Alberto Manguel, yıllardır yazdıklarıyla kütüphaneleri, kitapları, okumanın büyüsünü ve hepsinden öte edebiyatın “yeni ve daha iyi sorulardan oluşan bir hazine olduğunu” anlatıyor bizlere. Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan son kitabı “Merak”, Kutlukhan Kutlu tarafından dilimize çevrildi. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki: Hem bireysel hem toplumsal konuları içeren bu kitap öyle alıştığımız tarzda bir kitap değil. Siz bakmayın “Denemeler” alt başlığıyla okura sunulduğuna.
Okuyucuları, Dante ve onun “İlahi Komedya”sının rehberliğinde; edebiyat, kültür, din ve siyaset tarihinde; sürükleyici bir yolculuğa çıkaran Manguel pek çok soruyla karşılıyor bizi. Yaşamı boyunca “okumak hiçbir zaman bütünüyle tamamlanamayacak bir iştir” görüşünden hareket eden Manguel, bu sefer “merak”ın peşine düşerken, “Neyi Bilmek İsteriz?”, “Ben Kimim?”, “Nasıl Sorgularız?” ve “Dil Nedir?” gibi on yedi başlık altında topluyor yazdıklarını. “Rehberim, efendim, ustam” diye andığı Dante’nin yanı sıra pek çok yazar eşlik ediyor bize kitap/yolculuk boyunca: Platon, Aquinas, Montaigne, Hume, Flaubert, Cervantes ve Borges bunlardan yalnızca bir kaçı. Ne diyordu Manguel: “Genellikle doğrulamalar tecrit eder, sorular ise birleştirir.”
“Aynı sihirli sayfanın iki yüzü.”
“Neden?”… Bu soruyu çocukluğumuzdaki saflığıyla soramasak da, Manguel’e göre tüm ender zafer anlarının ve çok daha fazla sayıdaki yenilgilerin içinden geçen, tek büyük ve yaratıcı sorudur “neden”. Sorunun önem arz eden tarafının cevap beklentisi değil, sorulması olduğunun altını çiziyor yazar: “Çünkü bu soruyu dile getirmiş olmak bile sayısız olasılığın kapısını açar, ön yargıları yok edebilir, sonsuz verimli şüpheyi celp eder.” Montaigne’den bir alıntıyla devam ediyor: “…Sadece ahmaklar kararlarını vermiş ve emindirler.”
Yazara göre, var olmak için hayal ediyoruz ve hayal etme arzumuzu beslemek amacıyla merak duyuyoruz. Bir başka ifadeyle, “bilmek istediğimiz şeyle hayal edebildiğimiz şey, aynı sihirli sayfanın iki yüzü.” Kitap boyunca Manguel’le birlikte pek çok soruya kafa yoruyor, cevabını merak ediyoruz. Anlamı en derinlerde olanlardan biri “Hakikat nedir?” diyerek karşımıza çıkıyor. Yazarın Jung’dan yaptığı alıntıda belirttiği gibi “Varlığımın anlamı, hayatın bana bir soru yöneltmiş olmasıdır. Ya da aksine ben kendim dünyaya yöneltilmiş bir soruyum ve kendi cevaplarımı iletmeliyim, yoksa dünyanın cevabını bağlı oluruz.”
“Yazmak teslim olma sanatıdır.”
Manguel, dilimize “Okumalar Okuması” olarak çevrilen kitabının girişinde, “Hemen hemen diğer bütün kitaplarımın olduğu gibi bu kitabın konusu da okumak, yaratıcı etkinliklerin en insani olanı” diye yazıyordu. “Merak”ta da okuma, yazmanın önünde. Yazarın vardığı sonuçlardan biri: “Okumak, yazar tarafından düşünülmüş metni zenginleştirir, yazmak ise teslim olma sanatıdır.”
Her okuma, nihayetinde, okurun bir portresi, bir itiraf, kendini açığa vurmaya, keşfetmeye yönelik bir eylem değil midir? Manguel de sadık okuyucusu da ‘kitabın hükmünü her seferinde yeni bir kisve altında tekrar tekrar kuran bir okumalar palimsesti’nin peşinde. Kitabın sayfaları arasında büyük bir insanlığın parçası gibi hissediyor okur kendini. “Bireysel olarak yazılmış kitap yoktur: Sadece sonsuz ve parçalanmış tek bir metin vardır ve biz hiçbir devamlılık ya da anakronizm ya da bürokratik sahiplik iddiası kaygısı olmaksızın onun sayfalarını çeviririz.”
Manguel’in satırlarından okumaya devam ediyoruz: “Edebiyat, ‘dünyanın cevabı’ndan değil, yeni daha iyi sorulardan oluşan bir hazinedir. Dante’ye karşılaştığı ruhlar tarafından anlatılan hikâyeler gibi, edebiyatlarımız kendi gizli özelliklerimizin keşfetmek için bize az çok etkili aynalar sunar. Zihinsel kütüphanelerimiz kim olduğumuzun (ya da kim olduğumuzu düşündüğümüzün) ve kim olmadığımızın (ya da kim olmadığımızı düşündüğümüzün) bileşik haritalarıdır… Okumalarımız hiçbir zaman mutlak değildir. Edebiyat dogmatik meyillere izin vermez. Onun yerine bağımlılıklarımızı değiştiririz, bir süre belli bir kitabın belli bir bölümünü tercih ederiz, daha sonra başka bölümlerini… Bu ruh göçü, edebiyatın mütevazı mucizesidir.”
“Şiirin bütün yapabileceği…”
Kitap boyunca Manguel’in en büyük rehberinin bir şiir olduğunu (İlahi Komedya) hatırlayarak, “şiir”e ilişkin ne düşündüğünün de altını çizmek gerekir: “Şiir cevap sunmaz, şiir ıstırabı silemez, şiir sevilenlerin ölülerini yeniden yaşama döndüremez, şiir bizi kötülüklerden korumaz, şiir bizi ahlaki ya da manevi cesaret de bahşetmez, şiir kurbanın intikamını almadığı gibi kurban edeni de cezalandıramaz. Şiirin bütün yapabileceği -ki o da yıldızlar merhametli olduğunda- sorularımıza kelimeler ödünç vermek, ıstırabımızı yankılamak, ölüleri hatırlamada bize yardımcı olmak, kötülüğün işlerine bir isim vermek, intikam ve ceza işleri üzerinde düşünmeyi bize öğretmektir; hatta iyiliğin işleri üzerinde de, iyilik artık orada olmasa da.”
Manguel’in önceki kitaplarında kendisine rehberlik eden Alice’in çıktığı yolculukta da Dante’nin Cehennem-Araf-Cennet yolculuğunda da okuyucu, hayatının izlerini, sorularını tanır, onların altını kalın biçimde çizer. Manguel, “Merak”ta, bir kez daha Alice üzerinden “Ben Kimim?” diye soruyor. Öyle ya Beyaz Tavşan Alice’i Mary Ann adında biri zanneder; Güvercin onun bir yılan olduğuna inanır; Canlı Çiçekler onu bir çiçek sanır; Tek Boynuzlu At onun masalsı bir canavar olduğunu düşünür. Kimliğimiz başkalarının inancına bağlı gibidir. Ardından gelen satırlar, soruya bir kez de tutsağı olduğumuz ekranlara dikkat çekerek cevap veriyor: “Elektronik aygıtlarımızın ekranlarına, Narkissos’un baktığı kadar dikkatli ve sürekli bakıyoruz ve kimliğimizin çevremizdeki dünya tarafından değil, iç hayatımızın işleyişiyle değil, bizim varoluşumuzu sanal bir şekilde onaylayan ve bizim de varoluşumuzu sanal bir şekilde onayladığımız başkalarıyla yapılan beyhude mesajlaşmalarla doğrulanmasını bekliyoruz.”
370 sayfaya sığdırılan “Merak”, “Hakikat Nedir?” sorusuyla tamamlanıyor. Ancak kitabın sonunda okur bir kez daha başa dönme ihtiyacı hissediyor. “Niye bilmek isteriz?” sorusunun cevabı peşindeki bu kitap, sadece Manguelseverlere değil sorunun cevaptan daha önemli olduğuna inananlara ve “meraklılara” da hitap ediyor.
Merve Koçak Kurt – edebiyathaber.net (17 Ağustos 2017)