet ediyor!
“Ne zaman mandala çizmeye başlasam zihnim susar ve bilinçaltım benimle konuşmaya başlar. Bazen halledemediğim bir konunun yol haritasını çizerim, bazen de her şeyden uzak hayallere dalarım. Mandalam renklerle dile gelir. Bunlar olurken bir de bakarım ki didaktik zihnim değil, elim ve ‘ben’ akıştayız. Her çizgi, her renk içimdeki ‘ben’in bir başka yansıması.
‘O an’ın hikâyesi ya da ‘o andaki ben’in. Çizdikçe rahatlıyor, rahatladıkça boyuyorum. Bittiğindeyse derin bir oh çekiyorum. Mandalamı elime alıp baktığımda, o beni içine çekiyor, ben onun bir parçası oluyorum. İşte tılsım tam da burada devreye giriyor ve içimin huzuru tüm hücrelerime, benliğime yayılıyor.
Kısacası mandala çizmek beni, kendime döndürüyor. Kendimi bana ‘ben’le anlatıyor. Hele bir de çizgilerimi, renklerimi yorumlayıp yazıya da dökersem… Tadından yenmiyor.
Nasıl? İçinizde bir şeyler harekete geçmeye başladı değil mi…
Kendinize kendinizi anlatın, çizgilerle, renklerle…”
edebiyathaber.net (20 Haziran 2017)